Diyarbakır Sağlık Platformu, 29 Temmuz günü Diyarbakır Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenleyerek, “Salgın devam ederken bireysel önlemler yetmez, bir kez daha yetkilileri önlem almaya çağırıyoruz” açıklamasında bulundu.

Genel Kadın Sekreterimiz Selma Atabey ve TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya’nın da katıldığı basın toplantısında Sağlık Platformu adına açıklamayı Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan yaptı.

Turan şöyle konuştu: “Koronavirüs salgını yaşamın tüm alanlarını olumsuz etkilemeye ve can almaya devam ediyor. Bölgemizde salgının etkilerini katmerli bir biçimde yaşıyoruz. Ne yazık ki salgının 1. dalgası bastırılamadı. 1. Dalga beklenenden fazla dalgalı seyir izlemektedir. Bulaşıcılığı yüksek, etkili aşısı ve bilinen bir tedavisi olmayan salgın etkeni toplumsal düzeyde bulaşıcılığa devam ediyor. Salgının başlangıcında alınan önlemler dünyada kademeli olarak kaldırılırken, Türkiye’de hızlı yeniden açılmanın sonuçları ile karşı karşıyayız. Sağlık emekçileri olarak gerçeği yansıtmadığını çok iyi bildiğimiz resmi istatistikler dahi salgının İlimizde olduğu gibi Bölge’ye yerleştiğini gösteriyor. Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan aylık, haftalık ve günlük raporlar ve Twitter paylaşımları bölge illerinde durumun vehametini gösteriyor. Resmi istatistiklerde Haziran ayı ortalarından sonra en çok vaka artışının bölge illerinde olduğunu göstermektedir. Hıza çevrilmiş istatistiklerde Güneydoğu Anadolu Bölgesi zirveye oturmuştur. 20-27 Temmuz itibarıyla yeni vaka insidansı (görülme sıklığı) Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüz binde 16,6 olup Türkiye ortalamasının (yüz binde 8.0) iki katından fazladır. Son günlerde paylaşılan yeni vakaların üçte biri Bölge illerine ait olduğu da izlenmektedir. Bölgede yeni vaka, hastanede yatan hasta, yoğun bakımda yatan hasta sayıları artamaya devam etmektedir. 9 Haziran da en az seviye inen vaka sayısı ilimizde ve bölgemizde logaritmik olarak artmaya devam ediyor. Salgın ile mücadelede başarının yolu bulaşıcılığı-hastalanmayı önlemektir.  İnsanların birbirleriyle temas oranlarını azaltarak virüsün hasta kişiden sağlıklı kişiye bulaşmasına engel olmaktır.  Tüm temaslılara test yaptırmaktır. Oysaki Türkiye genelinde filyasyon genelge ile engellenmiş, iktidarların toplumu yok sayan anlayışı sonucunda sürü bağışıklığı stratejisi benimsenmiştir.  Salgının 7. ayında dünyada epidemiyolojik olarak mümkün olduğunu gösterir veri ya da ülke, bölge örneği görülmediği gibi yola bu niyetle çıkmış ülkeler de çıkmaz sokağa girdikleri için bu yaklaşımı terketmek durumunda kaldıkları sürü bağışıklığı stratejisi bölge illerinde salgının kontrolden çıkmasına yol açmıştır. Böylesi salgınlarda toplumun sürece demokratik katılımı ile birlikte toplum bağışıklığının sağlanması için gerekli çalışmalar yürütülmesi gerekirken ne yazık ki, iktidarların toplumu yok sayan anlayışı sonucunda sürü bağışıklığı yönteminin yaygın bir şekilde kullanılmasının sonuçları ile karşı karşıyayız. Türkiye genelinde salgın ile yaratılan başarı algısı gerçekliği ifade etmemektedir. Vaka sayılarındaki azalma test sayısındaki azalmanın bir yansımasıdır. Son günlerde Test sayısı %22 azalmanın bir sonucu olarak vaka sayısı %23 azalma görülmüştür. Sağlık-emek-meslek örgütlerinin “salgın tüm hızıyla devam ediyor” açıklamalarına rağmen iktidar salgının önlenmesine dair sorumluluklarından kaçarak tüm sorumluluğun topluma yüklemektedir. Salgın tehlikesi ve yıkıcı sonuçları ilimizde de devam etmektedir. Görünür gelecekte salgının kontrol altına alınacağına dair elimizde hiçbir veri yoktur. Bu nedenle alınan tedbirler insan sağlığı açısından son derece önemli ve bir o kadar da gereklidir.  