Düzce Temsilciliğimiz, Genel Sekreterimiz Pınar İçel ve Genel Mali Sekreterimiz Ali Önal’ın da katıldığı basın toplantısında Düzce’de sağlık ve sosyal hizmetler alanında yaşanan sorunlara dikkat çekti.

Temsilciliğimiz adına açıklamayı yapan Genel Sekreterimiz Pınar İçel şöyle konuştu: “Sendikamız SES ve konfederasyonumuz KESK kurulduğundan bu güne kadar çalışanların hakları ve halkın kamusal hizmetlere ücretsiz ve eşit ulaşılabilir olmasını talep etmiştir. Şu anda yetkili sendika olduğunu iddia edenler ise nereye kimi yerleştirsek, kimi amir, kimi uzman, kimi yönetici yapsak derdindeler. Ayrıca ulusal basına da yansıdığı gibi aldıkları ücretleri hala kamuoyuna açıklayamadılar. Çünkü oldukça yüksek maaş almak için 2018 Temmuzunda kendi tüzüklerini değiştirmişlerdir. Çalışanların uğradığı haksızlık, adaletsizlik, mobbing durumları çok da dikkate aldıkları konular değil. Düzce İlinde de Türkiye’nin birçok ilinde olduğu gibi sağlık alanında sorunlar mevcut olduğu buradaki temsilcilerimiz tarafından zaman zaman Merkez Temsilciler Kurulu toplantılarımızda dile getirilmektedir. Hatta bunların birçoğu kurumların yöneticilerine yazılı olarak iletilmiştir. Ancak söylediğimiz hususların bir çoğu dikkate alınmamaktadır. Sağlık alanında yaşananları buradan basın emekçileri aracılığıyla Düzce ve Türkiye kamuoyuna duyurmak istiyoruz.”

İçel, yaşanan sorunları maddeler halinde şu şekilde aktardı:

1-Hekim eksikliği: Düzce’de birçok branşta ya hekim yoktur ya da çok ihtiyaç duyulan branşlarda hekim eksikliği var. Ancak siyasiler bu konuya bir türlü çözüm bulamamaktadır. Hatta Düzce Tıp Fakültesi’nde acil servisin neredeyse çalışamaz duruma geldiği Düzce kamuoyuna yansımıştır. Hem Devlet Hastanesi Hem Düzce Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hala hekim sıkıntısı devam etmektedir.

2-Hekim dışındaki sağlık personeli yetersizliği: Tüm ülkede olduğu gibi Düzce’de de hemşire, sağlık memuru, çevre sağlığı teknisyeni, laboratuar ve röntgen teknisyeni, ebe, tıbbi sekreter, memur ve hizmetli eksikliği mevcuttur. Yıllarca taşeron olarak adlandırılan güvencesiz çalıştırılan arkadaşlar birçok hak kaybıyla kadroya alınmış ancak kamu hizmeti memur eliyle yürütülmesi gerekirken çok ucuz şartlarda çalıştırılan, güvenceleri yeterince olmayan arkadaşlarımız eliyle yürütülmeye çalıştırılmaktadır. Yine Devlet Hastanesi ve Üniversite Hastanesinde yetersizlik devam etmektedir. Hatta Tıp Fakültesi Hastanesinde bazı servislerin kapatıldığı duyumları kamuoyuna yansımıştır. Hem Sağlık Müdürlüğüne bağlı hastane ve kurumlarda hem de Üniversite Hastanemizde belli bir sendika üyesi birçok ebe ve hemşire ya sözleşmeli yönetici olarak ya da masa başı işlerde çalışmaktadır. Bakım hizmetlerini terk etmiş büro hizmetlerine geçmişlerdir. İdareler de buna göz yummaktadır. Sendikaların baskılarına teslim olmaktadır. Sağlık Müdürlüğü ve Tıp Fakültesi yöneticilerini göreve davet ediyor, mazereti olanların dışındaki büro işlerinde çalışan sağlık personelinin asli görevlerinde çalıştırmalarını bekliyoruz. Yıllardır kamuya şoför, hizmetli, memur, veri hazırlama kontrol iletmeni branşlarında alımlar yapılmamaktadır. Hatta aile hekimliklerinde dışarıdan hizmet alımı yoluyla çalıştırılan ebe ve hemşireler kısmi zamanlı olarak çok cüzi ücretlerle çalıştırılmaktadır. Bu da tam bir emek sömürüsüdür. Yetkili kurumlar bu duruma çare bulmalı en azından asgari ücret altında kimse çalıştırılmamalıdır.

