Sağlık Bakanı dün yaptığı basın toplantısında Covid-19 salgın sürecine ilişkin değerlendirme yapanları eleştirerek “bize güvenin… Sağlık sistemimizle ve sağlık emekçileri ile gurur duyuyoruz” demiş ve yine eleştirileri görmezden gelmiştir.
Salgın yayılımını engellemek genel olarak tüm toplumsal kesimlerin katılımı ile demokratik ve şeffaf yürütülürse mümkündür. AKP iktidarının geçmişten bu güne uyguladığı sağlık başta olmak üzere tüm politikaları toplumda bir güvensizlik yarattığı için kuşku yaratmıştır. Bu kuşkularını dile getirenler ise polis ve yargı eliyle baskılandırılarak susturulmaya çalışılıyor. Bu gün de benzer süreçler yaşanıyor. Şeffaf ve demokratik olmayan, kendi ikbaliniz dışında hiçbir gelecek ifade etmeyen politikalarınıza ve size bu toplum niye güvensin.
Salgınla mücadelede başat rol oynayan sağlık emekçilerine liyakatsız yöneticileriniz tarafından tedavi ettiği kişinin bilgileri ve yanı başında omuz omuza birlikte çalıştığı sağlık çalışanı arkadaşının durumu hakkında bilgi verilmiyor ve hatta gizleniyor. Bilgi sağlık çalışanlarının örgütleri ile de paylaşılmıyor. Sağlık emekçileri ve örgütleri size niye güvensin.
2002 yılından bu yana uyguladığınız ve bu günlerde kendinizi savunmak için “sağlıkta devrim yaptık” diye anlata anlata bitiremediğiniz sağlık sisteminiz çökmüştür. Çünkü sağlık emekçileri ve onların örgütlerinden, toplumun geniş kesimlerinden gizleyerek sadece Dünya Bankası’nın istekleri ve sağlıktan para kazanmaya çalışan büyük sermaye gruplarının ihtiyaçları doğrultusunda (yandaşlarınıza rant sağlamayı da ihmal etmeden) geliştirdiğiniz Sağlıkta Dönüşüm Programı yap-boz tahtasına dönmüştür, toplum sağlığına faydası olmamıştır. Bakanlığınızca yıllık yayınlanan verilerde toplumsal sağlık parametreleri yerine sağlık kuruluşlarına başvuru, yatış sayıları ve işlem sayılarına yer verilerek sayısal veriler ile yetinilmesi de Sağlık Bakanlığı’nın bu fikrin başlatıcısı olduğunu açıkça göstermektedir.
Sağlık sisteminiz ve sağlıkta uyguladığınız çalışma rejimi sağlık emekçilerini sağlığından etmektedir. Her gün değişen uygulamalarınızla sağlık emekleri gelecek kaygısı duymaktadır. İş güvencesizliğiyle birlikte sağlık emekçilerinde gelecek kaygısı her gün artmaktadır. Çalışma süreleri ve iş yükünün artması, meslek tanımlarındaki belirsizlik, angarya çalışma, performans baskısı ve ücretlerin azlığı, bir de buna baskıcı yönetimlerin ve her geçen gün iktidarın farklı kademelerinden sağlık emekçilerini itibarsızlaştıran söylemlerinin eklenmesinin sağlık emekçileri üzerinde yarattığı stres intiharların artmasına neden olmuştur. Bu aynı zamanda bir isyanı da içinde barındırmıştır. 2017 yılında intihar eden asistan hekim Ece bu isyanını “Lanet hastaneler doktorlara yüklenip durmasın” diyerek dile getirmişti.
Bu durumu yaratan sizin iktidarınıza ve politikalarınıza sağlık emekçileri niye güvensin ve sağlık sisteminizle gurur duysun.
Bugün salgın sürecinde bir başarı varsa bu size ve çökmüş sağlık sisteminize rağmen sağlık hizmetini fedakarca yürütmeye çalışan sağlık emekçilerindir. Yine ihtiyaç duyduğu sağlık hizmeti hakkında feragat eden/erteleyen (bu durumda ne kadar sürdürülebilir) geniş toplum kesimlerinindir.
Görüldüğü üzere bu tabloda sizin iktidarınızın ve sağlık sisteminizin bir payı yoktur. İktidarınızın ikbali için sürekli olarak “sağlıkta yarattığımız devrim” diyerek kendinizi aklayamazsınız. İtiraz edenleri de susturamazsınız. Biz toplum sağlığını ve çalışanların sağlığını korumak adına gerçekleri ifade etmeyi sürdüreceğiz.
Merkez Yönetim Kurulu