Samsun Şubemiz: İşsizliği, Yoksulluğu Giderecek Toplumu ve Sağlığı Önceleyen Bütçe İstiyoruz

Facebook
Twitter
WhatsApp

Samsun Şubemiz, basın toplantısı düzenleyerek TBMM’de görüşülmekte olan 2021 yılı bütçesine ilişkin açıklama yaptı.

Şube Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Samsun Şube Başkanımız Aysel Ocak şöyle konuştu: “Covid-19 pandemisinde Dünyada ve Ülkemizde ikinci dalga yaşanmaya başlamış, günlük vaka sayıları binlerle ifade edilir hale gelmiştir. Hastanelerde ek Covid-19 servislerinin sayıları çoğalmış, Hastalar yoğun bakımlarda yatak yokluğu nedeni ile zor anlar yaşamaktadır. Sağlık çalışanları artık tükenmiş her gün ölümler yaşanmaktadır. Ne yazık ki şiddet de Covid-19 ile yarışır hale gelmiş, hız kesmeden devam etmektedir. Son olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk yoğun bakım ünitesinde bilindik manzaralar yaşanmıştır, sağlık emekçileri bedenlerinden ve tıbbi cihazlardan barikat kurarak canlarını kurtarmak durumunda kalmışlardır. Sağlık emekçileri ya Covid-19 ya da şiddet karşısında ölümle burun buruna çalışmaya bırakılmışlardır. Covid-19 pandemisinin tüm toplumu olumsuz etkileyen aşamaya gelmiş olması mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmemektedir çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerindedir. Covid-19 geliştirilmesi muhtemel bir aşıyla kontrol altına alınsa bile pandemiyi ortaya çıkartan koşullarda hiç bir iyileştirme yapılmaması nedeniyle yeni pandemilerle karşılaşacağımıza şüphe yoktur. Dahası pandemiyi ortaya çıkartan nedenler arasında sıralanan ekolojik tahribat, yaban hayatına müdahale, kontrolsüz kentleşme gibi nedenler kapitalizmin kar hırsının dizginsizliği ve çalışma rejimindeki derinleşen sömürü ilişkileri nedeniyle büyük bir hızla artarak devam etmektedir. Sağlıksızlığı yaratan bu koşullar yeni salgınlara kapı aralamaktadır. 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nin mecliste görüşülmeye başlanacağı ve bu yılın sonuna kadar da devam edecek olan süreç işte böyle bir anda başlamıştır. Bu nedenle de bütçe değerlendirmeleri, bu dönemin belirleyici özellikleri göz önüne alınarak yapılmalı, bütçenin sadece teknik açıdan değerlendirmesiyle ya da siyasal iktidardan istenecek ekonomik taleplerle sınırlandırılmamalıdır.

Genel bütçeye şöyle bir bakarsak;

  • Sermayeye kaynak aktarılmaya devam edilmektedir.
  • Hazırlanış biçiminden meclise getiriliş biçimine kadar parlamentoyu ve toplumun tüm kesimleri yok sayılmıştır.
  • Vergi yükü, her zamanki gibi ücretli çalışmak zorunda kalanlarda, emekçilerde, işçilerdedir.
  • Bütçede salgınla mücadele için ek kaynak bulunmamaktadır.
  • İktidar doğal afet gerçeğini görmemekte ve umursamamaktadır.

Bu bağlamda ele aldığımız Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesine baktığımızda şunları görmekteyiz:

Metalaşmış, ticarileşmiş tedavi edici hizmetler en büyük paya sahiptir:

Ödeneklerin ne kadarının “tedavi edici hizmetlere”, ne kadarınınsa “koruyucu hizmetlere” ayrıldığı önemlidir. Bu rakamın 54,6 milyar liralık kısmı (yüzde 69) tedavi edici hizmetlere, buna karşılık 19 milyar lirası (yüzde 25) koruyucu hizmetlere ayrılmıştır. Yani sağlıkta ticarileşme ve metalaşmayı savunan anlayış yeni bütçede kaynakların aktarımı kısmında kendini yeniden sınıfsallığı göstermektedir.

Sağlık Bakanlığı Bütçesinin SGK ve Döner Sermaye ile ilişkisi:

Sağlık Bakanlığı’nın 2019 yılı için 48.232 milyon TL bütçesi bulunmakta iken 57.424 milyon TL döner sermaye bütçesi ayrılmıştır. Sağlık Bakanlığı kurumları özel bütçeli işletmelere dönüştürülmüştür.

Döner sermaye gelirlerini bütçeye sağlayan emekçilere, döner sermayeden sadaka verircesine 14 TL gibi komik ödemeler yapılmıştır.

Şehir hastanelerinin durumu ve bütçe içindeki yeri:

2018 yılından bu yana şehir hastanelerinin müteahhitlerine Sermaye Giderleri kaleminden sırasıyla 2018’de: 1,3 milyar lira; 2019’de: 3,7 milyar lira; 2020’de: 4,8 milyar lira ödenmiş ve 2021 yılında 6,4 milyar lira ödenecektir.

Üniversite hastanelerine kaynak yok:

2021 bütçesinde sağlık sektörü yatırımlarına sadece 20.1 milyar ayrılmış olup bu rakamın 18,5 milyarı Sağlık Bakanlığı, 1,6 milyarı ise üniversiteler için ayrılmıştır.

Personele de bütçeden kaynak yok:

2021 yılında personel giderlerinin sağlık bakanlığı bütçesindeki payı %40’a düşmüştür. Sağlıkta Dönüşüm Programı öncesi 2003 yılında bu oran %70’dir.

Yine salgında en ön safta yer alan sağlık emekçilerine yönelik bütçeden ayrılan pay oranında değişikliğe gidilmemiş, “hakkınız ödenmez” denilen emekçiler canları pahasına hizmet üretirken yeni personel alımına pay aktarılmadığı gibi ücretlerinde de artış yaşanmamıştır. 2021 sağlık bütçesi bu haliyle bir utanç belgesidir.

2021 yılı bütçesinde öneri ve taleplerimiz;

  1. Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direk ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
  2. Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
  3. Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı arttırılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK’ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
  4. Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
  5. SGK’nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
  6. Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır.
  7. Sağlık emekçilerine ek ödeme, döner sermaye vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde maaş ödenmesine başlanmalıdır.
  8. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
  9. Covid-19 pandemisinde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı’nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
  10. Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
  11. Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
  12. Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
  13. Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal işe başlatılmalıdır.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]