Ancak ilimizde ve bölgemizde alınan tedbirler yetersizdir. Bunun bir sonucu olarak test pozitif hasta sayısında,  Yoğun Bakım Ünitelerinde (YBÜ) takip edilen hastalarda ve Covid-19 hastalığı sonucunda kaybettiğimiz hasta sayısında büyük bir artış ile karşı karşıyayız. Sürecin şeffaf yürütülmemesi sonucunda il düzeyinde hasta sayılarına ilişkin rakamlar verilmese de sağlık bakanlığının sosyal medya üzerinden yaptığı kısıtlı açıklamalarda da yansıması görüldüğü üzere ilimizde en fazla vaka sayısının görüldüğü, YBÜ yatan hasta sayısının en fazla arttığı iller arasındadır. Bölgemizdeki diğer illerde durum farklı değildir. Nitekim 2 gün önce basına yansıdığı kadarıyla ilimizde bulunan bir hasta (Şeref Yıldız)  çevre illerde dahi YBÜ’de yer bulanamadığı için Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirmiştedir. Bu tabloyu son birkaç günün basında çıkan haberlerin desteklediğini de görüyoruz. Üç gün önce sadece Silvan ilçemizin bir mahallesinde Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 10’u geçtiği belirtilmiştir. İlimiz hastanelerinde halen 600 üzerinde hasta hastanelerde yatarak, 100 e yakın hasta YBÜ tedavi görmektedir. Ulaşabildiğimiz kadarıyla İlimizde son 1 hafta içerisinde her gün ortalama 300 ün üzerinde PCR testi pozitif hasta saptanmaktadır. Bu rakam sağlık bakanlığının açıkladığı verilere göre Türkiye genelinde pozitif olduğu ifade edilen tüm hasatlarının 1/3 ünü oluşturmaktadır.  İlimizde salgından kaynaklı vaka sayısı son günlerde olağanüstü artış göstermiştir. Yaklaşan bayram ziyaretleri, yaratılan başarı algısının yol açtığı ‘aşırı normalleşme’, okulların açılacak olması, influenza sezonunun başlayacak olması, sağlık çalışanlarının yorgunluğu gibi faktörlerin hasta sayısını daha da artıracağını öngörmekteyiz. Dünyada Aktif hastalarda YBÜ yatan hasta sayısı %1,5, Türkiye’de ortalama  %10 iken ilimizde bu sayı %15 in üzerindedir.  Vaka sayısındaki artışın bu hızla devam etmesi durumunda istenmeyen sonuçlara yol açabilecek, şu anda tam kapasite çalışan, Kamudaki YBÜ de yer bulunmayan ilin sağlık alt yapısının daha fazla zorlanmasına neden olabilecek, daha fazla kişinin yaşamını yitirmesine yol açacaktır. İlimizdeki vaka artışlarıyla birlikte enfekte sağlık çalışanı sayısın da hızlı bir artış mevcuttur. Tespit edebildiğimiz kadar en az 296’ın üzerinde sağlık çalışanının Covid testi pozitif olarak raporlanmıştır. Hastalığın özellikle bölgede ve ilimizdeki yayılma hızına bakıldığında önümüzdeki haftaların çok kritik önemde olduğunu öngörmekteyiz. Hasta sayısının hızla artabileceğini, sağlık sisteminin taşıyamayacağı çok sayıda başvuruların olabileceğini ve sağlık çalışanlarının ciddi risk altında olduğunu ön görmekteyiz. Dolayısıyla planlamaların ivedilikle yapılması gerekli önlemlerin bir an önce alınması yaşamsal önemdedir.  Bu nedenle;

1)Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği ve salgını kontrol altına alabilen ülke örneklerinde de görüldüğü üzere Temaslıların da taramasını içerecek şekilde ivedilikle günlük yapılan Test sayıları artırılmalıdır. Maske-Fiziksel mesafe-Hijyen ile önlem alınması önemlidir ancak yeterli değildir. Yakalanan vakaların tüm temaslılarına mutlaka test yapılması gerekmektedir, aksi halde yaşanan hasta artışın önüne geçilmesi mümkün olamayacaktır.

