Van’dan yola çıkan ve aralarında KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, Eş Genel Başkanımız Gönül Erden ve KESK’e bağlı sendikaların Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin de bulunduğu KESK yürüyüş kolu dün Batman’da emekçiler tarafından karşılandı.
HDP Milletvekili Mehmet Tiryaki’nin de katıldığı karşılamada açıklama yapan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen şöyle konuştu: “Biliyorsunuz kamu emekçilerinin 2020-2021 yılları toplu sözleşmeleri 1 Ağustos’ta başlıyor ve bizler alan eylemlerinin yasaklanmaya devam ettiği bu koşullarda sesimizi ve taleplerimizi duyurmak için dört koldan 3 gün boyunca devam edecek bir yürüyüşe başladık. 3 milyon kamu emekçisini ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisini yakından ilgilendiren, ailelerini de kattığımızda toplamda 20 milyonluk önemli bir kitleyi etkileyecek olan toplu sözleşme süreci olmasına rağmen yandaş medyanın, yetkili yandaş konfederasyonun ve iktidarın sessizliğinden de anlıyoruz ki, süreci oldu bittiye getirmek istiyorlar. Bir kez daha kapalı kapılar arkasında enflasyon oranında ve zamanla enflasyon altında kalacak bir artışla iki yılımızı daha çalmak istiyorlar. Sizler de biliyorsunuz ki, bugüne kadar dört defa kurulan masadan, insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvencesiz, sözleşmeli istihdama son verecek, gelir vergisi ve ek gösterge adaletsizliğini ortadan kaldıracak, ek ödemelerin emekli aylıklarına yansıtılmasın sağlayacak hiçbir düzenleme çıkmadı. Hiçbir temel sorunumuz çözülmedi. Üstelik iki yıllık OHAL dönemi sorunlarımızı kat be kat artırdı. On binlerce kamu emekçisi sorgusuz sualsiz, savunmaları dahi alınmadan işlerinden, aşlarından edildiler. Çoluk çocuk sosyal ölüme terk edilmek istendiler. Daha birkaç gün önce Anayasa Mahkemesi Barış Akademisyenleri şahsında bu ihraçların hukuksuzluğuna dair çok önemli bir karar aldı. Eminiz ki, tüm arkadaşlarımız er geç görevlerine iade edilecekler ve insanlık dışı uygulamalara imza atanlar yaptıklarının hesabını verecek, sadece siyaset sahnesinden değil, insanlık değerleri karşısında da silinip gidecekler. Bizlerin istediğini sadece yüzdelik bir zam oranıyla açıklayan ya da sadece yüzde kaç zam istediğimizi merak eden bir yaklaşımın oldukça dar ve yüzeysel olduğunu belirtmek istiyoruz. Kamu emekçileri ve emeklileri öncelikle bugüne kadar ellerinden alınanları geri istiyor. Bugüne kadar hep ertelenen, fazlası ile hak ettikleri insanca yaşam, güvenceli iş ve güvenli gelecek için haklarının garanti altına alınmasını istiyor. Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Güvenceli İstihdam ve Güvenli Gelecek, Demokratik, Adil Bir Çalışma Yaşamı, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret ve Gerçek Bir Toplu Pazarlık Hakkı istiyoruz. Biz KESK olarak, işçisinden, kamu emekçisine, emeklisinden asgari ücretlisine, küçük esnafından çiftçisine kadar emeği ile yaşam mücadelesi verenleri bir bütün olarak görüyoruz. Bunun doğal sonucu olarak da taleplerimizi kamu emekçileri ile sınırlı tutmuyor, emekçi sınıfları, dar gelirli yurttaşları esas alarak oluşturuyoruz. Biz her şeyden önce kamu hizmetlerinin dönüşüm adı altında ticarileştirileştirilmesinin yarattığı yıkıcı etkilerin ortadan kaldırılmasını, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti önündeki engellerin kaldırılmasını hedefliyoruz. Bu yürüyüşte tüm illerde her fırsatta, her aşamada, özelleştirmelere son verilmesi, kamu yatırımlarının