KESK, TBMM’de görüşülmekte olan 2020 Bütçe Yasa Teklifine ilişkin değerlendirmelerini, taleplerini ve mücadele programını paylaşmak üzere bağlı sendikaların MYK üyelerinin de katılımıyla basın toplantısı gerçekleştirdi.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik tarafından paylaşılan basın toplantısı metni ve açıklamada paylaşılan grafikler aşağıdadır.
Ekonomik krizin ücretli kesimleri, dar gelirlileri adeta cendereye aldığı bir süreçten geçiyoruz. Yaşam ve çalışma koşullarımızın her geçen gün daha da zorlaştığı bu yakıcı süreçte başta emekçi sınıflar ve dar gelirliler olmak üzere 81 Milyonun geleceğini yakından ilgilendiren bütçe yasa teklifinin TBMM’deki görüşmeleri sürüyor.
TBMM’de görüşülmekte olan bütçeye ilişkin değerlendirmelerimizi, taleplerimizi, mücadele programımız paylaşmadan önce emekçilerin, halkın içinde bulunduğu tabloya temel hatları ile özetlemekte fayda vardır.
Veriler büyüme masallarının sona erdiğini göstermektedir.
Ekonomi üst üste üç çeyrek dönemdir küçülmektedir. Buna göre 2018 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 2,8 azalan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2,4, ikinci çeyreğinde yüzde 1,5 azalmıştır.
Resmi işsizlik %14,2 ile son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Devletin resmi rakamları mevsimsel etiklerle artması beklenilen bir dönem olmasına rağmen Ağustos ayında da istihdamın azaldığını, işsiz sayısının 4 Milyon 650 bine ulaştığını göstermektedir. Her 100 Gençten 28’i, her 100 Genç Kadından 43’ü işsizdir.
İŞSİZLİKTE SON 15 YILIN REKORU | |
Resmi -Dar Tanımlı İşsizlik (TÜİK) | %14,2 |
Geniş Tanımlı – Gerçek İşsizlik Oranı (DİSK) | % 20,6 |
Resmi – Dar Tanımlı İşsiz Sayısı (TÜİK) | 4 MİLYON 650 BİN |
Geniş Tanımlı –Gerçek İşsiz Sayısı (DİSK) | 7 MİLYON 305 BİN |
Her 100 Gençten 28’i İşsiz | |
Her 100 Genç Kadından 43’ü İşsiz |
Bu veriler TÜİK tarafından açıklanan devletin resmi verileridir. İş bulma ümidini kaybedenleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olanları, mevsimlik ve zamana bağlı eksik çalışanlar da ekleyerek ulaşılan geniş tanımlı işsizlik oranı ise %20,6’ya, işsiz sayısı ise 7 milyon 305 bine ulaşmıştır.
Sadece işsizlik değil, hayat pahalılığı da artmaya devam etmektedir. TÜİK’e göre Ekim ayı itibari ile tek haneye inen enflasyon emekçilerin, halkın hanesine uğramamıştır.
Yıllık resmi enflasyon baz etkisinin yanı sıra arkası gelmeyen Ali Cengiz oyunları ile yüzde 8,55 ile tek haneye inmiş gözükse de on iki aylık ortalamalara göre resmi enflasyon yüzde 16,81 ile yıllık enflasyonun yaklaşık iki katına ulaşmıştır.
Yine TÜİK verilerine göre on iki aylık ortalama Gıda Enflasyonu yüzde 22,5, Ev Eşyası Enflasyonu yüzde 22,77, Çeşitli Mal ve Hizmetlerde yaşanan enflasyon ise yüzde 24,55’tir.
RESMİ ENFALSYON (TÜİK) | |
Yıllık | %8,55 |
12 Aylık Ortalamalara Göre | % 16,81 |
12 Aylık Ortalamalara Göre- Gıda | % 22,25 |
12 Aylık Ortalamalara Göre -Ev Eşyası | % 22,77 |
12 Aylık Ortalamalara Göre-Çeşitli Mal ve Hizmetler | %24,55 |
İğneden ipliğe zam yağmurunun hız kesmeden sürdüğü koşullarda TÜİK resmi enflasyonu ile bizim yaşadığımız gerçek enflasyon arasındaki uçurum büyümektedir. Özelikle elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yapılan fahiş zamlar kış aylarına girdiğimiz bugünlerde kabusumuz olmaktadır.
