Adana Şube Eş Başkanımız Muzaffer Yüksel, açıklama yaparak Adana Şehir Hastanesi’nin açılmasının üzerinden geçen iki yılı değerlendirdi.

Yüksel, şöyle konuştu: “Türkiye’de açılan 4. Şehir hastanesi Adana Şehir Hastanesi bu ay ikinci yılını doldurdu. Şehir hastaneleri projelerinin özelliği hazine arazilerinin üzerinde yükselmesi ve 25 yıl boyunca kamudan milyarlarca dolarlık kira ve hizmet alımı bedeli ödenmesidir. Kamu özelliği yalnız budur devlet şirkete ödeme yapmaktadır, kamu personelleri ile hizmet vermektir. 2016 yılı raporuna göre yapılan ve yapılacak olan 18 şehir hastanesinin toplam yatırım tutarı 10.5 milyar ABD doları, 25 yılda devlet tarafından şirketlere ödenecek  toplam kira tutarı ise 30.2 milyar ABD dolarıdır. Bugüne kadar şehir hastanelerine harcanan miktar ve daha ne kadar harcanacağı  “ticari sır” gerekçesiyle açıklanmamaktadır. Şehir hastanelerindeki şirketlere olan ödemelerin dolar mı TL mi üzerinden yapılacağı da açıklanmamıştır. Hastane çok büyük, bölümler arası uzak, servisler alan olarak çok büyük, hemşire ve doktor hareket alanı fazla, her yatağa büyük bir alan düşüyor. Adana Şehir Hastanesi’nin yıllık kirası 115.5 milyon TL denmişti. 2013 yılında yapılan sözleşmede her üç ayda bir dolar ve enflasyon üzerinden yeni değerlendirmeler yapılıyor. Bu durumda dolara baktığımızda bu gün Adana Şehir Hastanesi’nin kira bedeli yaklaşık üç misline yaklaşmıştır. Bu gösteriyor ki şehir hastaneleri en kısa zamanda Sağlık Bakanlığı’na devredilmelidir. 18 Eylül 2017 tarihinde açılan Adana Şehir Hastanesi’nde çalışan hekimler, hemşireler, teknikerler ve diğer sağlık personelinin yaşadıkları sorunları vardır.  Hastanede söz sahibi ortaklardan şirket görünmekte, ben yaptım oldu mantığı ile tüm kararları kendi almakta, hastane çalışanlarının fikri alınmamakta, en azından çalışma koşulları düzenlenmesinde çalışanlar söz sahibi olmalı. Doktorlar bağımsız bir sekreter ve hemşire ile çalışamamakta, hasta muayene ederken büyük zamanı bilgisayara kayıt yapmakla geçmektedir.  Hastaya daha çok zaman ayıramamakta. İki yılda bu sorun düzeltilmemiştir. Her polikliniğe bir hemşire ve bir sekreter verilmelidir. Hasta başına muayene süresi en az 15 dakika olmalı iken MHRS’de bile bu süre 10 dakikadır. İçerden alınan randevularla hasta muayeneleri 5 dakikaya düşmekte,  idare doktorlara en az günde 60-80 arası hasta bakacaksın, hiçbir hastayı geri göndermeyeceksin demektedir.  Bu durumda hastaya fazla süre ayrılamayacağından, hekimler tetkik hekimliği yapmak zorunda kalmakta, hastalara yeterli süreyi ayıramadığı için olabilecek hatalardan da sorumlu tutulmaktadır. Adana Şehir Hastanesi ikinci yılında tam kapasite ile çalışmaya başladı,  doluluk oranı arttı. Misal kadın doğumda üç servis bulunmakta, 19 yataktan 57 yatak eder. Tam kapasite ile çalışmasına rağmen her yatağın yanına 1-2 yatak ekleyerek 150 kadar hasta yatırıyorlar, ayda 1150 doğum yaptırılıyor ama hemşire sayısı artmıyor. Hemşirenin döner sermayesi de artmıyor, başka hastanelere de sevk yasaklanmış