Ebelik mesleği insanlık tarihi kadar eskidir. Çeşitli kültürlerde, inanışlarda, dillerde akıllı ve bilge kadın olarak bilinir, toplumlarda saygı görmüş, üstün meziyet ve beceriye sahip olduklarına inanılmıştır. Ebeler tarihin her döneminde yaşamı yeniden üretmek için görev almış, tarihsel süreç içerisinde şifacılık, toplum sağlığı ve koruyucu sağlık hizmeti kapsamında rol oynamışlardır. Günümüzde ise izlenen sağlık politikaları ile tarihsel bağlamından kopartılarak özerk ve özgün yapısı yok edilmeye, değersizleştirilmeye ve meslek olarak görünmez kılınmaya çalışılmaktadır. Neoliberal politikalarla ve sağlıkta dönüşüm programlarıyla insanlık tarihi boyunca hak ettiği değeri görmemekte hatta emeği yok sayılmaktadır. Ebeler olarak hem kadın, hem de ücretli emekçi olarak sömürünün katmerlisini yaşamaktayız. Bu nedenle de kadın mesleği olarak algılanan ebelik mesleğinin sorunlarının çözümü, emek mücadelesi ve kadın özgürlük mücadelesini birlikte yürütmekle mümkündür. AKP eliyle yürütülen neoliberal politikaların ürünü olan sağlıkta dönüşüm programı ebelerin mesleki özerkliklerini yok saymış ve sorunlarını daha da büyütmüş, ebelik mesleğini ‘’Aile sağlığı elemanı’’ olarak tanımlamıştır Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlığı alınır satılır hale getiren anlayış emeğimize dönük sömürüyü de kat be kat arttırmıştır. ASM, TSM özel ve kamu hastanelerinde emek veren biz ebeler, iş ve gelir güvencesizliği, yoğun nöbetler, düşük ücret, riskli çalışma koşulları, performans sistemi, toplam kalite yönetimi anlayışı, emekliliğe yansımayan ek ödemeler ve ek ödemelerin hastane yöneticilerinin insafına bırakılması sorunları ile boğuşuyoruz.
Bu yıl ebeler haftasını salgının yarattığı olumsuzluklar, derinleşen ekonomik kriz, artan yoksulluk, antidemokratik uygulamalar ve artan baskılarla karşılıyoruz. Eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan COVID-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yaşamaktadır. Salgının kontrolden çıkması ile birlikte biz ebeler de salgını yönetemeyen yöneticilerimizin yol açtığı sonuçların diyetini ödüyoruz. Sağlık yönetiminde şeffaflığın olmaması, mobbing ve yöneticilerin iş bilmemezliği sonucu binlerce sağlık ve sosyal hizmet emekçisi Covid-19 hastalığına yakalanmış ve yüzlercesi hayatını kaybetmiştir. Pandemide artan iş yükü ve çalışma koşullarının düzeltilmemesi yıpranmışlık ve tükenmişlik problemlerimizi kat be kat artırmıştır. Pandeminin başlarında alkışlanan biz sağlık ve
sosyal hizmet emekçileri vergi yükünün enflasyon oranlarının altında ezildik, ezildikçe de yoksullaştık. Artan iş yükümüz, angarya çalışma, mobbing, şiddet, tükenmişlik duygusunun yanı sıra değersizleştirilme duygusu ve pandemide izinsiz, dinlenmeksizin virüs yüküyle sağlık ve sosyal hizmet üretirken tükendik ve hayatlarımızdan olduk.
Salgın döneminde bilimin ve emeğin halk sağlığı için ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu, makinaların değil insan emeğinin toplum sağlığında oynadığı rolü bu süreçte bir kez daha görmüş olduk. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin çalışma koşullarını, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumlarının güçlendirilmesi, işyerlerinde korunması, gözetilmesi ve güvenliklerinin sağlanması gerekiyor.
Başka bir dünya mümkün diyerek başladığımız emek, barış ve demokrasi mücadelesinde ve emeğimizin hoyratça yağmalandığı her süreçte mücadele etmeyi başarabildik. Pandemi döneminde şiddet ve mobbinge maruz kalmak, çocuklarımız ve işimiz arasında tercih yapma zorunda kalmak, mesleğimizden dolayı çocuklarımızın velayetinden olmak istemiyoruz. Son genelgede dönüşümlü çalışma (esnek çalışma) ve idari izinler tüm kamu çalışanları için geçerli olduğu gibi bizler için de geçerli olmalıdır. Bizler bu haklardan muaf olmak istemiyor, aynı haklardan yararlanmak istiyoruz ki; bunu en çok biz hak ediyoruz. Pandeminin yükünü çeken biz, ailemizden, çocuklarımızdan uzak kalan biz, ölen yine biz. Bugün genelgeler bizim taleplerimizi karşılayacak şekilde çıkarılmalıydı. Hani bizi alkışladınız ya, hani bizi kahraman ilan ettiniz ya; biz ne alkış ne de kahraman olmak istemiyoruz, biz taleplerimiz karşılansın istiyoruz.
Ebeler gününde vaat dinlemeyi, oyalanmayı kabul etmiyoruz, çözüm istiyoruz. Sağlığın ve toplumsal yaşamın en önemli dinamiği olan ebeler olarak ekonomik, özlük, sosyal ve demokratik taleplerimiz ile birlikte halkın sağlık ve sosyal hizmet hakkına yönelik taleplerimizi tekrarlamaktan vazgeçmeyeceğiz.
EBELER OLARAK TALEPLERİMİZİ YİNELİYORUZ
1) Performansa dayalı ücretlendirme değil, artan enflasyon göz önünde bulundurularak temel ücretin en az yoksulluk sınırının üstüne çıkarılması ve yapılan/yapılacak olan tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılacak şekilde düzenlenmeli,
2) Ebelik mesleğinin görev alanları netleşmeli, Mesleki Tanımlamalar Yasası derhal çıkarılarak, mesleki bağımsızlıkları geri verilmeli,
3) Her iş yerinde 7/24 saat açık, nitelikli, ücretsiz ve anadilinde kreş hizmeti verilmeli,
4) Pandemide sağlığımızı korumak için uygun sayıda, nitelikte ve kadın emekçiler için uygun kişisel koruyucu ekipman temin edilmeli,
5) Doğum izinleri 24 ay ücretli olarak yeniden düzenlenmeli,
6) Ebelik özgün bir meslek olduğu için görev tanımı ve yetkileri belirlenmeli, uzmanlaşmaları önündeki engeller kaldırılmalı,
7) Ebelik mesleği “Aile Sağlığı Çalışanı’’ sınıfından çıkarılarak gerekli düzenlemeler yapılmalı,
8) İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına gereken önem verilmeli, Covid-19 tanısı alan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin illiyet bağı aranmaksızın iş kazası ve meslek hastalığı sayılmalı,
9) ASM’lerde vekil ve sözleşmeli olarak çalışan ebeler kadroya alınmalı,
10) Stajyer Ebeler aşılamada öncelikli sırada değerlendirilip aşılanmalı. 05.05.2021
MERKEZ YÖNETİM KURULU