KESK Hatay Şubeler Platformu basın toplantısı gerçekleştirerek, “Halk için bütçe, demokratik bir Türkiye istiyoruz” açıklamasında bulundu.

Platform adına yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ülkemizi yönetenler ‘Kriz yok, işsizlik yok, kimse iş beğenmiyor. Tünelin sonundaki ışık büyümeye başladı’ ” diyor. Ancak güneş balçıkla sıvanmıyor. Son 15 yılın rekorunu kıran işsizlikten, üç çeyrek dönemdir eskiye inen büyüme rakamlarına, iğneden ipliğe devam eden zam yağmuru ile eriyen maaşlarımızdan artan borçlarımıza ekonomik krizin her tarafımızı sardığı bir süreçten geçiyoruz.
2019’un Türkiye’sinde kapılarında ‘Dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin’ yazan, yoksulluğun sindiği evlerden cansız bedenler çıkarılıyor. Ardı ardına yaşanan intiharlardan sonra düzenlenen tutanaklara geçen ‘aşırı derecede borçlanmanın etkisi ile bunalım’ notu işsizliğe, yoksulluğa terk edilen milyonların içine itildiği çaresizliği bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Ülkeyi ‘yeni’ sistemle şaha kaldıracağını iddia eden iktidar ise bu acı tablo karşısında sadece internetten siyanür satışını yasaklamakla yetiniyor. Bütçe, krizin faturasını emeğe yıkmanın aracı haline getiriliyor.  Bir sistemin emek yanlısı mı yoksa sermaye yanlısı mı olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmaktır. Çünkü bütçeler kaynakların, gelirlerin kimlerden toplandığını, kimlerin ihtiyaçları için kullanıldığını göstermektedir. Ne yazık ki Türkiye’de yıllardır bütçeler emekçilerden, halktan alınan kaynakların sermayeye-patronlara aktarılmasının bir aracı haline dönüşmüştür. Bu yıl da ekonomik krizin, tutturulamayan hedeflerin faturasının başta emekçi sınıflar olmak üzere dar gelirlilerin üzerine yıkıldığı bir bütçe ile karşı karşıyayız. Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılması için kamu kaynaklarının kimlerden toplanacağına ve hangi alanlara yönlendirileceğine halkın, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin katılımı ile karar verilmesini, bütçe süreçlerinin açık, şeffaf ve katılımcılığa açık hale getirilmesini, toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alınmasını istiyoruz. Vergide adaletin sağlanması ve emekçiler üzerindeki vergi yükünün azaltılması için kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, temel tüketim maddelerinden alınan KDV’nin sıfırlanmasını, birinci vergi diliminin %15 ten % 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini, emekçilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, elektrik, ısınma giderleri için ödediği vergilerin gelir vergisi matrahından mahsup edilmesini istiyoruz.  Toplanan vergilerin halka ve emekçilere dönmesi için özelleştirme soygununa ve kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına son verilmesini, herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini, savunmanın ve güvenliğin yolunun daha fazla silahlanmaktan değil, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesinden, adaletin tesis edilmesinden geçtiği gerçeğinden hareketle kaynaklarımızın barış ve demokrasi için kullanılmasını istiyoruz. Kamu hizmetlerinin tasfiye edilmesine, güvencesizliğe, insafsız vergi düzenine ve yoksullaşmaya karşı demokratik ve edil bir ülke için tüm emekçileri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]