İzmir Şubemiz: Salgınla Bilimsel Veriler Işığında Etkili ve Doğru Bir Mücadele İçin Gerekli Tedbirlerin Alınması İçin Israrcı Olmaya Devam Edeceğiz!

Facebook
Twitter
WhatsApp

Salgınla mücadelede genel durum değerlendirmesi yapan İzmir şubemiz, “Sürecin başından beri salgın yönetiminde, İzmir’de özellikle sağlık alanında yaşanan sorunlar olmak üzere bilimsel veriler ışığında, etkili ve doğru bir mücadele için gerekli tedbirlerin alınması için mücadele ediyoruz. Hem kendi sağlığımız ve geleceğimiz hem de tüm toplumun sağlığı ve geleceği için bunu yapmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Şubemiz tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Salgının şiddeti her geçen gün arttıkça, onunla beraber hem sağlık emekçilerinin sağlığı hem de toplumun sağlığı açısından tehlike ve risk artıyor. Covid-19 pandemisi nedeniyle sağlık emekçileri arasında çok sayıda hasta ve kayıp var, ne yazık ki artma ihtimali de söz konusu. Bu artışın kontrol edilebilmesi için hükümetin çok ciddi önlemler alması, önlemlerdeki mevcut eksiklikleri acilen gidermesi gerekmektedir. Salgının başından beri salgınla etkili mücadele için zorunlu olmayan alanlarda üretimin acilen durdurulması, buralarda çalışan işçilerin ve emekçilerin ücretli izinli sayılması, geçim kaygılarının giderilmesi, temel ihtiyaçların sağlanmasının devlet kaynakları ile güvenceye alınması gerektiğini, böylece “evde kalabilmenin” koşullarının oluşturulmasının son derece kritik olduğunu vurguluyoruz. Ne yazık ki süreci yürüten iktidar tarafından ısrarla bu yönde bir adım atılmamakta, sadece 2 kez hafta sonu sokağa çıkma yasağı getirerek tıpkı “evde kal” çağrıları gibi gerçeklikten uzak ve yetersiz önlemler almaya devam etmiştir. Hafta içi üretim ve yaşamın akışı tüm hızıyla devam ederken, bu önlemler salgın kontrolünde yeterli olmayacaktır. Halk sağlığı için önlemler toplumun tüm bireyleri için alınmadığında sonuç alıcı bir önlem olmayacaktır. Sağlık emekçileri için talep ettiğimiz tüm önlemler ne kadar hayati ise üretimin durması da o kadar hayati ve birbiri ile bağlantılıdır. En baştan beri İzmir’in vaka verilerine baktığımızda Türkiye haritasında kırmızı ile beliriyor. İstanbul’dan sonra Covid-19 vaka sayısı en çok olan şehir İzmir. Bizler bu verilerin şeffaf bir şekilde şehir, ilçe ve hastanelerin durumu şeklinde kamuoyu ile paylaşılması gerekliliğini ısrarla söylerken, riskli şehirlerde hızlıca alınacak önlemlerin önümüzdeki salgın döneminin seyrini değiştireceğini düşünüyorduk. Nitekim bu verilerin geç paylaşılması toplum üzerinde bilinmezliği ve korkuyu arttıracağını sürekli dile getiriyorduk. Salgın ile mücadelede gelinen son noktada görüyoruz ki hem sağlık emekçilerinin hem de toplum sağlığının önemi hiçe sayılmıştır. Her geçen gün Covid-19 bulaşan sağlık emekçisi sayısı artmaktadır. 1 Nisan günü Sağlık Bakanının açıklamasında 601 sağlık emekçisinin hastalığı kaptığını ve aynı gün hocamız Cemil Taşçıoğlu’nu yitirdiğimizi açıkladı, ne yazık ki daha birçok sağlık emekçisini kaybettiğimizin haberlerini alır olduk. Şimdi verilere baktığımızda sadece İzmir’de 350’nin üstünde sağlık emekçisine COVİD-19 bulaştığı bilgisini İzmir Tabip Odası ve SES verilerine dayanarak söylüyoruz. Şu an hala temaslı ya da enfekte sağlık emekçisi sayısı hakkında hiçbir bilgi açıklanmamakta, bu da ciddi bir tedirginliğe yol açmaktadır. Öncelikle sağlık emekçileri salgın yönetimiyle ilgili açık bir şekilde bilgilendirilmeli, kurum bazında temaslı, enfekte sağlık çalışanı sayısı, uygulanan tedavi gibi bilgiler SES ve TTB gibi