KESK Van Şubeler Platformu haftalık Covid-19 raporunu açıkladı.

Platform adına raporu açıklayan Dönem Sözcüsü Van Şube Eş Başkanımız Figen Çolakoğlu şu bilgileri verdi:

  • COVİD 19 pandemisi dünya genelinde kısmen de olsa kontrol altına alınmaya başlanmasına rağmen ülkemiz de özellikle de ilimizde yöneticilerin, eksiklerinden kaynaklı hızla yayılmaya devam ediyor. Ortanca ve Eminpaşa mahallelerinde taziye kurulmasından kaynaklı salgına sebep olanların il dışından geldikleri ve geldikten sonra gerekli tedbirlerin alınmadığı görülmüştür. İki olayın benzer olmasından dolayı İl Hıfzıssıhha Kurulunun önerileri ve İl Pandemi Kurulu’nun alacağı önlemler ile il dışından gelenlere yönelik daha ciddi önlemlerin alınması gerekir.
  • Sağlık bakanlığınca pandemi süresince üç ayı kapsayan, sağlık emekçilerine tavandan yapılacak ek ödemelerin adaletsizce yapıldığı, bu ödeme yapılırken görev fark etmeksizin canla başla mücadele eden tüm sağlık emekçileri de yararlandırılmalıdır. Söz konusu ödemelerin Üniversite Hastanelerinde yapılmamaktadır. Bu talebimizi bir kez daha yeniliyoruz.
  • Uzaktan eğitim amacıyla kullanılan EBA uygulaması bugün geldiğimiz nokta itibari ile öğretmenlere bir baskı aracı olarak kullanılmaya başlandı. Bazı illerde İl veya İlçe Milli eğitim Müdürlükleri öğretmenlere mobbing uygulayacak düzeye ulaşmıştır. Eğitim kalitesi ile uzaktan yakından alakalı olmayan EBA’da puanlama sistemi öğretmenleri anlamsız ve sadece bazı yöneticilerin egolarını tatmin etme yarışına dönüştürüldü. Görüldüğü gibi EBA öğrencilere faydalı bir uygulama olması gerekirken idarecilerin uyguladığı baskı ile eğitim emekçilerini bir biriyle yarıştıran ve iş barışını bozan bir uygulamaya dönüştü. Sürekli olarak bir reklam yıldızı gibi sosyal medyada boy gösteren Sayın Milli Eğitim Bakanı büyük bir başarıymış gibi gösterdiği uzaktan eğitime ulaşamayan, sessiz çoğunluk olan kırsal kesim ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan öğrencilerin sorunları karşısında sessizliğe bürünmüş durumda. Acaba sayın bakan da üyesi olduğu hükümetin en iyi uyguladığı yönetim anlayışı olan “düşünmüyorsan yoktur” anlayışı ile söz konusu dezavantajlı öğrencilerin sorunlarını yok mu sayıyor? Sayın bakan iyi bilmelidir ki yönettiği bakanlığın sorumluluğunda bulunan eğitimde fırsat eşitliği büyük bir fırsat eşitsizliğine dönüşmüş durumdadır. Sosyoekonomik olarak büyük bir eşitsizliğin olduğu ülkenin eğitim sistemi pandemi sürecinde eşitsizlik uçuruma dönmüş durumda.
  • Eğitim-Sen’in her fırsatta ısrarla dile getirdiği ataması yapılan fakat göreve başlatılmayan öğretmenlerin biran önce göreve başlatılmaları ve uğradıkları sosyal ve ekonomik hak kayıplarının giderilmesi konusunda bir kes daha çağrıda bulunuyoruz.
  • Uzmanların hala büyük bir risk olarak gördüğü ve uzun bir süre daha büyük risk oluşturmaya devam edeceği öngörülmesine rağmen MEB’in Haziran ayı içerisinde yapmayı planladığı merkezi sınavlar öğrenci ve veliler için büyük risk oluşturmaktadır. Köylerden ve merkezi sınavların yapılmadığı bazı ilçelerde bulunan öğrencilerin sınava girecekleri merkezlere ulaşımı esnasında yaşayacağı riskler göz önünde bulundurulmalı ve yine söz konusu öğrencilerin sınavdan bir gün önce sınava girecekleri merkezlere gelmek zorunda oldukları unutulmamalıdır. Söz konusu sebeplerden dolayı salgının tamamen kontrol altına alınması ve riskin ortadan kalkacağı döneme kadar sınavlar ertelenmelidir. Unutulmamalıdır ki çocuklarımızın sağlığı her şeyden önemlidir.
  • Sosyal yaşamda maalesef çeşitli sebeplerle görünmez kılınan özel gereksinimli bireyler 16 Mart 2020 tarihinden beri evlerde hapis hayatı yaşıyor. Özellikle okulların ve rehabilitasyon merkezlerinin kapalı olmasından dolayı özel gereksinimli bireyler ve aileleri büyük sorunlar yaşamaktadır. Özel eğitim, Fizik Tedavide ve rehabilitasyonda süreklilik esastır. Zaten mevcut durumda bile yetersiz olan eğitim ve tedavi süreleri salgın ile birlikte tamamen ortadan kalkmış durumda. Bu da özellikle kaygı düzeyi yüksek birey ve ailelerinde yeni psikolojik sorunları tetikliyor. Özel gereksinimli bireylerin yaşadığı panik atak, obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik sorunlar artmaktadır. Hükümetin özel eğitim konusundaki yetersizlikleri salgın sürecinde daha çok hissedilmeye başlanmıştır. Rehabilitasyon Merkezlerine yapılan ödemelerin kesilmesiyle bu merkezlerde çalışan emekçileri ve bu merkezlerden faydalanan