artırılması, kamuda istihdamın yeterli hale getirilmesi, haftalık çalışma sürelerinin düşürülmesini, kamunun bu konuda öncü olması, dar gelirli milyonlarca vatandaşımızın kamu hizmetlerine parasız ulaşması taleplerimizi haykıracağız! Bu taleplerimiz halktan yana kamu hizmeti için olmazsa olmaz, asgari bir zeminin oluşması için zorunlu taleplerdir. Son iki yıldan beri kamuya kadrolu personel alımı durma noktasına gelmiştir. Buna karşın özellikle sözleşmeli istihdam artmaya devam etmektedir. Sözleşmeli istihdam sorununa kalıcı bir çözüm üretilmemiştir. Bu nedenle, hukuksuz ve keyfi olarak OHAL-KHK’leri ile işinden, ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini, iş güvencemizi fiilen kullanılamaz hale getiren tüm düzenlemelerin kaldırılmasını, sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini, performans, esnek çalışma gibi kamu hizmetlerinde niteliği düşüren, kamu emekçilerini birbirinin rakibi haline getiren uygulamalara son verilmesini, yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına sınavsız atanmalarını, ayrımsız tüm çalışanları kapsayan, meslek hastalıklarının tanımlandığı yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasasının hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Bugün kamu görevine alınmada, görevde yükselmede KPPS ve yazılı sınavlar işlevsiz hale getirilmiş, adayların bilgisini, yeteneğini, mesleki yeterliliğini ölçmeye hizmet etmesi gereken sözlü sınav veya mülakatlar siyasal görüş, mezhep hatta doğum yeri gibi faktörlerin temel alındığı, siyasal iktidar ile farklı çizgide olan, torpili olmayan adayların KPSS puanı, yazılı puanı ne kadar yüksek olursa olsun elenmesinin aracına dönüştürülmüştür. Böylece torpilin, kayırmanın, siyasal kadrolaşmanın kapsı sonuna kadar açılmış, kariyer ve liyakat ilkeleri tamamen ortadan kaldırılmıştır. Öte yandan sadece adayı değil, yakınlarının da kapsayan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması ile üçüncü bir elemeye tabi tutulmaktadır. Diğer taraftan sendikal ayrımcılık, özellikle kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılık ve mobbing sistemli bir hale gelmiştir. Bu nedenle KESK olarak; işe almada ve görevde yükselmede-unvan değişikliğinde kariyer ve liyakatin esas alınmasını, torpilin ve kayırmanın kapısını ardına kadar açan mülakatın, güvenlik soruşturması arşiv kaydı araştırmasının kaldırılmasını, sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açılmasını, sendikal ayrımcılığa son verilmesini, kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılığın, mobbingin son bulmasını, istihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını istiyoruz. Toplu sözleşme teklifimizde yer alan temel taleplerimizden biri de insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebidir. Ülkeyi yönetenlerden en çok duyduğumuz sözlerden birisi “işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik” sözüdür. Ancak bu sözde ifade edilen enflasyon TÜİK tarafından açıklanan, çarpık hesaplamalara dayalı resmi enflasyondur. Oysa işçiyi, kamu emekçisini, emekli ezen TÜİK’in resmi rakamları değil, sokakta, pazarda, mutfakta yaşanan hayatın gerçek, gayri resmi enflasyonudur. Halkın en az %20’si açlık sınırı altında, %60’ı yoksulluk sınırı altında olan bir ülkede açıklanan resmi enflasyon rakamlarının bir karşılığı olmadığını biliyoruz. Bu nedenle; yoksulluk sınırındaki artış oranının tüm kamu emekçilerinin maaş artışında temel alınmasını, buna göre 2020 yılı için mevcutta 3.055 