3-Personele Döner Sermaye Ödenmemesi: Yıllardan beri Sağlık Müdürlüğü ve hastanelerde döner sermaye ödemesi sadece sabit ödemeyle geçiştirilmektedir. Tıp Fakültesi hastanesinde de mali durum gerekçesiyle döner sermaye ödemesi düşürülmüştür. Kurumların ehil kimseler tarafından yönetilmemesi nedeniyle hastaneler zarar ediyormuş gibi görülmekte, üstelik bu durumun sorumlusu sağlık emekçileri olmamasına rağmen personelin döner sermayesi kesilmektedir. Döner sermaye ödenmemesi personelin çalışma motivasyonunu düşürmektedir.

4-Sağlıkta şiddet: Gün geçmiyor ki hiçbir sağlık kuruluşumuzda şiddet görmeyen sağlık emekçisi görmeyelim. Geçen yıl yaptığımız ankette sağlık emekçilerinin yüzde 60’ının şiddet gördüğü tarafımızdan tespit edilmiştir. Bakanlık tarafsız anket kuruluşları ve üniversitelerin ilgili birimlerince tarafsız anketler yapmalı, şiddet durumu, çalışma şartları, personel arası ilişkiler, mobbing konularını içeren personelin talepleri hakkında bilgi sahibi olmayı sağlamalıdır. Yapılacak anketlere sağlık emekçilerinin ‘fişlenme’ korkusu yaşamadan, özgürce cevap vermesi isteniyorsa anketler e-devlet gibi uygulamalar üzerinden yapılmamalı, kişisel bilgiler sorulmamalıdır. Personel ve topluma anket sonuçlarıyla ilgili geri dönüş sağlanarak bilgilendirmelidir.

5-Fiili Hizmet (Yıpranma Payı): Sağlık emekçileri fiili hizmet konusunda hüsrana uğramıştır: Cumhurbaşkanının 2011 yılında söz verdiği yıpranma hakkı budanarak sağlık emekçilerinin çoğunun faydalanamadığı, hüsrana uğradığı bir şekilde yürürlüğe girmiştir. Bu konuda tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ayrımsız dahil edilmesi, geçmişe yönelik hakların dahil olması ve fiili çalışma şartının kaldırılması için genel merkezimizce Danıştaya yürütmeyi durdurma istemli dava açılmış ancak bilmediğimiz nedenlerle dava bu güne kadar gündeme gelmemiştir.

6-3600 Yasası: Kamuoyunda 3600 yasası bilinen ek gösterge düzenlemesi de tüm siyasi partilerin seçim vaadi olmasına rağmen hala kamu emekçileri mağdur edilmektedir. Bu konuda da yetkili olduğunu iddia eden sendika eylemsellik göstermemektedir.

7-Toplu Sözleşme: 2020-2021 yılları toplu sözleşme masasında kamu emekçilerini yüz üstü bırakan, hiç bir kazanım elde edemeyen kendisini yetkili sendika olarak tanımlayanlar bankalarla yapılan promosyon sözleşmelerinden kendilerine pay çıkartmaya çalışmaktadır. Başkalarının verdikleri üzerinden kendileri övünmeye kalkmaktadır. Kendilerini bir kez daha toplu sözleşme masasındaki başarısızlıklarını hatırlamaya davet diyoruz.