2)Testi pozitif saptanan kişilerin mutlak izolasyonlarını sağlayacak denetim mekanizmaları kurulmalı, bu kişi ve ailelerinin yaşamları idame ettirebilmeleri için gerekli sosyal ve ekonomik destek sağlanmalıdır.

3) Kentin test olanaklarının uygunsuz kullanımının önüne geçilmeli, testler temaslıları da içerecek şekilde yaygın olarak bilimsel ölçütlere uygun yapılmalıdır.

4) Test pozitif saptanıp eve gönderilen hastaların takibi özenli bir biçimde yapılmalı, gerekli destek tedavilerin verildiğinden emin olunmalıdır. Salgın nedeniyle çalışamayacak, salgının özel olarak mağdur ettiği bütün yurttaşları gözeten bir sosyal devlet anlayışını benimsemesinin tarihsel bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır. Covid-19 pandemisi ile mücadele, evde kalmak zorunda olan, asgari yaşam ihtiyaçları için maddi olarak desteklenmesi gereken yurttaşımızın bu ihtiyaçlarının karşılanmasını da içermelidir.

5) Hastane dışında birbirine yakın çalışmak zorunda olan OSB gibi emekçilerin çalıştığı alanlarda tarama ünitelerini kurulmalıdır.

6) Tüm vatandaşlara yeterli düzeyde maske ücretsiz olarak dağıtılmalıdır. Maskenin uygun biçimde kullanımı da dahil olmak üzere pandemiyi kontrol altına almak için halka yönelik gerekli bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Yazılı ve görsel medyanın kullanımı, mahalleler düzeyinde emek meslek örgütlerinin de katılımı ile bilgilendirme toplantıları yapılmalıdır.

7) Halk sağlığı yöneticilerinin liyakata göre değil itaate göre görevlendirilmesi ilimizdeki salgın ile mücadeledeki başarısızlıkta bir diğer etkendir. İlimizde oluşturulan İl Pandemi kuruluna ilimizdeki sağlık meslek örgütlerinin katılımı ivedilikle sağlanmalıdır. Süreç tümüyle şeffaf ve koordinasyon içerisinde yürütülmeli, il düzeyinde var olan koordinasyon masasına Sağlık platformunun temsilcileri de alınmalıdır.

8) Tüm hastalıklarda olduğu gibi COVID-19 enfeksiyonu ile mücadelenin en iyi ve akılcı yolu hastalığın ortaya çıkmasına engel olmaktır. Hastalığı engellenmenin en iyi yolu kişisel hijyen kurallarına uyulması, ağız ve burnu kapatacak şekilde maske kullanımı, Fiziksel mesafe kuralına uyulması ve kapalı mekanlarda bir araya gelişin engellenmesidir.  Tüm uyarılara rağmen ilimizde de bunun öneminin yeterince anlaşılamadığı, günlük yaşam içerisinde bu kurallara dikkat edilmediği gözlemlenmektedir. Bu kuralların pandemiyi önlemedeki rolünü BİR KEZ DAHA ÖNEMLE HATIRLATIYORUZ. Ancak salgın ile mücadelede sadece bireysel önlemlerin yeterli olmadığı açıktır.

9) Salgının erken döneminde anlaşılabilir nedenlerle, verili bilgilerle oluşturulan ilaç yaklaşımı (Plaquenil kullanımı gibi) gelinen aşamada güncellenmelidir. İlaçların hastane içi ve hastane dışı kullanımına ilişkin uygulamalar bilim insanlarının önerileri doğrultusunda güncellenmelidir. Geçen süreç içerisinde hastalara uygulanan ilaçların etkileri ile ilgili sonuçlar bilim dünyası ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

10) Başta COVID şüpheli veya pozitif hastalarla temas edenler olmak üzere ildeki tüm sağlık çalışanlarının hızlı bir şekilde taramadan geçirilmeli, test yapılmadan başka servis ve birimlerde görevlendirilmemelidir.