SON BİR YIL İÇİNDE YAŞANAN ZAMLARDAN ÖRNEKLER | ZAM ORANI (%) |
ELEKTRİK | 44,2 |
DOĞALGAZ | 44 |
TÜTÜN ÜRÜNLERİ | 40 |
ULAŞIM-TOPLU TAŞIMA | %40 |
ÇAY | 32 |
ŞEKER | 16 |
KÖPRÜ GEÇİŞ ÜCRETLERİ | 47 |
YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI | 233 |
YURTDIŞINDAN GETİRİLEN TELEFONLARIN HARCI | 300 |
Değerli Basın Emekçileri,
Artmaya devam eden hayat pahalılığı sonucunda halk tüketimini alabildiğine kısmıştır. Hane halklarının toplam nihai tüketim harcamaları da tıpkı büyüme oranları gibi son üççeyrek dönemdir düşmeye devam etmektedir.
Hane Halkı Nihai Tüketimi
Yıl | Çeyrek | Hane halklarının NihaiTüketim Harcaması |
2018 | I | 6 |
II | 2,7 | |
III | 0,7 | |
IV | -7,7 | |
2019 | I | -4,8 |
II | -1,1 |
Kaynak: TÜİK
Diğer taraftan resmi veriler gelir dağılımında yaşanan adaletsizliğin de artmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır.
Yaklaşık iki ay önce açıklanan TÜİK 2018 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay 0,2 puan artarak %47,6’ya yükselmiştir. Buna karşın en düşük gelire sahip %20’lik kesimin toplam gelirden aldığı pay ise 0,2 puan azalarak %6,1’e düşmüştür. Yani en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay en düşük gelir grubunun aldığı payın 7,8 katına çıkmıştır.
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı yüzde 20’lik gruplar,
(2017, 2018)
Yüzde 20’lik Fert Grupları | 2017 | 2018 |
İlk yüzde 20 (En düşük) | 6,3 | 6,1 |
İkinci Yüzde 20 | 10,7 | 10,6 |
Üçünçü Yüzde 20 | 14,8 | 14,8 |
Dördüncü Yüzde 20 | 20,9 | 20,9 |
Son Yüzde Yirmi (En Yüksek) | 47,4 | 47,6 |
P80/P20 Oranı | 7,5 | 7,8 |
Öte yandan söz konusu TÜİK araştırması %26,5 oranı ile Türkiye’nin Avrupa’da ciddi maddi yoksunluk oranın en yüksek olduğu ülkesi olduğunu göstermektedir
Yani Türkiye’de her bin kişiden 265’i; çamaşır makinesi-renkli televizyon- telefon-otomobil-beklenmedik harcamalar-evden uzakta bir haftalık tatil -kira, konut kredisi, borç ödemeleri- evin ısınma ihtiyacı- iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemekten oluşan dokuz maddeden en az dördünü ekonomik olarak karşılayamamaktadır.
Emeği ile geçim mücadelesi veren tüm kesimler gibi kamu emekçileri olarak bizlerin de sorunları artmaktadır.
Toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahlılığı karşısında erimeye devam etmektedir.
Ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan çeyrek altın sayısı 15 yılda 13,35 adet azalmıştır. Çeyrek altın almak hayal olmuştur. Yine ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan gram altın sayısı 15 yılda 22 adet azalmıştır.
