Yasakçı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı sağlık emek ve meslek örgütleriyle birlikte 11 Eylül’de Anıttepe Meydanı’nda miting gerçekleştirdik.

“Ceza sözleşmesini kabul etmiyoruz” sloganının haykırıldığı mitingde sağlık emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri konuşma yaptı.

Sendikamız adına söz alan Eş Genel Başkanımız Selma Atabey şöyle konuştu: “Sağlıkta dönüşüm programının sağlıkta yarattığı yıkımın en erken ve keskin bir şekilde yaşayan birinci basamak alanı olmuştur.  Aile hekimliği sistemi ile birinci basamakta özelleştirmenin yolu açılmış, koruyucu sağlık hizmetleri tasfiye edilmiş, hekimler işletmeciye, sağlık emekçileri iş güvencesiz işçilere, hastalarda müşteriye dönüştürülmüştür. Bundan kaynaklı Covid’le mücadelede etkin bir sağlık politikasının uygulanamamasının en acı tecrübesini 1. basamakta koruyucu sağlık hizmetlerinden vazgeçilmiş veya yeterli yatırımların yapılmamasından kaynaklı yaşandığını da biliyoruz.  Aile hekimliği sisteminin başlangıcından bu yana kervan yolda dizilir mantığı ile hazırlanan mevzuatlardan dolayı pek çok sorunla karşı karşıya kaldık, geçen zaman içinde sorunlar çözülmek bir yana, daha da içinden çıkılmaz bir sorun yumağına döndü. Bunun yanında iş güvencemizin olmaması,  bölge ve nüfusun özelliklerine göre yeterli personel istihdamının yapılmaması, iş tanımımıza her gün yeni görevler ekleniyor olması ve iş yükümüzün günden güne arttırılıyor olması, insanca yaşayacak ücret alamıyor olmamız en can yakıcı sorunlarımızdandır. Bu yıl yapılan 2022-2023 toplu iş sözleşmesinde sendika olarak bu sorunların çözümüne dönük bu taleplerimizin yanında, tüm giderleri kamudan karşılanan Uygun nitelikte Kİ kamusal binalarda,  koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen, sağlık çalışanlarının ekip anlayışı ile ve bölge tabanlı hizmet sunabilmesi olanaklarının yaratıldığı, temel talepleri dile getirmiş. Fakat hiç bir şekilde bu taleplerimiz dikkate alınmamıştır. Evet arkadaşlar ekonomik, özlük ve sosyal haklarımız ile ilgili. Sorunlarımız dağ gibi büyürken Sağlık Bakanı bu sorunlara kulak tıkamış ve görmezden geliyorken yine de umutsuz değiliz. Umudumuz birliğimiz de, umudumuz mücadelemizde, umudumuz örgütlülüğümüzde saklı. Hatırlarsanız 2014 yılında  “cumartesi nöbetleri” dayatmasıyla da karşı karşıya kalmıştık. Hep birlikte verdiğimiz mücadele ile geri adım attırmış ve cumartesi nöbetleri dayatmasını kaldırtmıştık. Bugün de Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’ne karşı mücadeleyi ve umudu bu alanlarda büyütüyor, bu ceza yönetmeliğini asla kabul etmediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu yönetmelik bize ne mi diyor? Röportaj ve demeç veren emekçileri sistemden atmayı, entegrede çalışan sağlık emekçilerini mazereti olsa dahi nöbete gitmemesi durumunda sistemden atma tehdidi içeriyor, süt izni olan kadın sağlık emekçilerine güvence sağlamayıp hastalarına süt izni döneminde sağlık hizmetinin sürekliliğini sağlayacağını belirtiyor, cezaevlerinde çalışan aile hekimlerinin gelirlerini düşürüyor, yetki devrini kanun düzenlemesi olmadan meşrulaştırıyor,  gelişmişlik düzeyi ödemesinde yapılan değişiklikler ile aylık 1750 TL’ye kadar gelir erimesinin önünü açıyor, kronik hastalıkların takibi için asgari nüfus belirleyerek bu hedefe ulaşamayan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının cebine el uzatıyor, salgın döneminde ayda 1500 TL’yi bulacak gelir erimesini reva görüyor. Yani ASM emekçilerini susturmayı hedefliyor, işten atmayı kolaylaştırılıyor! Yani Entegre ASM çalışanlarına hasta da olsanız da çalışacaksınız deniyor, sağlık hakkı yok sayılıyor! İhtar puanları iki katına çıkarılarak sözleşme fesihleri kolaylaştırılıyor. Mevcut iş yükü arttırılıyor, ek görevlerle sağlık emekçileri tüketiliyor! Sağlık emekçileri muğlak şikayetlerle işlerinden ediliyor, sağlık emekçilerine şiddet uygulanıyor. Bu yönetmelik ile dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş bir cezalandırmanın aslında böylelikle yazılı belgesi olmuş oluyor. Evet sevgili arkadaşlar Sağlık Bakanlığı, pandeminin en büyük yükünü sırtlanan birinci basamak sağlık emekçilerinin çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını iyileştireceği yerde, başarısız pandemi yönetiminin sorumluluğunu bu ceza yönetmeliği ile de sağlık emekçilerinin üstüne atmaya çalışmaktadır. Sendika olarak pandemi sürecinde bilimsel veriler doğrultusunda hareket ettik, gerçekleri ortaya çıkarmaya çalıştık, sağlık emekçilerinin ve yurttaşların salgından en az zarar görmesi için çaba gösterdik. Bugünden sonra da gerçekleri açıklamayı sürdürecek, doğru bildiklerimizi söylemeye devam edeceğiz. Eğer bir ceza verilecekse haklı eleştirilerini sunan,  taleplerini ileten sağlık emekçilerine değil, bu sorunları yaratan ve çözüm bulamayan sorumlulara verilmelidir. Son olarak bir kez daha ifade etmek istiyorum Antidemokratik hiç bir uygulamayı kabul etmediğimiz gibi ASM sağlık çalışanlarının iş güvencesini tamamen ortadan kaldıran, ücretlerini ve kazanılmış haklarını gasp eden, görüş ve düşünce açıklama özgürlüğünü ortadan kaldıran bu ceza yönetmeliğini de kabul etmiyoruz. Emeğimizden aldığımız güç ile ceza yönetmeliğine karşı başlattığımız mücadele yönetmelik geri çekilene kadar hizmet üretiminden sunumuna dek, karar alma süreçlerinde biz sağlık emekçileri hak ettiğimiz yeri alana kadar sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ve halkın sağlık hakkı için verdiğimiz bu haklı mücadeleyi kazanana kadar devam edeceğiz.  Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]