8-Düzce’de Sendikacıların ve Yöneticilerin Yaptıkları: İlimizde alınan duyumlar üzerine 2018 yılı Mart Ayında hem temsilcilik hem de genel merkez aracılığıyla Düzce Valiliği ve Sağlık Müdürlüğüne tutulmayan nöbetler karşılığında ücret alındığı hususu başta olmak üzere başvurularımız olmuştur. Usulsüz ödemeler olduğu, tutulmayan nöbetler karşılığında para alındığı yani kısacası kamu zararı meydana geldiği değişik tarihli yazılarımızla ilgili makamlara dile getirilmiştir. Son aldığımız duyumlara göre 80-85 bin lira civarında ana parayı haksız kazanç olarak kişilerin aldığı ve kendilerine iade etmeleri için tebligat yapıldığı bilinmektedir. Bu süreçte Sağlık Müdürü değişmiştir ancak soruşturma nihayete erdirilmemiştir. Vali soruşturmayı bu güne kadar neden tamamlayamadığını kamuoyuna açıklamalıdır. Herkes bilir ki kamuyu zarara uğratanlar yönetici durumunda çalışamaz ve çalıştırılmazlar. Ancak bu kişiler üye oldukları sendikalarında ve kamu kurumlarında hala yönetici veya imtiyazlı görevlerde çalışmaya devam etmektedirler. Bazılarının siyasi bağları da mevcuttur. Bu usulsüzlüklere göz yuman yöneticilerin bazıları da yine üst görevlerde çalışmaktadır. Buradan bir kez daha Düzce Valiliği’ne çağrı yapıyoruz. Yapılan inceleme ve soruşturmayı bir an önce bitirip tüm soruşturma dosyalarının birer nüshasını sendikamız genel merkezine de Bilgi Edinme Kanununa istinaden göndermelerini, soruşturmanın aşamalarında yine sendikamıza bilgi vermelerini bekliyoruz. Bahsettiğimiz yazılarımızda Düzce İlindeki sağlık sorunları, personel ile ilgili talepler, kurumlarda yaşananlarla ilgili başvurularımızın birçoğu çözülmemiştir.

9-Düzce Valiliğinde Kreş Sorunu: Tam rakam bilinmemekle birlikte yaklaşık 500 veya daha fazla çalışan mevcuttur. Bir kamu kurumunda kreş olmaması kabul edilebilir değildir. Son olarak Sağlık Müdürlüğünün Düzce Müftülüğü ile Merkezde Aziziye ve Kalıcı Konutlarda eski ASM binası için protokol yaptığı duyumunu aldık. Müftülük ile kreş alakasını kuramadık. Amaç müftülük aracılığıyla kreş açmak ise bunun adı kreş değildir.

10-Mucurlu Binasındaki Fizik Tedavi Birimi: Düzce’de Dünya Bankası tarafından sadece kamuya sağlık hizmeti sunması için 1999 depremi sonrası yapılan o zaman SSK Hastanesi olarak hizmete sunulan bina daha sonra Sağlık Bakanlığı’na devredilmiştir. Tabi hiçbir emek olmadığından Sağlık Bakanlığı yetkililerince bu binanın bir şirkete peşkeş çekildiğini düşünmekteyiz. Düzcelilere ücretsiz sağlık hizmeti sunması gereken bina neden bir kaç kişinin kar edeceği bir ticarethaneye dönüştürülmüştür?  Sayın Valilik ve Bakanlık yetkilileri bunu kamuoyuna anlatmalıdır. Aldığımız duyumlara göre yine Muncurlu Binasında birçok tıbbi cihaz ve malzeme kullanılabilir durumda olmasına rağmen hurdaya ayrılarak satılmıştır. Bu cihazların kimler tarafından hurdaya ayrıldığı, kamunun binlerce lira zarar etmesine neden olduğu araştırılmalı, yapılan incelemenin sonucu da Düzce kamuoyuna açıklanmalıdır.

11-Hastane Kantini: Kamu zararı olduğu bildirilen hastane kantininin ihalesinin iptali konusunda bugüne kadar hangi incelemelerin yapıldığı yetkililer tarafından kamuoyuna anlatılmalıdır.

12-Makam Odası-Melenağzı Lojmanı: Düzce’yi yönetenler Sağlık Müdürlüğü makam odasına, Bakanlıktan gelenleri birkaç gün ağırlamak üzere milyarları döktüğü Melenağzı Sağlık Evine yapılan harcamaların gerekçeleri kamuoyuna detaylı olarak anlatılmalıdır.

13-Makam aracı saltanatı: Bugün hemen her kurumda amirlere tahsis edilen makam araçları dışında kiralama yoluyla da araç tahsis ile bir başka kamu zararı konusudur. Bu tür alımlar ve israf önlenmelidir.

13-Devlet Hastanesinde Elektrik Kesintisi:Sağlık Müdürlüğü ile yapılan yazılı ve sözlü bilgilendirmelerde hastanede elektrik kesintisi konusunda uyarılmış tam bir ay sonra iki saat olarak kamuoyuna bildirilen elektrik kesintisi yaşanmıştır. Bu konuda sorumlularla ilgili yapılan incelemeler hakkında kamuoyuna bilgi verilmelidir.

