İktidarın; 2003 yılından beri hayata geçirmeye çalıştığı, sürekli bununla övündüğü, ancak  başta  Sendikamız olmak üzere, ortak mücadele yürüttüğümüz sağlık emek ve meslek örgütlerinin kabul etmediği “Sağlıkta Dönüşüm Programı”, bazı gelişmiş ülkelerde ve yine doğu bloku ülkelerinde denenmiş olmasına rağmen başarı sağlayamamış hatta zamanla vazgeçilmiş bir projeydi. Sendikamız başta olmak üzere sağlık emek ve meslek örgütlerinin mücadelesiyle uzun süre hayata geçirilemeyen program; milyonlarca vatandaşın, binlerce sağlık emekçisinin itirazlarına rağmen uygulamaya konuldu.

Sağlık  en temel haktır. Kamusal, erişilebilir, nitelikli, eşit, ücretsiz ve anadilinde olmalıdır anlayışından hiçbir zaman vazgeçmedik. Aile Hekimliği sistemi iktidar tarafından, halkın ve hatta sağlık emekçilerinin büyük yararına  olacakmış gibi anlatıldı. İktidar ve Bakanlık tarafından pembe tablolar çizilerek halk yanıltıldı. Her ailenin  bir hekiminin olacağı, hasta ile hekim arasında güçlü bir bağ olacağı propagandası yapıldı. Vatandaş istediği zaman kendi Aile Hekimine rahatça ulaşabilecekti. Ancak yaşanan bu değildi. Yurttaş Aile  Hekimine gidiyor, muayenesini oluyordu. Sağlık ocağı sisteminden büyük bir fark yok gibi görünüyordu. Ta ki; eczaneye gidip ilacını alıncaya kadar. Reçete bedelini ödemeye gelince, muayene ücreti, katkı/katılım payı, ilave ücret, reçete ve ilaç bedeli gibi birçok kalemde yüksek bedel ödüyor ve şaşırıyordu. Sürekli artan ilaç fiyatları, SUT’ deki sürekli değişkenlikler ise işin cabası.

Aile hekimliği sisteminde bugüne kadar yapılan değişikliklerin hiçbiri ne toplum sağlığını öncelemiş nede çalışanların memnuniyeti önemsemiştir. Sistemde var olan aşılar, mobil sağlık hizmetleri, çocuk, bebek ve gebe izlemleri ve birçok angarya işe ek olarak da COVID- 19 aşı uygulamaları da eklenince hem aile hekimleri hem de aile sağlığı çalışanları tükenmişlik ve çaresizlik içerisine girmiştir. Buna rağmen, burada bir başarı hikâyesi ve çabası varsa o da kesinlikle sağlık emekçilerinin kendi başarıları ve çabalarıdır.

Pandemi döneminde aile hekimliği çalışanlarına kişisel koruyucu malzemeler yeterli düzeyde dağıtılamamış, bazı yerlerde de kalitesi düşük, uygunsuz kişisel koruyucu malzemeler dağıtılarak hayatları tehlikeye atılmıştır. COVID-19 nedeniyle ölen sağlık emekçilerine, COVID-19 meslek hastalığı sayılmamış, illiyet bağı aranmasına devam edilmiştir. Hatta COVID-19 ile hasta olduklarında karantinada oldukları günlerin ücretleri kesilmiştir. Polikliniklerini hiçbir şekilde kapatmadan, esnek çalışma sistemine dahil olmadan, il idarelerinin bütün mobing ve baskılarına rağmen mesleklerine olan sadakat nedeniyle bütün bu süreci yönetemeyen liyakatiz yöneticilerin tersine büyük bir özveri ve fedakarlıkla çalışmışlardır.

Aile Hekimliği uygulama yönetmeliğinin bugüne kadar her değişiklikte geriye gidilmiş hak kayıpları hatta cezalandırmalar oluşturulmuştur. Uzun zamandır masada olan, her geçen yıl hak kayıplarının görmezden gelindiği gerçeğine rağmen büyük bir beklentiyle, vaatlerle hak kayıplarını gidereceği söylenen aile hekimliği ödeme ve sözleşme yönetmeliği, 30.06.2021 tarihinde yeniden yayınlanmıştır.

Sonuç ise beklenti ve taleplerimizin karşılanması bir yana bir öncekinden daha da kötü bir düzenleme olmuştur. Adeta sağlık emekçileriyle dalga geçilmiştir.

Yönetmelik değişikliği ile aile hekimliği çalışanlarının statüsü, il sağlık müdürlüklerine bağlı işçi noktasına getirilmiş, kölelik sistemine taşınmıştır. Aynı zamanda başta pandemi sürecinde olduğu gibi, toplum sağlığını ve sağlık çalışanlarının haklarını savunan, kamuoyunu bilgilendiren, görüş ve önerilerini, taleplerini basın ve sosyal medya aracılığıyla üç kez dile getiren aile sağlığı merkezi (ASM) sağlık çalışanlarının sözleşmeleri feshedileceği yönetmelikte yer almıştır. Böyle bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir!