sağlık emekçilerinin örgütleri ve temsilcileri ile paylaşılmalıdır. Sendikamızın yaptığı çalışmalarda elde edilen bilgilerle de ortaya konulduğu üzere hastanelerde, aile sağlığı merkezlerinde, iş yerlerinde sağlık emekçilerinin sağlığı ve güvenliği için eksik olan kişisel koyucu donanım sağlanmalı, eğitim ya da bilgilendirmeler sürekli güncellenmeli, çalışma ortamının ve malzemelerin dezenfeksiyonu sağlanmalıdır. Kişisel koruyu ekipmanın yetersizliği kadar özellikle İzmir’de dağıtılan ekipmanlarda standartlara uygunluk ve kalite sorunları yaşanmaktadır. Üzerinde bulunması zorunlu ve standartları belirten bandrollerin olmadığı, güvenirliği tartışmalı ekipmanlar asla dağıtılamamalıdır. Yine çalışmalarımızda, sağlık emekçilerine düzenli olarak test yapılması konusunda henüz problemler sürdüğünü görmekteyiz. Sağlık iş kolu bugünkü tablo açısından yüksek risklidir. Semptom göstersin göstermesin tüm sağlık emekçilerine 5 gün aralıkla test yapılmalı, bu yolla hem sağlık emekçileri korunmalı hem de virüsün bulaşı önlenmelidir. Yapılan rutin testlerde hiçbir semptom göstermeyen sağlık emekçilerinde testlerin pozitif çıktığı çok sayıda örnek yaşanmaktadır. Bu da rutin testin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Sağlık emekçileri için istediğimiz yaygın test talebinin önemi, hasta olduğunun farkında olmadan hastalığı hem kendi etrafındaki diğer sağlık emekçilerine hem de ailesine yayma olasılığı göz önüne alınmalıdır. Böyle örnekler İzmir’de yaşanmış olup maalesef bir sağlık emekçisi farkında olmadan aile fertlerine bulaştırmış ve hatta bir kayıp bile vermiştir. Böyle vakaların önüne geçmenin bir yolu 5 gün aralıklı testin yanı sıra bir diğer önemli talepler, riskli alanlarda çalışan emekçilerin izolasyon, barınma ve ulaşım planlaması. Buna dair İzmir’ de Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak ulaşımın ücretsiz olması talebi resmi yazışmalar ve görüşmeler ile sağlanmış gelinen son nokta İzmir Tabip Odasının katkıları ile bazı hastanelerde sağlık emekçileri için servis imkânı ayarlanmıştır. İzmir’de barınma konusu hali hazırda yeni atanan sağlık emekçileri açısından tam olarak çözülmemiş bununla ilgili girişimlerimiz olduğunu ve misafirhane vb. olanakların arttırılmasının yanında buralarda şu an kalan sağlık emekçilerinin insana yaraşır koşullarda kalmaları, ihtiyaçları karşılanması, yemek gibi en temel sorunlar yeterli, besleyici ve uygun şekilde çözülmelidir. Ayrıca temaslı ya da pozitif sağlık emekçileri için ayrı barınma olanakları sağlanmalıdır. İzmir’de sağlık emekçilerinde pozitif vakalar rastlandıkça başka bir sorun hastanelerde Covid-19’un iş kazası olarak girilmemesi. Tüm vakaların iş kazası girilmesi ve Covid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir. Sağlık emekçileri hastalığa yakalandıklarında maaş, tazminat, çalışmama haklarıyla ilgili başvuru gibi konularda herhangi bir bürokratik işlemle ilgili kaygı duymadan çalışabilmelidir. Bütün bunların yanında göz ardı edilen önemli bir tehlike de iş stresi ve tükenmişliktir. Sağlık emekçileri tedavisi henüz tanımlanmamış, ölüm oranı yüksek bir hastalıkla mücadele ederken hastalara karşı da çaresizlik yaşayabilmektedir. Bunun yanında hastalara, kendi ailelerine ve yakın çevrelerine hastalığı bulaştırma riski de ek olarak ciddi bir baskıya ve kaygıya neden olmaktadır. Bu kaygı ve stresi azaltmanın etkili yöntemleri, fazla mesailer kaldırmalı, 24 saatlik çalışma saatlerinin kaldırılıp, vardiyalı çalışma sistemi uygulanmalı, yedekli çalışma planlanmalı ve bu planlar yapılırken