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşının, yani 15/1 derece kademesindeki bekar hizmetli kamu emekçisinin maaşının (taban aylık, aylık kat sayı, yan ödeme, ek ödeme, özel hizmet, kıdem aylık) AGİ hariç 4.222 TL’ye çıkarılmasını, hali hazırda 295 TL olan eş yardımının 478 TL’ye çıkarılmasını, çocuk yardımının her bir çocuk için 500 TL’ye çekilmesini, eşi çalışmayan, bakmakla yükümlü olduğu çocuğu bulunan emekli kamu emekçilerine de eş ve çocuk yardımı verilmesini, evi olmayan tüm kamu emekçilerine 515 TL kira yardımı yapılmasını, iş yerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine aylık 457 TL yemek yardımı yapılmasını, tüm kamu emekçilerine yıllık 2 bin TL (aylık 166,67 TL) yakacak yardımı yapılmasını, maaş ve yardım kalemlerindeki artış taleplerimizin kabulü halinde 2021 yılı için 2020 yılında gerçekleşen enflasyon artı 3 puan refah payı verilmesini, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim oranın uygulanmasını, lisans ve ön lisans mezunu tüm kamu emekçilerinin ek göstergesinin 3600’e çıkarılmasını, bunun dışında kalan tüm kamu emekçilerinin mevcut ek göstergelerinin 800’er puan artırılmasını, tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, zorunlu BES kesintisinin kaldırmasını, mevcut emekli maaşlarının artırılmasını, EYT haksızlığına son verilmesini, kadın çalışanların 20 hizmet yılı, erkek çalışanların 25 hizmet yılı dolduğunda yazılı talepleri halinde emekli olma hakkı kazanmasını, kademeli geçişle ilgili yaş hadleri uygulanmamasını, kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaşın dikkate alınmasını, ek ödeme adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasını, farklı kamu kurumlarında aynı unvanda çalışan tüm kamu emekçileri arasında ücret eşitliğinin sağlanmasını, 0-6 yaş grubundaki çocuklarımız için tüm kamu kurumlarında bir an önce ücretsiz kreşlerin açılmasını istiyoruz. Gerçek, evrensel bir toplu pazarlıkla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan mevcut toplu sözleşme sisteminde yaşadığımız sorunların çözülmesinin zor olduğu açıktır. Bu anti demokratik bu sistemde varlığını siyasal iktidara borçlu olanların 5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi adına tek yetkili hale getirilmesi ile sorunlarımız daha da ağırlaşmıştır. KESK olarak yıllardır verdiğimiz mücadele sonucunda kurulan masanın kamu emekçilerinin ve emeklilerinin haklarının değil, ‘yetkili’ olarak oturanların şahsi çıkarlarını temel alan bir zemine dönüştürülmesine seyirci kalmayacağız. Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme talebimiz bu dönemde temel talebimiz olmaya devam edecektir. Yürüyüşümüze başlarken, buradan tüm kamu emekçilerine, emeklilere, dar gelirli yurttaşlarımıza, kamu hizmeti alan tüm vatandaşlarımıza seslenmek istiyoruz: İktidarın ve yetkilendirilmiş yandaş konfederasyona değil, kendi gücümüze ve mücadelemize güvenelim. Bizler istersek bu gidişatı değiştirebiliriz. “Sendikalar yasaktır” denildiği yıllarda bizler nasıl ki, bin bir türlü bedel ödeme uğruna sendikalarımızı fiilen kurduk ve kapattırmadıysak, bu gün de bu karanlık gidişatı durdurabiliriz. Emekçilere gelince “olanakları” hatırlayanlara karşı bütçedeki gelirin emekçilerden, vatandaşlardan alınan vergilerden oluştuğunu hatırlatmak için hangi sendikanın üyesi olursak olalım hep birlikte haklarımız için omuz omuza verelim. Kapılar ardında, masalarda değil, iş yerlerinden sizlerden topladığımız taleplerle hazırladığımız tekliflere hep beraber sahip çıkalım.”