Aile hekimliği uygulamasında iş güvencesi bu yönetmelikle sona ermiştir.

Yeni yönetmelik ile sözleşme yenilme ve fesih yetkisi İl Sağlık Müdürlüklerine verilmiş olup zaten iller arasında var olan uygulama farklılıkları kişilerin insafına bırakılmıştır. Açığa alma, sözleşme yenilememe gibi olağanüstü yetkiler, tüm hukuk kuralları çiğnenerek verilmiştir. İş barışını bozan fiillerden, yapboz tahtası gibi sürekli değişikliklerden vazgeçilmelidir. Hukuk çerçevesinde bir yasa çıkarılmadan sistemin yürütülebilir olması imkânsızdır.

Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Çalışanlarının iş yükünü azaltarak, angarya çalışmaya son verilmelidir. Yeni yönetmeliğin neresinden tutarsak kopuyor. Örneğin; entegre aile hekimliği çalışanlarının en temel insani hakkı olan sağlık iznine göz dikmişlerdir. Yani “çalışan hasta da olsa kanser de olsa, kaza da geçirse,  raporlu da olsa 5 nöbet tutamazsa sözleşmesi fesih edilir” denilmektedir.

Oysa; Aile hekimliği çalışanları yaptıkları özverili çalışmaya salgında da devam ederek, COVID-19 aşılamasının büyük bir çoğunluğu ASM’lerde uygulanmıştır. Ayrıca Phizer/Biontec aşıları da aile sağlığı merkezlerinde yapılmaya başlanmış birçok uygulama zorluğuna rağmen günde 600 bin kişinin üzerinde aşılama yapılmıştır.

Ancak aile hekimliği çalışanları 10 yıldır %60 gelir erimesi yaşarken, özlük haklarını kaybederken bütün itirazlara,  başvurulara rağmen düzenleme  yapılmadığında aylık 1000-1500 TL arası gelir kaybı olacağı ortaya çıkmıştır.

Aile sağlığı çalışanı açığı tüm ülkede %15 oranında  devam ederken, hasta sorumluluğu yokken, teknik ve eğitim alt yapısı olmadan bu kadar büyük bir iş yükünün pandemi döneminde pozitif performans adı altında negatif olarak verilmesini kabul  etmiyoruz.

Aile Hekimliği Ödeme ve  Sözleşme yönetmeliği bir an önce geri çekilmeli ve günün koşullarına göre sağlık emek ve meslek örgütlerinin de görüşü alınarak yeniden düzenlenmelidir.

Buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz ve taleplerimizi haykırıyoruz;

1- ASM sözleşmelerinin genel işlem koşullarına sahip olması ve hekimlerin ödevler gücü karşısında zayıf durumda olmasından kaynaklanan sözleşme koşullarındaki dengesizliği ortadan kaldırmak İçin sözleşmeleri de toplu sözleşmeye dahil olmalıdır.

2- Nüfusa ve performansa dayalı sağlık hizmeti yerine bölge tabanlı hizmet sunumu yapılmalıdır.

 3- ASM ve TSM’lerdeki görev tanımı belirsizliği, iş yükü ve çalışan sayısının artırılması ve kadrolu istihdamı yaratılmalıdır.

4- ASM cari giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır.

5- Kamu dışı ve taşeron çalışanlar kadroya alınmalıdır.

6- ASM de çalışan emekçilerin senelik, hastalık ve Sendika izinlerinin kullanımında izni kullanan kişinin kendi yerine birini bulma şartı kaldırılmalı ve hiçbir ücret kesintisi yapılmamalıdır.

7- Mobil hizmetlerin nitelikli sunulması için araç, gereç ve uygun mekan tahsis edilmeli, binaların fiziki yetersizlikleri Bakanlık tarafından giderilmeli, çalışanlar İçin dinlenme alanları sağlanmalıdır.

8- Aile hekimlerine eş ve çocuk yardımı yapılmalıdır.

9- Aile hekimi ve aile sağlığı çalışan emekçilerinin (kadın) gebelik ve emzirme izinleri 4/B ve diğer kadrolarda yer alanlar için 4/A’ya tabi sağlık emekçileri için yapılan düzenlemeye eşitlenmelidir.

Tüm bunlar olması ve yapılması gereken temel ve gerekli talepleridir. Aile Hekimliği sisteminin ve bununla ilgili çıkarılan düzenlemelerin takipçisi olacağımızı ifade ediyor, ASM’lerde çalışan tüm emekçileri birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. 06.07.2021

 

MERKEZ YÖNETİM KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×