sağlık emekçilerinin görüşü alınmalı ve zamanında bilgi verilmeli, nöbetlerde dinlenme olanakları sağlanmalı, sağlık emekçilerinin sayısı arttırılarak iş yükü azaltılmalıdır. Çalışmaya yeni başlayan ya da yeni bir kurumda görevlendirilen sağlık emekçilerinin hem oryantasyon hem de Covid-19 salgını kapsamındaki eğitimleri tamamlamadan çalışmalarına müsaade edilmemeli. Bunun yanında KHK ile ihraç olmuş sağlık emekçileri hemen işlerine iade edilmeli. Covid – 19 salgını nedeni ile görev yapan sağlık emekçilerine performansa dayalı ek ödemelerin 3 ay tavandan yapılacağı açıklanmıştı. Bu açıklamadan sonra 8 Nisan 2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğünün konuyla ilgili usul ve esasları yayınlanmıştır. Sendikamızın merkez yürütmesinin yaptığı incelemede; düzenleme genel itibarıyla AKP döneminin kamu hastanelerinde özelleştirme temelli düzenlemelerinin sonucudur. Söz konusu karar metni makam onayında ‘Sağlık personelin gelirlerinde önemli bir paya sahip olan ek ödemelerin kaynağının sağlık tesislerinin gelirini oluşturmaktadır. Hastalığın yayılmasını önleyici tedbirler kapsamında aciliyeti olmayan ve ertelenebilir sağlık hizmetlerinin verilmemesi sebebiyle sağlık hizmetinin arz ve talebinden düşüşle beraber, sağlık tesisi gelirlerinde ve dolayısıyla personele yapılan ek ödemede de azalma meydana gelmiştir.’ vurgusu sendikamızın daha önceki açıklamalarında olduğu gibi düzenlemenin “mecburiyetten” hayata geçtiği görülmektedir. Biz sağlık emekçilerinin genel itibarıyla gelirlerimizin sağlık hizmetlerine arz talep dengesiyle belirlenmesi anayasa ve 657 devlet memurları kanununa aykırıdır. Sağlık emekçilerinin emeklerinin karşılığını alabilmeleri için temel ücretlerinin (maaş/ücret) yoksulluk sınırının üstüne çıkartılması gerekmektedir. Temel ücret artışları herkesin yaptığı işe göre yansıyacak ve emekliliğine de sirayet edecektir. Performansa dayalı ek ödeme gibi gelir kalemleri geçicidir. Bu tarz ödemelerin sosyal güvenlik haklarına hiçbir yansıması olmamaktadır. Bu nedenle performans sistemi kaldırılmalıdır. Ayrıca, sağlık hizmetleri bütünlüklü görülmemekte, toplumsal sağlık düzeyinde iyileştirme yapılmadığı, sağlık emekçilerine yönelik ve ekip anlayışına aykırı ayrıcalıklı yaklaşımların sağlık hizmetlerine zarar verdiği unutulmamalıdır. İşte tamda yukarıda bahsettiğimiz sorunlar doğrultusunda birçok kez İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşme talebimiz olmuş hepsine yoğunluk bahane edilerek olumsuz cevap verilmiştir. Yine Valilik ile görüşme taleplerimiz reddedilmiştir. Biz sahadaki sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin temsilcileri olarak salgın yönetiminde öneri ve eleştirilerimizin bu süreçte ne kadar önemli ve hayati olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz. Yine Covid-19 Pandemisi İzmir İl Koordinasyon Kurulunun çalışmalarına katılma ile ilgili valiliğe başvuru talebimiz oldu. Cevap olarak “Sayın yetkili; talebiniz tarafımıza ulaşmış olup, sayın valimizin talimatı ile 13.04.2020 tarih ve 45435 sayı ile il afet ve acil durum müdürlüğüne havale edilmiştir. Bilgilerinize” olmuştur. Bu sürecin takipçisi olacağımızı duyururuz. Sürecin başından beri salgın yönetiminde, İzmir’de özellikle sağlık alanında yaşanan sorunlar olmak üzere bilimsel veriler ışığında, etkili ve doğru bir mücadele için gerekli tedbirlerin alınması için mücadele ediyoruz. Hem kendi sağlığımız ve geleceğimiz hem de tüm toplumun sağlığı ve geleceği için bunu yapmaya devam edeceğiz.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]