Şanlıurfa Şubemiz, sağlık emekçilerinin il genelinde yaşadığı sorunlara ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Yönetim Kurulu adına ortak açıklamayı yapan Şanlıurfa Şube yöneticimiz Selma Ateş şöyle konuştu: “Pandemi nedeniyle toplum olarak oldukça zor bir süreçten geçmekteyiz. Elbette bu süreci daha da zorlaştıran, halkın sağlığını korumak konusunda doğru politikalar üretmeyerek, sürekli değişen ve keyfi uygulamalara da fırsat veren siyasi iktidarın yönetim anlayışıdır. Halkın sağlığını korumak ve hastalık süreçlerinde tedavi etmekle yükümlü olan sağlık emekçileri özverili bir çalışma yürütmekte ancak takdir edilip desteklenecekleri yerde son derece akıl dışı uygulamalara maruz kalmaktadırlar. Daha önceki kamuoyu paylaşımlarımızda açıkladığımız sorunların dışında son süreçte yaşanan bazı sorunları dile getirmek zorunluluğu duymaktayız. Öncelikle aile hekimlikleri ile ilgili olarak mevcut durumu şöyle ifade edebiliriz; Şanlıurfa’da Covid-19 pandemisinin pik yaptığı bu günlerde korona hastaları nedeniyle hastanelerde yer bulunamamaktadır. Hatta bazı hastanelerde bazı poliklinikler çalışamaz hale gelmiştir. Hastanelerde kuyruklar oluşmuştur. İnsanlarımız da bu sebeplerle hastaneler yerine, aile hekimliklerini tercih etmektedirler. Bu da aile hekimliklerinin iş yükünü oldukça arttırmıştır. Zaten filyasyonun da önemli noktasında yer alan aile hekimlikleri hastanelerin de yükünü sırtlamak zorunda kalmaktadır. Aile hekimlikleri sürecin başından beri koruyucu ekipman eksikliği yaşamış ve yalnız bırakılmışlardır. Aile hekimleri Covid-19 tanısı alıp izolasyon ve tedavi sürecine girdiklerinde maaşlarından kesinti yapılmaktadır. Vicdan sahibi hiçbir insanın bu durumu kabul etmesi mümkün değildir. Korona olmak aile hekiminin tercihi değildir; işe gelmemek de aile hekiminin tercihi değildir. Bu durumda neden maaş kesintisi yapılmaktadır diye soruyoruz. Bir diğer konu sağlık profesyoneli olmayan kişilerin filyasyonda yer alması. Sağlık profesyoneli olmayan kişilerin filyasyonda görevlendirilmeleri sağlık emekçileri ve aileleri için büyük riskler barındırmakla birlikte hastalar için de tehdit oluşturmaktadır. Güvenilirliği tartışılan testler birde profesyonel ellerce yapılmadığında güvenirliği daha da tartışılır hale gelmiştir. Bu durum sağlık alanına yönelik ciddiyetsizliğin en açık göstergesidir. Binlerce sağlık profesyoneli atanmayı beklerken ve yine binlercesi kelimenin tam anlamıyla uydurulmuş gerekçelerle ihraç edilmişken konuyla ilgisi olmayan çalışanların baskıyla sahaya sürülmesi kabul edilebilir değildir. Bir diğer konu da sağlıkçılara uygulanan Covid prosedürleri ve nöbet borçlanması. Bu süreçte sağlık emekçileri insanüstü çaba sarfetmiştir. Yetkililer de bu durumu görmüş olacaklar ki vatandaşa uygulanan Covid prosedürler sağlık emekçilerine uygulanmamıştır. Semptomları olan sağlık çalışanlarına test yapıldıktan sonra test sonucu çıkıncaya kadar mesailerine devam etmeleri istenmiştir. Bu uygulama semptomlu çalışanın ortak mekanı kullandığı çalışanlara bulaşın olmasına neden olmuş ve enfekte sağlık çalışanı sayısını arttırmıştır. Normalde 22 gün olan karantina süreci bazı sağlık emekçilerinde 7 güne kadar indirilmiştir. Hatta bazı hastanelerde çalışan sağlık emekçileri bu süreci bile nöbet borçlanması şeklinde geçirmiştir. Virüsün sağlık çalışanı olan ve olmayanlar üzerinde farklı etkileri mi vardır? Böyle absürd bir gerekçe olamayacağına göre sorun sağlıkçı ihtiyacından kaynaklanmaktadır ve bunun çözümü sağlık çalışanlarını hızla tükenmişliğe sürükleyen bu uygulamalar yerine atama bekleyen ve ihraç edilen sağlık emekçilerinin süratle göreve başlatılmasıdır. Kimi kurumlarda sağlık emekçilerine korona olup hastalıkla cebelleşirkenki nöbetlerini bile borçlandırarak karantina sürecinden hemen sonra tutması gerektiği bildirilmiştir. Sağlık emekçilerinin de herkes gibi hasta olduğunda tedavi sürecini çalışmadan geçirme hakkı vardır. Yani hem iş kazası olarak tanımlanması gereken bu durumun gereği yapılmamakta hem de hangi yasal dayanak ve mantıkla yapıldığını anlamadığımız bir şekilde işe döndüğünde çalışamadığı süreler karşısına borç olarak çıkarılmaktadır. Bu durum insan aklıyla ve vicdanı ile uyuşmamaktadır. Sağlık emekçisi sağlığını düşünmeyi artık lüks olarak görmekte ve hasta olmaya vakti ve hakkı olmadığını düşünmeye zorlanmaktadır. Biz bir emek örgütü olarak gelinen süreçte ekonomik kaygılarla piyasanın çıkarlarını değil, çalışanların ve halkın sağlığını ve ihtiyaçlarını önceleyen politikaların hızla üretilmesi ve uygulanmasını talep ediyoruz. Basın metnimizde bir kısmını vurguladığımız gerek merkezi gerekse yerel idari makamlarca yapılan yanlış uygulamalara da süratle son verilmesinin ve sürecin takipçisi olacağımızı bildiriyoruz.”