oysa diğer kamu hastanelerine kadın doğum servisleri açılabilir. Marsa Kadın Doğum Hastanesi tam kapasiteye çıkarılabilir, 250 yataklı yapılabilir. Servis ayırt edilmeden hangi serviste hasta yatağı varsa hasta yatırılıyor, servislerin büyüklüğü ve doluluğuna rağmen gündüzleri 2 hemşire, gece nöbetlerinde 1 hemşire çalışmaktadır. Bu asla yeterli değil, hemşire sayısı acilen arttırılmalıdır. Şehir hastanesinde hastalara tomografi ve MR çekimleri ileri tarihlere veriliyor,  teşhis ve tedavi gecikiyor, sebep cihaz yetersizliği mi sağlık çalışanı yetersizliği mi, bu aksaklıklar giderilmelidir. Hastanenin ve odaların büyüklüğü belli buna rağmen laboratuvar, kan alma diyaliz ve görüntüleme başka yerlerde,  hasta yerini bulmakta zorlanıyor, bir arada olabilir. Hastanede hastaların ihtiyacı olan hasta yatağının pike, çarşaf, yastık kılıfları gecikmeli temin ediliyor. Sağlıkta şiddet konusunda bir önlem alınmamaktadır. Bir sorun karşısında güvenlik ancak 5555 arandıktan sonra geldiği için geç kalmaktadır, beyaz kod ise şiddete uğradıktan sonra verilebilmektedir. Hasta ve yakınlarının yığıldığı poliklinik önlerinde, servis ve yoğun bakımlarda personel ve güvenlik personeli yetersizdir ve sürekli olarak değişmektedir. Özellikle akşamları otoparkta güvenlik olmaması birçok arkadaşımızın güvenliklerini tehdit etmektedir. Yeterli sağlık ve sosyal hizmet emekçisi bulunmamakta, hastanenin her bölümünde özellikle servis ve yoğun bakımlarda hemşire eksikliği sorunu var. Hemşireler sayıları az olmaları nedeniyle yoğun bir tempoda çalışmakta, üstelik daha fazla nöbet tutmakta, hakları olan izinleri kullanamamaktalar. Güvencesizleştirilen ile birlikte yoğun iş temposu altında ezilmeleri, ekip hizmetinin olmaması iş barışı ve motivasyonu düşürmektedir. Şehir hastanesinin açıldığı günden bu güne sağlık ve sosyal hizmet emekçileri daha fazla çalışmalarına, nöbet tutmalarına, yorulmalarına rağmen emeklerinin karşılığı olan performans döner sermaye paylarını yeteri kadar alamamaktadırlar.  Diğer taraftan performansı yükseltmek için aralıksız ameliyatlar yapılmakta, ameliyatta çalışan hekim dışı çalışanlar çok çalışmaktan yorgun ve bitkin düşmekte, sağlık emekçileri yaptıkları işe yabancılaşmakta, istifayı düşünmektedir. Hastanenin aylık geliri 40 milyon TL’yi geçmekte, neden hekim dışı sağlık personeli hakkı olan döner sermayeyi alamamakta? Hizmetlerin çoğu taşerona yaptırılmakta, şirket alt guruplara vermekte,  laboratuvar, görüntüleme, fizik tedavi, sterilasyon ve bunun dışında yemek, temizlik hizmetleri, çarşaf ve pike yıkama hepsi şirkete ait. İşletme sağlık emekçilerini kamudan çalıştırmaz, sözleşmeli güvencesiz çalıştırır şu anda 657 sayılı yasa üzerinden çalıştırılıyor, bu çalışmanın da 2019 yılı sonunda sona ereceği söylenmekte. İşte o zaman burada çalışan kamu çalışanlarının durumu ne olacak bilinmiyor. Olmaz denecek örneği yaşanmakta, tüm kamu hastanelerinde sağlık tesislerinde taşeron işçi çalışmazken şehir hastanesinde taşeron çalışma devam etmekte, kadrolu işçi