İzmir Şubemiz basın toplantısı düzenleyerek, Covid-19 sürecine dair güncel değerlendirmelerini ve sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunları paylaştı.

Yönetim Kurulu adına açıklama yapan İzmir Şube Eş Başkanımız Nursel Yücesoy şöyle konuştu: “Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri salgınla ilgili görüşlerin Sağlık Bakanlığı’nın veriler üzerinden açıklanmasının yanlış olduğunu ve toplumu yanılttığını, bu veriler üzerinden politika belirlenmesinin doğru sonuç doğurmayacağını biliyoruz. Mayıs ayından itibaren Sağlık Bakanlığı salgının seyrinin böyle gitmemesi gerektiğini ifade etmektedir. Dünya genelinde birçok ülke 2. dalgadan bahsederken ülkemizde vaka sayısının halen binli sayılarda seyretmesi birinci dalganın atlatılamadığının göstergesidir. Artan vaka sayılarına bağlı olarak pozitif tanı alan hastalar, bulguları hafifse ilaçla tedavisi verilerek evlerine gönderilmekte, zamanla tablosu ağırlaşan bazı hastalar tekrar hastaneye müracaat etse de müdahalede geç kalınarak hayatını kaybetmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın salgın kapsamında hem hasta takibi ve yatışı, hem pozitif vaka ve temaslı izlem takibi, hem de bunların sağlık emekçileri için nasıl uygulanacağına yönelik hazırladığı algoritmalar (belirlenmiş yöntemler) salgının başından beri kanıta dayalı bilimsel verilere ve halk sağlığı kriterlerine uygun olarak planlanmamıştır. Bu algoritmalardaki her bir güncelleme de yine bilimsel kriterlerle değil, iktidarın ve sermayenin güncel ihtiyaçlarına göre yapılmaktadır. Bugün halihazırda uygulamada pozitif ve temaslı sağlık emekçileri çalıştırmaktadır. Şimdi bu yeni algoritma ile pozitif sağlık emekçileri, iyileştikleri test yolu ile kesinleşmeden, testleri negatife dönmeden, bulaştırıcılık süreleri sonlanmadan çalıştırılmaya başlatılacaktır. Bu ise, hem pozitif sağlık emekçilerinin iyileşme haklarını ortadan kaldırmak anlamına gelmektedir; hem de birlikte çalıştıkları sağlık emekçilerini ve hizmet alanlar için bulaşı artıracak önemli bir risk oluşturacaktır. Bakanlığın resmi yollarla yol açtığı her türlü emekçiler aleyhine uygulamayı hastane idarelerinin misli ile hayata geçirdiği bugünkü ortamda sağlık emekçilerinin ve hizmet alanların hayatları bir kez daha göz göre göre tehlikeye atılmaktadır.  Sağlık Bakanlığı 1 Haziran sonrası normalleşme adımlarının yarattığı sonuçları dikkate almalı ve bundan sonraki süreçte atılacak adımlarda halkımız ve sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sağlığını riske atmaktan vazgeçmelidir. Pandemi süresince sağlık hizmetlerin durma noktasına getiren durum; sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması ve iktidarın kendini yeniden yaratmak amacıyla uyguladığı popülist sağlık politikalarının sonucudur. Sağlık alanında atılan yanlış adımlar sağlık hizmetlerinin zarar görmesine neden olurken, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin yaşamlarını doğrudan tehdit etmektedir. Bu süreçte sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, haklarında iyileştirme yapılmadığı gibi çalışma alanlarında daha da yoğunlaşan iş yükü ile birlikte riskle karşı karşıya bırakılmışlardır. Normalleşme söyleminin hasta yoğunluğunu arttırması ile birlikte iş yerlerimizde artan iş yükü pandemi süresince hem bedensel hem de psikolojik olarak yorulan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini tükenmişlik noktasına getirmiştir. Dünyanın pek çok yerinde pandemiden ders çıkaran iktidarlar sağlık çalışanlarının haklarında ve sağlık sistemlerinde iyileştirmeler yaparken, ülkemizde güvenceli istihdam, temel ücrette iyileştirme, 3600 ek gösterge, yıpranma payı gibi haklarda iyileştirme yapılmadığı gibi, sağlık sistemlerinde neoliberal talan sürdürülmeye