15 Temmuz sözde darbe girişimi sonucunda kamudan 150 bine yakın kamu emekçisi ihraç edilmiştir. Konfederasyonumuza bağlı sendikalardan 4267 kamu emekçisi OHAL KHK’leri ile ihraç edilmiş olup bunların 795 i sendikamız üyesidir. Masumiyet karinesi, savunma hakkı gibi anayasal ilkeler ve güvenceler yok sayılarak ihraç edilen üyelerimizin 16’sı KHK ile 183’ü OHAL Komisyon kararı ile görevine iade edilirken 122 üyemizin OHAL Komisyonu başvuruları reddedilmiştir. OHAL ilanından bugüne beş yıl geçmiş olmasına rağmen, hala Komisyon başvurusunun sonucunu bekleyen 474 üyemiz bulunmaktadır.

OHAL Komisyonunun etkili bir başvuru yolu olamayacağını, ardında davaların özel yetkilendirilmiş idare mahkemelerinde açılması ile OHAL hukuksuzluğunun sürdürülmesinin amaçlandığını komisyon henüz kurulurken ifade etmiştik. Kuruluşundan bugüne 4 yıl geçen Komisyonun yapılan başvuruları hangi sırayla, hangi usul ve esaslarla incelediği hala belli değildir. Komisyonun verdiği kararlardan Komisyonun kendisini Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve yasalara bağlı görmediği anlaşılmaktadır.

OHAL Komisyonunun başvuruları hangi sırayla ve hangi usul ve esaslarla incelediği ihraç edilen kamu emekçilerinin, bizlerin ve tüm kamuoyunun bilgisine sunulmazken Süleyman Özışık’ın 18 Haziran 2020’deki İnternet Haber sitesinde yayınlanan bir programdaki sözleri Komisyonun ve binlerce kamu emekçisinin adalet beklediği diğer “mercilerin” nasıl çalıştığına ışık tutmuştur.

Kendine Gazeteci diyen Süleyman Özışık’ın yaptığı açıklama ile iktidarın yaşanan kirliliği, çürümüşlüğü, mafya- siyaset-medya-yargı düzeni kendini bir kez daha ele verdi. Özışık’ın “Ben gerek Süleyman Soylu’ya, gerek OHAL işlemleri komisyonuna, gerek diğer mercilere masum olduğuna inandığım binlerce insanın dosyasını götürdüm. Dedim ki ‘Bu insanlar eğer masum çıkmazsa hesabını benden sorun’. Araştırmalar yapıldı, hepsinin bir iftiraya kurban gittiği ortaya çıktı ve hepsi görevlerine iade edildi.” açıklamaları üzerine kimi soruları sormak bizler için bir zorunluluktur:

OHAL komisyonu ile üyeleri ihraç edilenleri savunma haklarını kullanmalarına olanak sağlayacak şekilde dinlemezken; yasal, meşru temsilcileri olan Sendika yöneticileriyle görüşmezken, hesap verme sorumluluğu duymazken Süleyman Özışık gibi karanlık tipler nasıl ve hangi sıfatla görüşebilmektedir? Bu tür kirli işlerle bağlantıların ucu neden hep İçişleri Bakanına çıkmaktadır? İçişleri Bakanı nasıl bir mekanizma ile bu dosyalara bakıp iade kararı vermiştir, verilmesine aracılık etmiştir? OHAL komisyonu Süleyman Özışık’ın getirdiği binlerce dosyada iade kararını neye göre vermiştir, talimatı kimden almıştır? Bu şekilde iade edilenlerin sayısı kaçtır? Özışık’ın ifadesinde geçen diğer “merciler” hangi mercilerdir. Sadece Özışık binlerce kişi için aracılık ettiğini söylerken kimler hangi maddi ve siyasi çıkarlar uğruna bu işlere aracılık etmiştir.

Bu sorular acilen cevaplanmalı, iddialar soruşturulmalı, bu suça ortak olan herkes için gereği yapılmalıdır.

Sözün bittiği noktadayız!

Faşizan, hukuk dışı politikalarla on binlerce kamu emekçisi hukuksuzca ihraç edilmiş, iç ve dış kamuoyunun gözünü boyamak için hukuk dışı bir komisyon kurulmuş, böylece mağduriyet yıllara yayılmıştır. Kimi kamu emekçileri yıllarca süreyle mağdur edilirken Özışık’ın ifşasından anlaşıldığı kadarıyla bu süreç kimileri için de maddi ve siyasi çıkar kapısı olmuştur.

Başından beri ihraçların güvensizleştirmenin en büyük adımı olmasının yanı sıra iktidarın kadrolaşma ve devleti tek parti devleti haline getirmede başvurduğu sivil darbe uygulaması olduğunu belirtiyoruz. Yine KESK’lilerin sendikal eylem ve etkinliklere katıldıkları, iktidarın emek karşıtı politikalarını eleştirdikleri ve teşhir ettikleri için ihraç edildikleri, komisyondaki dosyalarının da bekletilerek ikinci bir öç almaya dönüştürüldüğünü ısrarla ifade ettik. Tüm gelişmeler ve son olarak Özışık’ın itirafı görüş ve değerlendirmelerimizi doğrulamaktadır.

Suç Duyurusunda Bulunuyoruz!

Sendikamız tüm üyelerimiz ve kamu emekçileri adına Süleyman Özışık’ın ifşası çerçevesinde suç duyurusunda bulunmaktadır. Ayrıca ihraç olan üyelerimiz başta olmak üzere şube/temsilciliklerimizden örnek suç duyurusu dilekçelerini temin ederek yaygın olarak tüm mağdurların bireysel suç duyurusunda bulunmasını önermekteyiz.

İşlenen suça dâhil olan tüm kişiler istifa etmeli ya da görevden alınarak derhal yargılanmalıdır. OHAL hukuksuzluğundan siyasi ve maddi çıkar elde edenler elbette bu düzenin böyle sürmesini isteyecektir. Ama bizler bu ülkenin kamu emekçileri, sağlık emekçileri yaşamlarımızın yok sayılmasına, pazarlanmasına izin vermeyeceğiz. Sürecin takipçisi olacak, er ya da geç tüm sorumluların yargıda hesap vermelerini sağlamak için mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz.

OHAL İŞLEMLERİ İNCELEME KOMİSYONU DERHAL LAĞVEDİLMELİDİR!

Buradan bir kez daha OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu derhal lağvedilmesine ilişkin talebimizi yineliyoruz. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir.  Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. İhraçların devamını sağlayan 375 sayılı KHK’nın geçici 35. Maddesi iptal edilmelidir. 06.07.2021

 

                                                                                                                   MERKEZ YÖNETİM KURULU

Video bağlantısı

https://youtu.be/mcZ8OhVtAsY

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]