ORTALAMA KAMU EMEKÇİSİ MAAŞI İLE ALINAN ÇEYREK ALTIN SAYISI (2004-2019)
YIL(15 KASIM) | ORTALAMAMAAŞ
|
ÇEYREK ALTIN22 Ayar (TL) | ORTALAMA MAAŞLA ALINAN ÇEYREK ALTIN (ADET) | |
2004 | 722 | 31 | 23 | |
*2019 | 4.305 | 445 | 9,65 | |
*Maaş verileri Devlet Personel Başkanlığı (DPB)-Ocak 2019
ORTALAMA KAMU EMEKÇİSİ MAAŞI İLE ALINAN GRAM ALTIN SAYISI (2004-2019)
YIL(15 KASIM) | ORTALAMAMAAŞ
|
GRAM ALTIN24 Ayar (TL) | ORTALAMA MAAŞLA ALINAN GRAM ALTIN (ADET) |
2004 | 722 | 19 | 38 |
*2019 | 4.305 | 272 | 16 |
*Maaş verileri Devlet Personel Başkanlığı (DPB)-Ocak 2019
Bilindiği üzere son birkaç aydır hazineyi zarar uğratma pahasına kamu banakları üzerinden yapılan alımlarla döviz kuru artışı sınırlanmıştır. Buna rağmen ortalama kamu emekçisi maaşı son 12 yılda 322 dolar erimiştir. Yani ortalama maaşımız dolar karşısında %30 değer kaybetmiştir.
ORTALAMA MAAŞLA ALINAN DOLAR (2008-2019)
YIL | ORTALAMA MAAŞ | DOLAR KURU (TL) | ORTALAMA MAAŞLA ALINAN DOLAR ($) |
2008*15Temmuz | 1.301 | 1,216 | 1.070 |
2019*15 Kasım | 4.305 | 5,757 | 748 |
Maaşlarımıza yapılan sefalet oranlı artışlar yıllardır sürdürülen adaletsizlik sonucunda cebimize girmeden gelir vergisi olarak geri alınmaktadır. Adaletsiz gelir vergisi dilimleri sonucunda yılın yarısından itibaren ikinci vergi dilimine girdiğimiz için yılın son aylarında aldığımız maaş yılın başında aldığımız maaşın altına inmektedir.
KAŞIKLA VERİLEN, GELİR VERGİSİ KEPÇESİ İLE GERİ ALINIYOR!
AYLAR | KÜMÜLÂTİF GELİR VERGİSİMATRAHI | AYLIK GELİR VERGİSİ (TL) | GELİR VERGİSİ KESİNTİSİ SONRASI MAAŞ ( AGİ DAHİL-TL) |
OCAK | 3.500 | 525 | 4.650 |
HAZİRAN | 21.000 | 675 | 4.500 |
*TEMMUZ | *24.750 | 750 | 4.855 |
ARALIK | 43.500 | 995 | 4.610 |
BİR YILDA KESİLEN TOPLAM GELİR VERGİSİ = 8.045 |
*Her kamu emekçisinden kesilen gelir vergisi tutarı; meslek, aylık gösterge, yan ödeme, özel hizmet tazminatı gibi kalemlere göre değişiklik göstermektedir. Yukarıda Ocak –Haziran döneminde 4.650 TL olan maaş alıp Temmuzda Toplu Sözleşme Zammı (%5) ve altı aylık enflasyon farkı (1,01) ile maaşı 4.930 TL, Gelir Vergisi Matrahı ise 3.750 TL olan kamu emekçisinin gelir vergisi kesintisi örneklenmiştir.
İşte bütçenin TBMM’de görüşüldüğü bir süreçte emekçilerin, halkın içinde bulunduğu tablo…
Elbette ki bu tabloya daha fazla veri daha fazla rakam eklemek mümkündür. Öte yandan artan işsizliğin, yoksulluğun insanlarımızı intihara sürüklediği, kapılarında “Dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin” yazan, yoksulluğun sindiği evlerden cansız bedenlerin çıkarıldığı 2019’un Türkiye’si milyonların yaşadığı çaresizlik rakama, veriye ihtiyaç bırakamamaktadır.
İktidarın suni gündem yaratma çabaları ve çizilen pembe tablolar emekçi sınıfların, yoksullaştırılan halkın yaşadığı gerçeği perdelemeye yetmemektedir.
Milyonlarca işsiz iş, yoksulluğa sürüklenen emekçiler sınıflar insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir gelir dağılımı, başta maaşlarından-ücretlerinden kesilen gelir vergisi olmak üzere omuzlarına bindirilen vergi yükünün azaltılarak vergide adaletin sağlanmasını, ülkenin kaynaklarının %1’lik mutlu azınlık için değil, %99’un genel yararı için kullanılmasını beklemektedir.