yok, işçiler taşeron, yeterli sayıda değiller, yıllık izinlerini dahi kullanamıyorlar. Bu hastaneler Sağlık Bakanlığına bağlanmalı, tüm çalışanlar güvenceli kadrolu olmalı, yetersiz kadrolar acilen doldurulmalı. Servislerde hemşire, dinlenme odaları yetersiz, hastane yapılırken yatırım inşaata yapılmış, çalışanların çalışma şartları nasıl iyileştirilir düşünülmemiş şimdi de acil servislerde doktor ve hemşire dinlenme odaları alındı, öncelik çalışanlarda olmalıdır.  Şehir hastanesinde merdiven olmamasından sağlık çalışanları da hastalar da memnun değil,  asansörler yeterli gelmiyor. Şehir hastaneleri AVM gibi, Adana Şehir Hastanesi’nde de  Migros, oyuncak dükkanı, lokanta, şarküteri, giyim mağazaları,  kuaförler,  PTT, medikal,  havayolu büroları ne ararsan var. Şimdide Urfa sıra gecesi eğlencesi eklendi, öğlen yemeğinde eğlence düzenlendi sanki hastane değil, Adana Kazancılar’da akşam yemeği veriliyor. Bilmiyoruz ama yoksa şehir hastanesinin açılışının ikinci yılı kutlaması mı yapıldı? Hastane içinde tedavi bekleyen hastalar var yoksa bu bir tedavi şekli mi? Bir türlü anlaşılabilecek bir eğlence değil, tedavi kurumunda olmayacak bir şey, bunu düzenleyenlerden ve buna izin verenlerden kamuoyu bir açıklama bekliyor.  Adana Şehir Hastanesi 1550 yataklı bir kamu özel ortaklığı, yılda yaklaşık 2.500.000 hastaya hizmet sunuyor,  günde ortalama 1.000 acil hastaya, 4500 poliklinik hastasına, 1.000 yatan hastaya bakmakta. Sayıştay raporunda kemoterapi ilacı hazırlaması için Elazığ Şehir Hastanesi’nde 1(bir) TL, Adana Şehir Hastanesi’nde aynı ilaç 356 TL ödenmekte denmekte, bu kadar fark nasıl oluşuyor yetkililer kamu oyuna açıklamalıdır Adana Şehir Hastanesi’ne 0-6 yaş kreş açıldı, ücreti yüksek olduğu için sağlık ve sosyal hizmet emekçileri çocuklarını buraya getiremiyorlar, hastane personeline kreş ücretsiz olmalıdır. Şehir hastanelerinin büyüklüğü biliniyor, kamu çalışanı sendikalarının yasal temsilcilerinin örgütleme izinleri haftalık 4 saatten 8 saate çıkarılmalıdır. Asistan hekimler çok yoğun iş gücü şartlarında çalışmaktadır. Eğitim dışı iş verilmesinin yasal olmamasına rağmen her türlü angaryaya koşturulmakta, yasal sürenin çok üstünde, saatlerce çalıştırılmakta, hastanedeki bütün personel açığı asistan hekimlerden karşılanmaya çalışılmaktadır. Bildiğimiz kadarıyla bugüne kadar şehir hastanesi eğitim açısından herhangi bir afiliasyon veya yasal statüye kavuşturulmamıştır. Sağlık Bilimleri Üniversitesi tarafından nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde verilen kadrolar tüm eğitim görevlilerine bilimsel kriterlere göre dağıtılmamaktadır. Adana Şehir Hastanesi aynı zamanda eğitim ve araştırma hastanesi ama ikinci basamak hastalarına da bakılmakta. Görüldüğü gibi şehir hastanesinde sorunlar devam ediyor, çalışmalardan hizmet sunanlarda da hizmet alanlar da memnun değil. Adana’da açılan 1550 yataklı Şehir Hastanesi’nin karşılığında Adana kamu hastanelerinden o kadar yatak sayısı azaltıldı ve kamu hastanelerinde yatak sayısı değişmemiş oldu. Hastanelerin