İstanbul Şubelerimiz İl Sağlık Müdürlüğü önünde “Pandemiyle, depremle, genelgelerle, şiddetle ölüyoruz” açıklamasında bulundu.

Eylemde açılış konuşmasını yapan İstanbul Anadolu Şube Sekreterimiz Türkan Yavuz, “Sağlık emekçilerinin her geçen gün artan sorunlarına ses olmaya geldik. Bizler pandemi ile var gücüyle mücadele ederken yaşadığımız deprem felaketini fırsat bilip torba yasa ile kıdem tazminatı hakkımızı, geleceğimizi gasp ediyorlar. Depremzede hemşire arkadaşımızın ‘yarın nöbetim var, çocuğumu nereye bırakacağım” haykırışı geldiğimiz son noktayı göstermiştir. Depremde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz” diye konuştu.

İstanbul Şubelerimiz adına ortak açıklamayı yapan Anadolu Şube Eş Başkanımız Nurdan Gürer şöyle konuştu: “Dünyada ve ülkemizde yaklaşık bir yıldır pandemi devam ederken, 30 Ekim Cuma günü İzmir’de yaşanan depremle birlikte bir kez daha salgınlara ve doğal afetlere karşı önlemler noktasında hazırlıksız olduğumuzu görüyoruz. Ülkeyi yönetenler deprem, sel gibi afetlere karşı ekolojiye uygun zemin etüdü ve inşası yapmak yerine ve yapıların denetimlerini yapmak yerine bu alanları da rant kapısına dönüştürerek denetimsiz, keyfi uygulamalarla binlerce insanın yaşam hakkını yok saymıştır. Aralarında sağlık emekçilerinin ve yakınlarının da bulunduğu 114 insan hayatını kaybetti, binin üstünde kişi ise yaralandı. Enkazın altında hala kaç canımızın kaldığı bilinmezken Meclis gündeminde deprem yerine emekçilerin kıdem tazminatlarını, emeklilik haklarını ortadan kaldıran yasa görüşülüyor. Tıpkı Gölcük depreminde dönemin iktidarının insanlar enkaz altındayken emeklilik yaşının yukarı çekilmesi yani mezarda emeklilik yasasını çıkarttıkları gibi. Pandemide olduğu gibi depremle birlikte de yine mağdur olan toplum ve sağlık emekçileri oldu.  Pandeminin başladığı günden bugüne kadar 132 sağlık emekçisi hayatını kaybederken, 40 bini ise virüsle enfekte oldu. ‘artık yeter, tükeniyoruz, ölüyoruz’ diyen sağlık emekçilerinin haykırışı duyulmadığı gibi 27 Ekim’de çıkan genelgeyle bu sefer de yıllık izin ve emeklilik  hakları gaspedilmeye çalışılıyor.

Binlerce mezun olmuş sağlık emekçisine istihdam açılmazken, haksız hukuksuz olarak ihraç edilen sağlıkçılar göreve hazır olduklarını her fırsatta dile getirirken, güvenlik soruşturmasından kaynaklı görevlerine başlayamayan sağlıkçılar atama beklerken ve salgının boyutu gün geçtikçe  artarken, sayıca azalan, yoğun çalışma temposuyla tükenen, genelgelerle hakları gaspedilen, temel ücretleri iyileştirilmeyen, iş yerlerinde giderek artan şiddete maruz kalan, hastane yönetimlerinin baskı ve mobbingiyle de uğraşmak zorunda bırakılan, mevcut sağlık emekçileriyle ve ülke genelinde başka hiçbir önlem almadan sorumluluğu topluma yıkarak, cezayı da sağlık emekçilerine keserek salgının bitirileceğini nasıl düşünülebilirsiniz. Salgının başından itibaren risk altında çalışan sağlık emekçilerinin meslek hastalığı talebini görmezden gelmenize rağmen, izolasyon süremiz bitmeden, test sonucumuz hala pozitifken, teste ve grip aşısına ulaşamazken çalıştık. Pandeminin  gittikçe arttığı bu dönemde yıllık izinleri kaldırarak,  valilik genelgesiyle  tüm kamu kurumlarında diye başlayan yazıda yine sağlık emekçileri hariç diyerek bize ölün diyorsunuz. Evet, başarıyorsunuz.  pandemiyle, depremle, genelgelerle, şiddetle ölüyoruz. İstifa ve emeklilik yasağı getirdiniz, Anayasaya  aykırı davrandınız. Atama ve tayinleri durdururken iller arası geçici görevlendirmeler yaptınız, geçici görevlendirme sürgündür, sürgün suçtur. Yıllık izinleri durdurdunuz, dinlenme hakkımızı yok saydınız. Röntgen ve tomografide çalışanların şua iznini kurum amirinin insiyatifine bırakarak “ya covid ol ya da kanser ol “ dediniz. Çocuğu olan sağlık emekçisinin izin talebini kadınlara yükleyerek çocuk izninin ebeveyn izni olması gerektiğini göz ardı ettiniz.  Tüm dünyada salgınla doğru mücadele etmek için sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu yükseltecek girişimlerle bulunulurken, ülkemizde çıkarılan yasa ve genelgeler bunun tam tersi bir durum ortaya çıkartmaktadır. Yaratılan sağlıksız koşullarda bizden sağlık dağıtmamızı nasıl beklersiniz? Sağlık emekçilerinin alkışlanmaktan daha fazlasına ihtiyacı var. Ne  mi  istiyoruz?

-Atama bekleyen sağlık emekçilerinin kadrolu, güvenceli atamasının yapılmasını,

-Haksız hukuksuz olarak ihraç edilen sağlık emekçilerinin işlerine dönmesini,

-Güvenlik soruşturması sebebiyle işe başlatılmayan sağlık emekçilerinin işlerine başlamasını,

-Pandemi yönetiminde  sağlık  alanındaki emek ve meslek örgütlerinin sürece dahil edilmesini,

-Covid 19’un  meslek  hastalığı kapsamına alınmasını,

-PCR testlerinin sağlık emekçilerine haftada bir yapılmasını,

-Grip aşısının tüm sağlık emekçilerine bir an önce yapılmasını,

-İzin ve dinlenme hakkı,emeklilik hakkı gibi kazanılmış haklarımıza hiçbir koşul altında dokunulmamasını,

-Kamu kurumunda çalışanlara sağlık emekçileri de dahildir. Sağlık emekçilerinin tamamını kapsayan, dönüşümlü çalışma, hamilelerin, kronik hastalığı bulunanlarının idari izinli sayılmasını, çocuklu çalışanlardan talep eden ebeveynin idari izinli sayılmasını,

-Sağlıkta şiddetin önlenmesini,

-Bütün sağlık emekçilerinin temel ücretlerinin yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde düzenlenmesini istiyoruz.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]