Ancak emekçilerin, halkın bu taleplerine cevap vermesi gereken bütçe yıllardır olduğu gibi yine kapalı kapılar ardında görüşülmektedir. 25 gündür TBMM Plan ve Bütçe komisyonunda yapılan görüşmelere emek örgütlerinin, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin katılımı engellenmiştir.
Maaşlarımızdan kaynakta kesilen Gelir Vergisinden tüketimde ödediğimiz KDV ve ÖTV’ye kadar her adımda bizden alınan vergilerin nereye, kime harcanacağına ilişkin bize hiçbir söz hakkı tanınmaktadır. Kısacası halkın, emekçilerin bütçe hakkı bir kez daha yok sayılmaktadır.
Bütçeler kaynakların kimlerden toplandığını ve söz konusu kaynakların kimlerin ihtiyaçları için kullanıldığını gösteren belgelerdir. Dolayısıyla bir ülkede mevcut sitemin, iktidarın kimden hangi sosyal sınıf ve tabakadan yana olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmaktır.
Ne yazık ki Türkiye’de yıllardır bütçeler ülke kaynaklarının, emekçilerden, halktan alınan vergilerin sermayeye-patronlara, yandaşlara aktarılmasının bir aracı haline dönüşmüştür.
Bu yıl da ekonomik krizin, tutturulamayan hedeflerin faturasının başta emekçi sınıflar olmak üzere dar gelirlilerin üzerine yıkıldığı bir bütçe ile karşı karşıyayız.
17 Ekim’de Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yapılan sunumda yer alan tabloya göre;
- Bütçe giderlerinin 1 trilyon 96 Milyar, Bütçe gelirlerinin 957 Milyar TL, buna göre bütçe açığının ise 139 Milyar TL olması
- Faiz giderleri için 139 Milyar TL kaynak ayrılması,
- Vergi gelirlerinin ise 785 Milyar TL olması hedeflenmektedir.
Ancak söz konusu hedeflerde daha bütçe görüşmeleri sürerken ciddi sapmalar yaşanmaktadır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı Aylık Bütçe Gerçekleşmeleri Raporuna göre;
Ekim ayı itibari ile
- 2019 yılında 961 Milyar TL olması hedeflenen Bütçe giderleri 820 Milyar TL’ye çıkmıştır. 880 Milyar TL olması hedeflenen bütçe gelirleri ise 719 Milyar TL’de kalmıştır.
- Bu durumda 2019 yılında 81 Milyar TL olması hedeflenen bütçe açığı, Merkez Bankasının “kefen parası” olarak nitelenen ihtiyaç akçesinden 21 Milyar TL’lik bir tutar aktarılmasına rağmen, 10 ayda 101 milyar TL’ye çıkmıştır.
BÜTÇE DENGESİ (2019 OCAK-EKİM, MİLYAR TL)
HEDEFLENEN | GERÇEKLEŞEN | |
BÜTÇE GİDERLERİ | 961 | 820 |
BÜTÇE GELİRLERİ | 880 | 719 |
BÜTÇE AÇIĞI | 81 | 101 |
- Bütçe açığının bu kadar artmasının temel nedeni ilk 10 ayda bütçe giderlerinin yüzde 22.5 oranında artmasına karşılık vergi gelirlerinin sadece yüzde 6.3 artmasıdır.
- 2019 yılında 757 Milyar TL olması hedeflenen vergi gelirleri on ay içinde yaklaşık 540 Milyar’a yani hedefin %71,4’üne ulaşmıştır. Vergi gelirlerinin hedefin uzağında kalmasının ise temel iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi emekçi sınıfların, dar gelirlilerin tüketimlerini kısmasıdır. Diğer bir nedeni ise ülkemizde yıllardır sürdürülen vergi adaletsizliğidir.
Değerli Basın Emekçileri,
Bir ülkede vergide adaletin sağlanması için öncelikle çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Ayrıca vergilerin toplamı içinde gelir-kazanç ve mülkiyet üzerinden alınan vergilerin yani dolaysız vergilerin tüketim-harcama üzerinden alınan vergilerden yani dolaylı vergilerden fazla olmasını sağlayan düzenlemeler yapılmalıdır.
Oysa Türkiye’de yıllardır tam tersi bir durum vardır.
