Pandemi yönetiminde sağlık iş kolunda örgütlü emek ve meslek örgütlerini dinlemeyerek bu güne kadar binlerce önlenebilir ölümünden sorumlu olan iktidar; turizm gelirleri için ve ekonomik kaygılar ile epidemiyoloji biliminden, insanlıktan uzak bir kararla tam kapanma kararı aldığını ifade etti.

Oysa yapılan tam kapanma da değil. Çünkü;

  • Üretim devam edecek
  • İşletmeler çalışacak
  • Kamu kurum ve kuruluşlarındaki memurlar ve işçiler dönüşümlü çalışacak. Dönüşüm zamanı evde olanlar uzaktan çalışacak
  • Sağlık emekçileri ise rutin çalışmaya devam edecek. İzin kullanamayacak, istifa edemeyecek.

Oysa tam kapanma denen olgu tarım ve ziraai faaliyetler ile gıda tedariki, belediye temizlik ve kanalizasyon işlemleri, elektrik, doğal gaz, internet sağlayıcılığı, sağlık ve güvenlik dışında her alanda hizmet ve üretimin durması anlamına gelir. Bunları yaparken de geliri düşecek ya da geliri olmayacak kişilere destek verilmesi gerekir. Yurttaşlarını düşünen bütün sosyal devletler bunları yapmak zorundadır.

1 Mart ile başlayan normalleşme sürecinin olumsuz yansımaları 1 Nisan ile görülmeye başlandı. 1 Nisan’dan itibaren ölümleri engellemek için alınması gereken kararların şimdi alınma zamanı da manidardır. Tam kapanma kararının zamanlanması güvenlikçi politikaların öne çıktığını da gösteriyor. 1 Mayıs kutlamalarının önlenmesi, işçi sınıfının yükselen isyanı, Kobane davası, yükselen ekoloji mücadelesi, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı hareketlenen kadın direnişi, Boğaziçi Üniversitesi akademisyen, emekçi ve öğrencilerinin akademik özerkliğe sahip çıkması, parti kapanmasına dair mücadele, açlık grevleri vb. bir çok toplumsal mücadelenin de zapturapt altına almanın aracısı olarak ‘tam kapatma’ yaşama geçirildiğini unutmamalıyız.

Yine tam kapanma derken sokağa çıkma yasağı anlaşılmaktadır. Oysaki kapanmada esas olan üretim ve hizmetlerin durması ile sosyal hareketliliğin kısıtlanması olmalıdır. İnsanların temiz havaya erişimi, doğaya çıkması ve nefes alabilecek alanlarda zaman geçirebilmesi için olanaklar yaratılmalıdır. Kalabalık, balkonu dahi olmayan evlerde, üretim ve hizmet açısından çalışmak zorunda kalan insanlar ailelerine, birlikte yaşadıkları insanlara hastalık bulaştırmaya devam edeceklerdir. Bilimsel verilerin tamamında bulaşın %90 oranında kapalı çalışma ortamları ve ev içi etkileşimden kaynaklandığı tespiti yapılmaktadır. Diğer önemli bir konu da sokağa çıkma yasaklarının insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkileridir. Bu nedenle bu bahar aylarında insanların psikolojik ve fiziksel olarak rahatlayabileceği, spor yapabileceği doğaya kolay erişimini sağlayacak tedbirlerde alınmalıdır. Yine ev içi şiddetin arttığı daha önceki deneyimlerden görülmüştür. İktidarın kapanmayla birlikte artması muhtemel şiddet olgularını önleyici ve şiddeti cezalandırıcı tedbirler alması gerekmekteyken İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmiş, 6284’ü tartışmalı hale getirmiş, kadına yönelik şiddetin artmasına göz yummuştur.

Sağlık alanı açısından ise 24 saat esaslı çalışma devam etmektedir. Okulların, kreşlerin kapandığı böylesi bir dönemde sağlık emekçilerinin çocuklarına kim bakacaktır? Üretim yapan işletmelerde çalışanların çocuklarına kim bakacaktır?

Engelli, gebe, kronik hastalığı olan sağlık emekçilerinin durumu ne olacaktır?

Sağlık kurumlarının tamamında pandemi ile mücadele edilmektedir. Tüm birimler öncelikli servis durumuna dönüşmüştür. Sağlık emekçilerinin yaşadığı bu riske karşılık ekonomik ve özlük haklarına dair düzenleme yapılacak mıdır?

Bu soruları arttırabiliriz. Acil olarak şunları talep ediyoruz: 

  • 10 yaş altında çocuğu olan sağlık emekçisi ebeveynlerden biri mutlaka idari izinli sayılmalıdır. Ya da sağlık kurumlarında güvenli ve sağlıklı 7/24 hizmet verecek kreşler olmalıdır.
  • Sağlık emekçileri yoksulluk sınırı üzerinde iyileştirmeye kavuşuncaya kadar; sağlık kurumlarının tamamı riskli servis kapsamında değerlendirilerek ek ödemeleri arttırılmalıdır.
  • Geliri azalan ya da gelirini kaybeden yurttaşlara bir aylık ihtiyaçlarını karşılayacak ekonomik destek verilmelidir.
  • Dar gelirli yurttaşların elektrik, su, internet, doğal gaz, gıda ve temiz su gibi ihtiyaçları ücretsiz karşılanmalı ya da faturaları ödenmelidir. Yurttaşların kamuya ait tüm borçları faizsiz bir şekilde ertelenmelidir.

Bir kez daha ifade ediyoruz. Alanın örgütlü yapılarının sesine kulak verin. Epidemiyoloji biliminin ışığında tedbirler geliştirin. İnsanları ya açlıktan ya da pandemiden ölmek arasında seçim yapmaya mahkum etmeyin. Sağlık emekçilerini daha fazla tüketmeyin. 27.04.2021

Merkez Yönetim Kurulu

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×