isimleri değiştirildi. Mevcut hastanelerin yatak kapasiteleri azaltılmış, toplamda Adana’da ki yatak sayısı neredeyse değişmemiştir. Bir kısım doktor, hemşire, sağlık çalışanı ve personel şehir hastanesine kaydırıldığı için o hastanelerde çalışanlar daha olumsuz koşullarda çalışmaya başlamışlardır. Sağlık emekçileri sık sık yer değiştirmekte. Şu anda şehir hastanesi de dahil kamu hastanelerinin yatak kapasiteleri yeterli değil, mevcut hastalara cevap verememekte, bir çok hastanede de ek servisler açmaya çalışmaktalar. Yapılacak denen hastaneler daha yapılmadı, temeli dahi atılmadı. Şehir hastanesinin tam kapasite ile çalışması için midir mevcut hastanelerin birçoğunda kadın doğum, çocuk, kardiyoloji, plastik cerrahi vs servisler bulunmaması. Önceden 150 yatak ve 5 servisi olan Meydan Çocuk  Hastanesi’nde bugün 50 yatak var ve poliklinikler olarak çalışmakta. 50 yataklı Marsa Doğum Hastanesi 50 yatağa düşürülmüştür şimdi 70 yatak oldu. Yüreğir Devlet Hastanesi eski TOKİ Numune Hastanesinin yerine 750 yataktan 400’e düşürülerek açılmıştır. 800 yataklı Dr. Aşkın Tüfekçi Hastanesi çalıştırılmıyor, yanına 300 yataklı Seyhan Devlet Hastanesi isimli yeni bir hastane yapılmış, hastane olarak burası çalıştırılmakta. O bölgede başka hastane kalmadığı için özellikle acil servisine çok fazla sayıda hasta gelmesi hekim ve sağlık çalışanlarını çok zor durumda bırakmaktadır. Günde 2000 kadar acile hasta gelmekte, yeterli hekim ve hemşire yok, bir doktor gün de 400’e kadar hastaya bakmak mecburiyetinde kalıyor Bunun sonucunda şiddet olayları artmıştır. Servislerde ise uzman hekimler yatak sayısı çok azaldığı için gerekli olan girişimleri yapabilmek için uzun sürelere randevu vermektedirler. Kapatılan Numune Hastanesi’nin arazilerinin ne olacağı konusunda herhangi bir bilgi verilmemektedir. Dr.Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi’nde de yatak sayısı düşürülmüştür. Planlandığı belirtilen 150 yataklı Yeşil Oba Devlet Hastanesi ve 100 yataklı Karşıyaka Devlet Hastanesi’nin ne zaman yapılacağı belli değildir. Bahsi geçen tüm hastanelerde hemşire sayısı çok azdır. Sağlıkçılara performans-döner ya hiç ödenmemekte ya da çok cüzi ödenmekte, özellikle Mayıs ayından yıl sonuna kadar ödenmekte güçlükler oluyor ve nöbet paralarının ödenmesinde sorunlar var. Sürekli olarak hastane yerleri ve isimleri değiştirilmiş. Buralarda çalışan sağlık emekçileri yeni bir sürü zorluklarla karşılaşmışlar. Tüm çalışanların döner sermaye payları düşmüş, idareciler gelirimiz az giderimiz fazla ödeme yapamıyoruz demekte, vatandaşlar ise sürekli değişen hastane yeri ve isimlerinden hastaneleri bulmakta zorlanmaktadır. Şehir hastanesinde her doktoru bulmakta iken bu hastanelerden Seyhan, Yüreğir ve Çukurova Devlet Hastaneleri dal hastanesi değil genel hastanelerdir hasta hastaneye gittiği zaman her doktoru bulamayabiliyor. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak giderilmesi için bu sorunların takipçisi olacağız.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]