Adaletsizlik daha baştan vergi kanunları ile yaratılmaktadır. Söz konusu kanunlarda yer alan ‘ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler’ sonucunda devlet her yıl on milyarlarca vergi gelirinden vazgeçmektedir. Buna da “vergi harcaması” denilmektedir.
Bütçe yasa teklifine göre devletin 2020 yılında 195,6 Milyar, 2021’de 222,7 Milyar, 2022’de ise 251,4 Milyar TL vergi gelirinden vazgeçmesi hedeflenmektedir.
Vergi Harcaması Tahminleri- Milyar TL (2020-2022)
2020 | 2021 | 2022 |
195,6 Milyar TL | 222,6 Milyar TL | 251,4 Milyar TL |
Kaynak:T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı
Alınmaktan vazgeçilen bu vergilerin büyük bir çoğunluğu sermaye kesimlerinin ödediği vergilerdir. Dolayısıyla çok kazananlardan, holdinglerden, şirketlerden, patronlardan vergi al(a)mayanlar tüm yükü kamu emekçilerine, işçilere yıkmaktadır.
Nitekim ülkemizde dolaylı ve dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki ağırlığı açısından da emekçiler, dar gelirliler aleyhine olan durum 2020 bütçesinde de sürdürülmektedir.
VERGİ GELİRLERİ- Milyar TL ( 2019-2020)
Kaynak:T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı
Yukarıdaki tabloya göre;
- 2020’de hedeflenen toplam 785 Milyar TL vergi gelirinin yüzde 62’sini dolaylı vergiler, yüzde 38’sini dolaysız vergiler oluşturmaktadır.
- Tablodaki verilere göre en çok artırılması hedeflenen vergiler; İthalde Alınan KDV (%25), ÖTV (%21), Harçlar (%35), Diğer Vergiler (%18) Bunların tamamı gelirine bakılmaksızın herkesten aynı oranda alınan harcamaya- tüketime dayalı dolaylı vergilerdir. Yani büyük bölümü emekçilerin, dar gelirli halkın ödediği vergilerdir.
- Vergi, harç ve cezalardaki yeniden değerleme oranı % 22,58 olarak belirlenmiştir. Yani, 2020 yılı maaşlarımızı %4+%4 sefalet oranları ile sınırlanırken pasaport, ehliyet harçları, trafik cezaları ve Motorlu Taşıtlar Vergisi % 22,58 arttırılmaktadır.
- Türkiye’de %67’si bordolulardan kesilen Gelir Vergisinin önümüzdeki yıl %11 artırılması hedeflenmektedir. Mevcut adaletsiz vergi dilimleri nedeniyle Gelir Vergisinin yükü yine işçilere, kamu emekçilerine yıkılmaktadır.
Kurumlar Vergisinin önümüzdeki yıl %15,5 artırılması hedeflenmektedir. Ancak bu hedefin tutturulması çok zordur. Veriler geçtiğimiz yıl ülkemizde 806 bin Kurumlar Vergisi mükelleflinden sadece 6 bininin, yani yüzde birinden bile az bir bölümünün vergisini ödediğini göstermektedir. Yüzde 60’ı zarar beyan ederken, %39’luk kısım ise yanında çalıştırdığı asgari ücretlinin bir yılda ödediği vergi kadar bile vergi ödememiştir. Buna rağmen emekçilerin gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi taleplerine yıllardır kulaklarını tıkayanlar mevcutta %22 olan Kurumlar Vergisi oranının bir kısım mükellef için 2020’de %20’ye, 2021’de ise %18’e indirecek düzenlemeyi geçtiğimiz haftalarda TBMM’den geçirmiştir.
- Bu yıl “önemli olan gelir değil adalet” denilerek gündeme getirilen üç yeni vergi ise (Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi) göz boyamadan ibarettir. Toplamda 6 Milyar TL gelir elde edilmesi hedeflenen bu vergilerden dolaylı vergiler olan Dijital Hizmet Vergisinin ve Konaklama Vergisinin de halka yansıtılacağı açıktır. Nitekim otel konaklama fiyatları şimdiden artmıştır.
Değerli Basın Emekçileri,
Özelleştirmelerin, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasaya açılması sonucunda ödediğimiz vergiler de artık bize “yol, su, elektrik olarak dönmemektedir.