11) Hastalıkla en ön safta mücadele eden Sağlıkçılar en büyük risk grubunu oluşturmaktadır. Bu süreçte hastalığın bulaş riski nedeniyle eve gitmek istemeyenlere otel, yurt ve misafirhanelerde kalabilme olanakları sağlanmalıdır.

12) Sağlık çalışanı sayısı ivedilikle arttırılmalı ve çalışma yaşamı, vardiyalı olarak yeniden planlanmalıdır.

13) Bu süreçte hasta kişilerle karşılaşmamıza ve hastalığın yayılmasına neden olacak açık yada kapalı mekanlarda sosyal ve kültürel faaliyetlerin (ev ziyaretleri, düğün, nikâh, nişan, mevlit, piknik vb.) kısıtlanması-ertelenmesi, Toplumsal hareketlilik azaltılması kamu otoritesince sağlanmalıdır.

14) Epidemiyolojik verilere uygun filyasyon çalışmaları yapılmalıdır.

15) Toplu taşıma araçlarına, alış-veriş merkezleri gibi yerlerde Fiziksel mesafe kurallarına (En az 2 metre uzaklık) uygun düzenlenmelidir.

16) Toplumsal kültürümüzün en önemlilerinden olan bayramlaşmayı bu bayramda da yapılmamalı, teknolojik iletişim kanallarını (telefon, SMS, WhatsApp) kullanarak bayramlaşma sağlanması için yurttaşlara iletişim desteği sağlanmalıdır.

17) Kurban kesme ve dağıtımında hijyen kurallarına uygun, toplu bir araya gelişler önlenerek yapılmalıdır.

18) İlimizde yürütülen sağlık hizmetlerinin yetersizliği, sağlık emek gücündeki yetersizlikler, istikrarsızlık, ayrımcılık gibi sorunların içerisinde salgınla mücadele edilmeye çalışılmaktadır. Salgın kontrolünde önemli bir yere sahip olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin yapboz tahtasına dönüştürülerek işlevsizleştirilmesi Salgın ile mücadeledeki başarısızlığın diğer bir nedenidir. Salgın yönetiminde en kritik rolü üstlenen birinci basamak sağlık hizmetlerine öncelik verilmeli ve mevcut yükü taşımakta zorlanan birinci basamak sağlık kurumlarında başta nitelikli kişisel koruyucu malzeme olmak üzere yaşanan sıkıntılar giderilmelidir.

19) Her yıl Eylül ile başlayan İnfluenza (grip) mevsiminde bu yıl farklı olarak COVID-19 pandemisi ile influenza aynı zaman diliminde bir arada yaşanacaktır. İnfluenza aşısı çok yaygın yapılmalı ve kamusal bir sorumlulukla ücretsiz temini üstlenilmelidir. Yeterli aşı stoku erken olarak sağlanıp, başta sağlık çalışanlarına olmak üzere aşının mümkün olan en erken dönemde yapılması sağlanmalıdır.

20) İzolasyon süreci ve bitimi konusunda farklı uygulamalar ile karşılaşılmaktadır. Bu uygulamalara dayanak oluşturan sağlık bakanlığı algoritmin, güncellenmesi,  sadeleşmesi sağlanarak mümkün olduğunca standart bir yaklaşım düzenlenmelidir. PCR testi pozitif saptanıp iyileşen yurttaşların işe dönüşler için bilimsel, epidemiyolojik karşılığı olmayan taleplerin önlenmesi için ilgili kurumların kamu otoritesi tarafından bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

21) Salgın ile mücadele algılarla, ekonomik kaygılarla,  İktidarlarının bekası için ötekileştirici ve ayrımcı politikalarla, sermayenin çıkarına göre değil bilimsel verilere uygun toplum katılımı sağlanarak yapılmalıdır.

Talep ve beklentilerimizi yetkililere ve kamuoyuna saygıyla iletiriz.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×