KESK Şubeler Platformları dün ve bugün illerde açıklamalar yaparak Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyum Rektöre karşı akademinin özgürlüğünü savunan üniversite bileşenlerine destek verdi.
Yapılan basın toplantıları ve eylemlerde okunan basın metni aşağıdadır:
Geçmiş dönemlerde AKP’de İl Yöneticisi ve Milletvekili Aday Adayı olmuş Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanı tarafından Boğaziçi Üniversitesi rektörü atanması üzerine Üniversite bileşenleri tarafından başlatılan protestolar büyüyerek devam ediyor.
Üniversitelerinin demokratik geleneğine sahip çıkan, akademinin üzerine iktidar gölgesi düşmemesi için mücadele eden Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin bu haklı mücadelesinin yanındayız.
Üniversiteler bir toplumun en değerli kurumlarıdır. Bu kurumlarımızın yöneticilerinin, akademik liyakate göre değil, siyasal sadakate göre belirlenmesi kabul edilemez.
Yıllardır uyguladığı sistematik politikalarla üniversitelerimizin içten içe çürümesine neden olan siyasi iktidar, şimdi de partili rektörler aracılığıyla bu üniversiteleri kendisine doğrudan bağlamak istemektedir.
Günlerdir kampüslerde, sokaklarda ve sosyal medyada başta Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri olmak üzere tüm toplum kesimlerinin itiraz ettiği asıl mesele, bu biatçı ve tahakkümcü anlayıştır.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin haklı itirazlarına karşı siyasi iktidarın ilk tepkisi, her zaman olduğu gibi, baskı ve zorbalık oldu. Öğrenciler giremesin diye üniversitenin kapısına kelepçe vuruldu. Kampüs kapısında toplanan öğrencilere biber gazı ve plastik mermilerle saldırıldı. Protestoya katılan öğrencilerin evlerine polis operasyonları düzenlendi. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve mezunları yandaş medya tarafından itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.
Türkiye’de ne zaman bir muhalif hareket ortaya çıksa, onu bastırmak için uygulanan bütün iktidar taktikleri birer birer hayata geçirildi.
Ama bu kirli taktikler ne Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin haklı mücadelesine gölge düşürebildi, ne de onları mücadelesinden geri çevirebildi.
Bugün Türkiye’de iki ayrı Üniversite tahayyülünün mücadelesi verilmektedir. Bir yanda cübbeleri polis postalları altına alan, üniversite kapılarına kelepçe vuran, rektörleri iktidar karşısında el pençe durmaya zorlayan, muhalif akademisyenleri ihraç eden, kampüsleri karakollara çeviren AKP iktidarının üniversite tahayyülü; diğer yanda ise üniversiteleri bilimin, özgürlüğün ve akademik üretimin yuvası olarak gören bizlerin üniversite tahayyülü.
Eğitim Sen olarak bizler, siyasi iktidarın karanlık anlayışının üniversitelerimizi tümüyle zapturapt altına almasına asla izin vermeyeceğiz.
Üniversitelerde yaşanan bu baskılar tüm kamu kurumlarında karşımıza çıkıyor. Son zamanlarda bunu en fazla PTT ve TCDD’de gibi kurumlarda görüyoruz. Bu kurumlarda çalışanlar sendikalı oldukları için, emekçilerin taleplerini dile getirdikleri için sürgünlerle susturulmak isteniyorlar. Buradan Haber-Sen ve BTS’li arkadaşlarımızla dayanışma duygularımızı iletiyoruz.
Son 4 gündür, akademisyeni, öğrencisi, mezunları ve çalışanlarıyla üniversite bileşenlerinin demokratik talepler etrafında yan yana gelmesinin umudu nasıl çoğalttığını görüyoruz. Bizlere bu umudu taşıyan, direnen tüm Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerini selamlıyoruz.
Tüm demokratik kamuoyunu, atanan kayyımı kabul etmeyen Boğaziçi Üniversitesi bileşenleriyle dayanışmaya çağırıyor, insan, toplum ve doğa yararına üniversite mücadelesine destek olmaya davet ediyoruz.
Yaşasın özgür, bilimsel, demokratik üniversite mücadelemiz.