2020 Yılı Bütçesi Giderlerine Göre:
- Faiz ödemeleri 2019’a göre yüzde 18 artışla 138,9 Milyar TL’ye yükseltilmektedir. Yani toplanan her 100 TL verginin 18 TL’si faiz ödemelerine gidecektir.
- Buna karşın bütçenin sadece yüzde sekizinin (88,5 Milyar TL) kamu yatırımlarına ayrılması hedeflenmektedir.
- Savunma ve güvenlik harcamaları yüzde 27’lik artışla 141.1 milyar TL’ye çıkarılmıştır. Üstelik bu rakama Cumhurbaşkanlığına bağlı tüm örtülü ödenekler, Savunma Sanayi Destekleme Fonu kaynakları, iç ve dış güvenliğe ilişkin bazı kalemler ve kayıtlara geçmeyen tüm ‘gizli harcamalar’ dahil değildir.
- 2018 bütçesinde 6,2 milyar TL, 2019 bütçesinde ise 9,7 milyar TL ayrılan, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) adı altında yürütülen ‘müşteri garantili’ köprü, tünel, otoyolu, havalimanı ve şehir hastanelerine 2020 bütçesinden tam 18,9 milyar TL aktarılacaktır. Yani geçmediğimiz köprülerin, hizmet almadığımız şehir hastanelerinin müteahhitlerine cebimizden çıkan para iki yıl öncesine göre 3 kat artacak.
- Sermayeye “vergi harcaması” adı ile alınmaktan vazgeçilen tutarların yanı sıra 4 Milyar TL tutarında doğrudan teşvik verilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca bu doğrudan teşviklerin dışında sermayeye-patronlara ‘sosyal güvenlik prim desteği’ adı altında 25.2 Milyar TL kaynak aktarılması öngörülmektedir.
- Daha önceki bütçeler gibi 2020 bütçesi de toplumsal cinsiyet körü, eşitsizlikleri artıran bir bütçedir. Bütçede kadının ne adı ne de yeri vardır. Kadınların ekonomik kaynaklara, kamusal hizmetlere, eğitime, sağlığa ve sosyal koruma haklarına eşitsiz erişimi bir kez daha göz ardı edilmektedir.
Değerli Basın Emekçileri
Bizler mevcut gelir dağılımı adaletsizliğini daha da derinleştiren,
Yıllardır omuzlarımıza yıkılan vergi yükünü daha fazla artıran,
Bizim cebimizden alıp işverenlere-patronlara, yandaş müteahhitlere teşvik, prim desteği , ‘hazine garantisi’, faiz olarak aktarmayı, savunma ve güvenlik adı ile savaş harcamalarını artırmayı temel alan bu BÜTÇEYİ KABUL ETMİYORUZ!
KRİZİN FATURASINI BİZE YIKAN DEĞİL, EMEKTEN-HALKTAN YANA BÜTÇE, DEMOKRATİK BİR ÜLKE İSTİYORUZ.
- Bütçe Hakkımız Önündeki Engellerin Kaldırılması İçin;
- Kamu kaynaklarının kimlerden toplanacağına ve hangi alanlara yönlendirileceğine halkın, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin katılımı ile karar verilmesini,
- Bütçe süreçlerinin açık, şeffaf ve katılımcılığa açık hale getirilmesini,
- Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin temel alınmasını
- Vergide Adaletin Sağlanması ve Emekçiler Üzerindeki Vergi Yükünün Azaltılması İçin:
- Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını,
- Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını,
- Temel tüketim maddelerinden alınan KDV’nin sıfırlanmasını,
- Birinci vergi diliminin %15 ten % 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,
- Emekçilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, elektrik, ısınma giderleri için ödediği vergilerin gelir vergisi matrahından mahsup edilmesini
- Toplanan Vergilerin Halka Ve Emekçilere Dönmesi İçin;
- Özelleştirme soygununa ve kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına son verilmesini,
- Herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini,
- Savunmanın ve güvenliğin yolunun daha fazla silahlanmaktan değil, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesinden, adaletin tesis edilmesinden geçtiği gerçeğinden hareketle kaynaklarımızın barış ve demokrasi için kullanılmasını
Değerli Basın Emekçileri,
Konfederasyonumuz sıraladığımız bu talepler için; bütçe hakları ellerinden alınan, krizin faturası üzerlerine yıkılmak istenen, anti demokratik uygulamalardan nasibini alan emek ve demokrasi güçleriyle birlikte önümüzdeki bir aylık süreçte yoğun bir mücadele programı hayata geçirecektir.