özel gereksinimli bireyler kendi kaderlerine terk etmiştir. Ayrıca rehabilitasyon merkezlerinin kurumsal olarak üstesinden gelmek zorunda olduğu büyük sorunlarının olduğunu biliyoruz. Özellikle ödeneklerinin kesilmesi ile kira, çalışanların sigorta primlerinin ödenmesi, faturalar ve personel maaşları gibi giderlerini ödeyemediklerini biliyoruz. Salgından sonra birçok kurumun ekonomik sorunlardan dolayı kapanacağını düşünüyoruz. Bu da özellikle bu merkezlerde eğitim ve fizik tedavi hizmeti alan özel gereksinimli bireylerin mağduriyetlerine sebep olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığının bu süreç için özel olarak hazırlayacağı bir planlama, destek ile gerekli tedbirler alınarak Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Merkezlerinde tedavi ve eğitimlerinin devamı sağlanmalıdır.
  • Büro iş kolunda çalışan emekçiler için hala yaygın test uygulanmamış, emekçiler cüzi oranda alınan tedbirlerle çalıştırılmaya devam edilmektedir. Hala vatandaşların yoğun bir şekilde uğradığı İŞKUR, SGK, MALİYE, ADLİYE, NÜFUS emekçileri risk altında bırakılarak kaderleri ile baş başa bırakılmamalıdır Özlük hakları gözetilmeksizin, esnek çalıştırma adı altında mesai kavramından yoksun bir şekilde çalıştırma sürerken, şimdi de hükümet normalleşme adı altında kişileri tam mesaiye geçirmeyi hedeflemektedir.
  • PTT’nin anonim şirket olması çalışma barışını da olumsuz etkilemiştir. Çünkü PTT emekçileri aynı işi yapmalarına rağmen farklı güvence ve ücretlerle çalıştırılmaktadır. Bu süreçte fedakârlıkla çalışan PTT emekçisine eşit işe eşit ücret verilmeli. Ayrıca pandemi sürecinde haftanın yedi günü fedakârlıkla çalışan PTT emekçilerinin alın terinin karşılığı olarak ek ödeme verilmelidir. Güvence farkları ortadan kaldırılarak kamu emekçisi (devlet memuru) olarak istihdam edilmesi önündeki kanuni engeller kaldırılmalıdır. ‘Yoğunluğu azaltmak için kamu spotu talep ettik ancak adım atılmadı. Hakkari il merkezinde PTT dağıtım servisinin fiziki ve çalışma alanının dar ve sosyal mesafe koşullarına uyumlu olmadığı, ihtisas servisinin de aynı şekilde dar ve çok sıkışık olduğu, öyle ki personeller oturmak için yer bile bulamadıkları da dikkate alınarak: “Sosyal yardım olarak fatura ödemesi alan yurttaşların, faturaları doğrudan PTT sistemi üzerinden otomatik ödenmesi durumunda ekstra bir işlem yapmaya gerek kalmayacağından fatura sahibi yurttaşın da PTT’ye gelmesine gerek kalmayacaktır” “Kovid-19 virüsü dolayısıyla olağanüstü haller yaşadığımız bu günlerde internet üzerinden yapılan alışverişlere kısıtlama getirilmesi, acil ve zaruri olmayan posta, kargo gönderilerinin, virüs salgını kontrol altına alınana kadar kabul edilmemesi. Çocuk, işsizlik ve sosyal yardımların üç aylığının peşin verilmesi PTT merkezlerinde oluşan kalabalığı azaltmada etkili olabileceği gibi virüsün bulaşma ve yayılımını engellemede etkili olacaktır. Bu yoğunluğun azalması bir günde yüzlerce insanla temas halinde olan Dağıtıcı ve gişe memurlarını rahatlatacaktır”
  • Bazı basın kuruluşlarının görev edindiği toplumu ayrıştırma, insanları, kurumları hedef gösterme ve nefret söylemleri son dönemlerde iyice artmaya başladı. Ekranlarda ya da köşe yazılarında artık içindeki kini ve nefreti gizleme gereği duymadan toplumun bir kesimini açıkça tehdit etmektedir. Kimisi elinde infaz listelerini olduğunu söylüyor, kimisi çocuklarınızı kadınlarınızı bizden nasıl koruyacaksınız” tehditlerini savururken kimisi de elindeki silahları açıklıyor. Bunların hepsinin bu dönemde yapılması tesadüf değildir. Bir yerlerden toplumu ayrıştırma, muhalif sesleri kesmek için özel olarak yönetildiğini düşünüyoruz. Kendinden olmayan herkesi “terörist” olarak görmek ülkeyi ancak toplumsal çatışmaya sürüklemek ve büyük bir kaos yaratmak olur. 9- Tüm emek ve demokrasi güçleri ülkeyi demokrasi ekseninde yaşanılabilir bir mecraya çıkarmaya çalıştıkça iktidar, nefret tohumlarını ekip bundan nemalanmayı umut etmektedir. Önce medya aracılığıyla yıpratılıp yol açıldıktan sonra seçim ile gelmiş meşru belediye başkanları görevden alınarak, yerlerine kayyım atanmaya devam edilmesi, kendilerince hala zapt edilmeyen Barolar ve Meslek odalarının kanuni değişiklikle ele geçirilmeye çalışılması: eski zamanlarda yürütülen anti demokratik uygulamaların yeniden sahneye alındığının göstergesidir.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın KESK

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]