devam etmektedir. İktidarın, Covid 19’un, maddi külfetinden kurtulmak için, SGK genelgesi ile sağlık ve sosyal hizmet alanında meslek hastalığı ve iş kazası statüsünden çıkarması, sağlık alanında tüm kaynaklarını Şehir Hastaneleri gibi talan ve rant amaçlı adımlara, uygulamalara aktarması önceliğini ve biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine bakış açısını ve verdiği değeri ortaya koymaktadır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri Sağlıkta Dönüşüm adı altında getirilen yeni sağlık sisteminin yarattığı sorunlar nedeniyle tükenmişlik hali içindeyken, pandemi kapsamında bilimsellikten uzak, sağlık emekçilerinin taleplerini görmezden gelen, haklarını gasp eden uygulamalar hayata geçirilmektedir. Sağlık ve sosyal hizmet alanında beklentilerinin karşılanması bir yana temel haklarda dahi kayıpların yaşandığı süreçten geçilmektedir. Bu durum hem ruhsal hem de bedensel olarak sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine zarar vermektedir.  Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde hayatını kaybeden hastanın yakınları ateşli silahlarla hastaneyi basarak ciddi sağlık sorunu olan vatandaşlarımıza ve sağlık hizmeti sunan emekçilere uyguladıkları şiddeti sosyal medyada yayınlanan görüntülerde izledik. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “olayda hiçbir sağlık çalışanı zarar görmemiştir” diyerek şiddeti yumuşatmaya çalışan açıklaması sağlık emekçilerini üzmüş, öfkelendirmiştir.
Bu yaşanan travmanın, bırakın bu travmayı yaşayanları, bu travmayı izleyenlerin bile üzerindeki etkisinin şiddet olduğunu ve şiddetin sadece kesici ve delici aletle olmadığını sağlık bakanının biliyor olması ve yaşanan olayın faillerinin biran önce bulunup cezalandırılması için gerekli çabayı göstermesi gerekmektedir. Bürokratlar her seferinde salgınla etkin mücadelenin sağlık emekçilerin sağlığını korumadan geçtiğini unutmaktadır. Salgınla etkin mücadele başarısının sağlık sisteminin başarısı olarak gösteren açıklamalar yapılmasını kabul etmiyoruz.  İktidarın sağlık emekçilerine bakış açısı emeği yok saymasından ve emek mücadelesine bakış açısının sorunlu olmasından kaynaklanmaktadır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin taleplerinin ortaya konulduğu basın açıklamaları gibi demokratik haklar ve kaybettiğimiz sağlık emekçisi arkadaşlarımız için saygı duruşu ve anmalar bu bahaneyle yasaklanırken, hükümet her alanda kendi propagandasını sürdürmek için halkın sağlığını hiçe sayarak mitingler ve toplantılar düzenlemekten geri durmamıştır. Vakalardaki artışlardan da halkı sorumlu tutmaya devam etmiştir. Fabrikalarda, sokaklarda, kamu kurumlarında gerekli toplumsal ve ekonomik önlemleri ve adımları atmayan iktidar, artan vaka sayılarını vatandaş davranışına indirgeyerek pandemiyle etkin mücadele ciddiyetini de ortaya koymuştur. Pandemi mücadelesinin sorumluluğunu sadece halka yükleyip, koruyucu ve önleyici tedbirleri yerinde ve doğru alamamak iktidarın en büyük başarısızlığıdır ve salgınla etkin mücadeleye de zarar vermiştir. Bu durum canla başla salgınla mücadele eden sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin mücadelesini boşa çıkardığı gibi sağlıklarını da riske atmaktadır. Her geçen gün iyileşen ve taburcu olan hastalardan daha fazlası sağlık kurumlarına başvurmaktadır. Bugün illerde nitelikli filyasyon çalışmasının dahi yapılmaması nedeniyle salgının seyri kontrolü imkânsız hal almıştır. Tüm bu olumsuzluklar sonbahar dönemi ile birlikte sağlık sisteminde daha da ciddi sorunlar ortaya çıkaracağı bir gerçektir. Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak halkımızı iktidarın umursamazlığı karşısında kendi önlemlerini almaları konusunda uyarıyoruz.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]