Mücadele programımız kapsamında 29-30 Kasım tarihlerinde tüm illerde yolsuzluk, yoksulluk, ekonomik kriz ve savaş bütçesi hakkında basın toplantıları, basın açıklamaları kitlesel basın açıklamaları yapılacaktır.
Bütçe görüşmeleri boyunca duvar gazetelerimizle, “Bütçe Hakkımı İstiyorum” diyen stickerlarımızla, afişlerimizle, 1 Aralık’tan itibaren şubelerimize asacağımız pankartlarımızla, basın açıklamaları, basın toplantıları, stantlar açma, TV/radyo programları, sosyal medya ve benzeri tüm iletişim araçlarıyla bütçeyi teşhir edeceğiz ve taleplerimizi dillendireceğiz.
Sesimizin ve taleplerimizin duyulmaması için baskılar, gözaltılar, basın ambargosu başta olmak üzere her türlü uygulamayı hayata geçiren iktidara karşı bizler mümkün olan her demokratik kanalı, aracı, mücadele yöntemini değerlendirerek kamu emekçileriyle ezilen, ötekileştirilen, bütçede yok sayılan tüm kesimleri buluşturmaya çalışacağız.
26 Kasım – 20 Aralık 2019 tarihlerinde başta büyük iş yerleri olmak üzere, yemekhane, toplantı salonlarında ve önlerinde bütçe taleplerimizi içeren bildiri, broşür dağıtımı yapacağız, afişlerimizi asacağız, bilgilendirmeler yapacağız.
Bu çalışmalarla birlikte yolsuzluğa, yoksulluğa, ekonomik krize ve savaş bütçesine, Suriye’de emperyalist / kapitalist blokların sürdürdükleri savaşlara, AKP’nin halkları kutuplaştıran, kamplaştıran yayılmacı, fetihçi politikalarına karşı emekçilerin ihtiyacı olan adalet, demokrasi ve barış taleplerimizi daha gür ifade etmek üzere bölge mitingleri gerçekleştireceğiz.
Bu kapsamda 8 Aralık’ta İstanbul’da, 21 Aralık’ta Mersin’de, 22 Aralık’ta Diyarbakır’da ve 11 Ocak 2020 tarihinde İzmir’de bölge mitinglerini hayata geçireceğiz. 2 Aralık – 10 Ocak tarihleri arasında il il gezip bir çalışma yürüteceğiz. Tüm emekçilere, emeğin dostlarına, demokrasi güçlerine bu mitinglere katılmaları için çağrı yapacağız.
Biliyorsunuz AKP+MHP iktidar bloğu hukuksuz ihraç kararlarına hukuki bir kılıf uydurmak ve oyalamak amacıyla 23 Ocak 2017 tarihinde OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunu kurdu. Komisyon şu ana kadar başvuruların %91’ini ret ederek görevinin noterlik ve oyalama olduğunu kanıtlamış oldu.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna ve aldığı kararlara ilişkin Konfederasyonumuz hazırlayacağı raporu 23 Ocak 2019 tarihinde yapacağı basın toplantısıyla kamuoyunun bilgisine sunacaktır. 25 Ocak 2019 tarihinde ise hukuksuzca ihraç edilenlerin işe iade edilmeleri ve çalışma yaşamındaki ihlallerin son bulması talebiyle Ankara’da Çalışma Bakanlığı önünde, diğer illerde ise Şubeler Platformlarımızın belirleyeceği yer ve saatlerde kitlesel basın açıklamaları yapacağız.
Sözlerimize son verirken kamu hizmetlerinin tasfiye edilmesine, güvencesizliğe, insafsız vergi düzenine ve yoksullaşmaya karşı demokratik ve adil bir ülke için tüm emekçileri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
KESK YÜRÜTME KURULU