14-Çalışanların Sağlığı ve Güvenliği: Türkiye genelinde olduğu gibi Düzce’de de birçok kurum ve kuruluşta (Valilikten belediyeye, sağlık kurumlarından okullara kadar) hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda 6331 Sayılı yasanın yani İş Sağlığı Güvenliği, Çalışan Sağlığı hususlarında yasanın uygulanmadığını, denetim görevini üstlenenlerin de görevlerini ihmal ederek kamu kurum ve kuruluşları ile özel kurum ve kuruluşları denetlemediği, yasanın uygulanıp uygulanmadığı konusunda çalışma yapmamaktadır.

15-Halk Sağlığı- Çevre Temizliği: Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak sadece emekçilerin hakkını değil aynı zamanda toplumun yaşam hakkını, sağlık hakkını hep savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Toplum sağlığını en çok bozan, kronik akciğer hastalıklarına ve ölümlere neden olan çevresel faktörlerden hava kirliliği konusunda hala her hangi bir önlem alınmadığını üzülerek görmekteyiz. Bu konudaki önerilerimizi yaptığımız toplantılar ve görüşmelerle kamuoyuyla ve konunun muhataplarıyla defalarca paylaştık, ayrıca bu konuda yürüyüşler düzenledik ve üniversitedeki akademisyenlerle konuyu defalarca gündeme getirdik. Bu durumun ısrarlı takipçisi olduğumuzu belirtmek isteriz.

16-Güvenlik Soruşturmaları: Bugün siyasi iktidar kendisi gibi düşünmeyen hiç kimseye ifade özgürlüğü hakkı tanımamaktadır. Güvenlik soruşturmaları adı altında yapılan fişleme işlemleriyle iktidar yanlısı olmayanların kamuda çalışma hakları ellerinden alınmaktadır. En son Anayasa Mahkemesi kararıyla uygulamanın hukuk dışılığı ilan edilmiş olmasına rağmen şu anda Meclis gündemindeki düzenlemeyle yanlışta ısrar edildiğini üzülerek görmekteyiz. Devletin tüm yurttaşlarına eşit davranma sorumluluğunu hatırlatıyor ve siyasi iradeyi Anayasaya uygun davranmaya davet ediyoruz.

İçel, “Bizler sendika olarak alanımız olan sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda hizmet veren kurum ve kuruluşlara bu görevlerini hatırlatmak üzere yazılı başvurumuzu yaptık ve iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaptıkları çalışmalar hakkında detaylı cevaplarını bekliyoruz. Sendika olarak verdiğimiz haklı mücadeleyi itibarsızlaştrmak için türlü iftiralar atanlar, üyelerimize yönelik yaftalar yakıştıranlar; emekçilerin emeğini, hakkını, halkın vergilerini nasıl çar çur ettiklerini, Anayasa, kanun ve tüzükleri nasıl hiçe sayarak kurumları idare ettiklerini, yönetici olarak göreve gelenlerin kamuyu değil sadece kendilerini ve belirli bir sendika üyelerini koruyup kolladıklarını ortaya koymak üzere bu toplantımızı yapmak, basın emekçilerinin tarafsız haberciliğine güvenerek kamuoyuna aktarmak istedik. Biliyoruz ki bu açıklama sonrası Düzce’deki SES üyelerine yine büyük baskılar ve mobbing uygulanacaktır. Ancak bu durum bizi haklı taleplerimizin arkasında durmaktan, gerçekleri kamuoyuyla paylaşmaktan alıkoyamayacaktır. Şu an bile bir üyemiz kendi iradesiyle boş ve personel ihtiyacı olan bir birime gitmek istediğinde bir çok kişiyle muhatap olmak zorunda kalmaktadır. Bin bir zorluk çıkartılmaktadır. Bir yere atanmak, bir görevlendirme yaptırmak için belirli bir sendika üyelik şartı aranmaktadır. Liyakat, ehliyet rafa kaldırılmış durumdadır. Ancak son zamanlarda kendilerinin göreve getirdiklerinden malum sendika bile rahatsızlık duymakta, eleştirmeye başlamaktadır. Ancak bizler Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak, yasal tüm haklarımızla her zaman çalışanların ve halkın menfaatlerini koruyup kollayacağız. Sağlığın herkes için ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli olması için çaba sarfetmeye devam edeceğiz. Tüm hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, kayırmacılıkları, kamu zararlarını takip edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Yaşasın SES, yaşasın KESK” diye konuştu.

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]