İstanbul Şişli Şubemiz, İstanbul Valiliği’ne ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne yazı yazarak herkesle eşitlenebilecekleri imkanların yaratılmaması halinde engelli sağlık emekçilerinin idari izinli sayılmasını talep etti.
Şişli Şubemizin İstanbul Valiliği ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderdiği yazı aşağıdadır.
Covid-19 pandemisi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de günbegün artan etkisi ile varlığını sürdürmektedir. Tüm Türkiye’nin ortalama %20’lik nüfusunu içerisinde barındıran kentimiz İstanbul’da da salgın en ağır haliyle yaşanmaktadır. Öyle ki sağlık Bakanlığının, yine sağlık meslek örgütlerinin ve yerel otoritelerin sunduğu verilere göre İlimizde günlük on binlerce insan virüs bulaşına maruz kalmakta ve yüzlerce kent sakini salgından kaynaklı yaşamını yitirmektedir.
Hastane yoğun bakımlarının, hatta servislerinin, Full kapasite ile çalışır durumunda olma gerçekliği göz önünde bulundurulduğunda, risk grubundaki sağlık emekçilerinin çalışmaya zorlanması ölüme açık davetiye çıkarmak anlamına gelmektedir. Özelde engelli sağlık emekçilerinin İş sağlığı ve güvenliğine dair hiçbir tedbir alınmaksızın sağlık merkezlerindeki faaliyetlerine devam etmesi hiçbir yönetim merciinin üstelenebileceği türden bir sorumluluk değildir. Bu tür riskli durumlarda yöneticilerin sahip oldukları makamın yetkilerini kötüye kullanarak emekçiler karşısında takınabileceği olası keyfi tutumlarına atfen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “Çalışmaktan Kaçınma Hakkı” başlıklı 13’üncü maddesi tam olarak aşağıdaki vurguyu yapmaktadır; “çalışanlar İş Sağlığı Güvenliği Kurulunun olduğu işyerlerinde kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep edebilir ve gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. İşçinin çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.”
Pandeminin başladığı ilk günün üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine karşın; henüz İstanbul’daki hastanelerde engelli sağlıkçılar için nitelikli koruyucu ekipman sağlanmış değildir. Gerek hastane içlerinde gerekse hastane dışında Fiziksel koşulların yetersizliğinden ötürü yüksek temas yoluyla Temel gereksinimlerini gidermeye çalışan engelliler için, bağımsız ve özgür bir şekilde hareket serbestisinden yararlanma olanaklarına tekabül edecek erişilebilir sosyal, eğitsel, kültürel veya teknik düzenlemelere gidilmemiştir. Oysa Türkiye’nin de taraf olduğu birleşmiş milletler engelli hakları Sözleşmesi’nde açık bir şekilde “MADDE 9- ERİŞEBİLİRLİK
- taraf devletler, engellilerin bağımsız yaşamalarının ve toplumun tüm alanlarına tam katılımının sağlanması ve engellilerin diğerleriyle eşit bir şekilde fiziksel çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojisi ve sistemi dahil bilgiye ve iletişime, hem kırsal hem de kentsel bölgelerde halka açık olan veya halka sunulan diğer tesislere ve hizmetlere erişiminin sağlanması için uygun tedbirleri almalıdır. Bu tedbirler erişime yönelik engellerin tespitini ve ortadan kaldırılmasını da içermelidir. Bu tedbirler aşağıda belirtilen yerler ve hizmetler bakımından da geçerlidir:
(a) Binalar, yollar, ulaşım araçları ve okullar, evler, sağlık tesisleri ve işyerleri dahil diğer kapalı ve açık tesisler” denmektedir.
Keza grip aşısı gibi göreli koruyucu uygulamaların hiçbirinde akla dahi gelmeyen engelli sağlık personeli, salgından etkilenen veya etkilendiği yönünde şüpheler taşıyan herkesin Akın akın geldiği hastanelerde çalışmasına ve çoğu kez erişilmez olan işyerlerinde büyük risk taşıyan bu kişilerle doğrudan fiziki temas kurmak zorunda kalmasına rağmen periyodik aralıklarla düzenli bir Kovit testine de tabi tutulmamaktadır. Nitekim bu olumsuzlukların sonucunda sağlık camiası olarak İstanbul şehrimizdeki Birçok engelli çalışma arkadaşımızı kaybetmenin yasını tuttuk.
Pandeminin ilk aylarında, Mart 2020’de, Bir bütün ülkenin tamamında henüz vaka ve ölü sayısı çift haneli rakamlarla ifade edilirken, kendi içerisinde tutarlı doğru ve yerinde bir yaklaşım örneği olarak sağlık bakanlığı içerisinde engellilerin de bulunduğu risk gruplarını idari izinli olarak kabul etmişti. Mevcut şartların Mart 2020’ye nazaran Çok daha ağır hale geldiği herkesin malumu olduğu gibi, aksini iddia etmek abesle iştigal olacaktır. Zira sadece kentimiz İstanbul’da geçen dokuz ay içinde günlük vaka sayısı %20.000, günlük yitirdiğimiz insan sayısı da %2.000 civarında artmıştır.
Bütün bunların ışığında; herkesle eşitlenebilecekleri imkanların yaratılmaması halinde Şehrimizdeki engelli sağlık emekçilerinin idari izinli kabul edilmesini makamınızdan talep ederiz.
Gereğini bilgilerinize arz ederiz.