İzmir Sağlık Platformu, Bayraklı Yamanlar ASM’de ve Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi ve Acil Servisinde yaşanan şiddet olaylarını Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde toplanarak protesto etti.
Burada platform adına ortak açıklamayı yapan İzmir Şube Eş Başkanımız Hülya Ulaşoğlu, şöyle konuştu: “Sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte son yıllarda sağlığın piyasalaşması ve iktidar tarafından kullanılan dil, şiddet vakalarında artış yaratmış, sadece artış göstermekle kalmamış sağlık personelinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Şiddet vakalarının birçoğu basına yansımıyor, çalışan arkadaşlarımız her yaşanan şiddet olayını bildirmiyor ancak istatistiklere yansıyan günde ortalama 33 şiddet vakasıyla karşı karşıyayız. 11.07.2019 tarihinde Bayraklı 20 No’lu Aile Sağlığı Merkezi’nde bir hasta Dr. Mahide Agara’dan kendisine rapor yazmasını istemiş, istenilen raporun yazılamayacağını bildirdiğinde Dr. Agara’ya bağırmış tehdit etmiştir, arkadaşının yardımına gelen Dr. Alper Durmuş Sönmez de aynı şahsın saldırısına uğramış, Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi Acil Servisine kaldırılmıştır. Sağlık emekçilerine yönelik baskı ve şiddetin diğer bir kanıtı da yine aynı gün İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde ölen bir hasta yakınının saldırısı nedeniyle Hemşirelerle birlikte çalışan tüm sağlık emekçilerinin kendini yoğun bakıma kapatması ve orada rehin kalmalarıdır. Bunları neyle açıklayacaksınız ? 17 Nisanda Ersin Arslan’ın öldürüldüğü gün tüm ülkede alanlara çıktık, 17 Nisan sağlıkta şiddetle mücadele günü ilan edilsin, TTB ve tüm sağlık örgütleri sendikalar ve odalarla ortak çalışma yapılsın ve Sağlıkta Şiddet Yasası çıkarılsın dedik, açıklamalar yaptık. Ama hükümet tüm çağrılarımıza kulak tıkıyor, ısrarla sağlığa erişimi daha da zorlaştırıyor, bu uygulanan yanlış politikalar sağlıkta şiddetinde katlanarak artmasına devam ediyor. Üzülerek izliyoruz şehir hastaneleri adı altında hastaneler şehrin dışına taşınıyor, halk daha fazla prim ödeyerek daha zor hizmet alıyor. 80 milyon olan ülke nüfusumuza karşı geçen yıl acil servise başvuru 130 milyon hasta sayısına ulaşmış. Poliklinikte katkı katılım payı ödemek istemeyen, gün geçtikçe yoksulluğa düşen hastalar acil servislere başvuruyor. Acil servisin iş yükü artıyor, gerçek acil hastaya zamanında müdahale gecikiyor. Hastalar medyadan öğrendiği ve iktidarın kullandığı dil sebebiyle insana yakışır şekilde alamadığı sağlık hizmetinin sorumlusu olarak sağlık emekçilerini görüyor. İki gün içinde İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesinde önce yoğun bakımda, sonra acil serviste iki şiddet vakası yaşandı. Üstelik acil serviste güvenlikten sorumlu kolluk güçleri olaya seyirci kalmış bu da yetmezmiş gibi saldırgan vatandaşı elleriyle yolcu etmişlerdir. İzmir Tabip Odası’nın ve sağlık emekçilerinin tepkisiyle saldırgan gözaltına aldırılmıştır. Artık yeter bu ülkede adalet istiyoruz, hukuk istiyoruz, tüm kamuya, kamu emekçilerine, sağlık emekçilerine sahip çıkalım. Sağlıkta Şiddet Yasası biran önce çıkarılsın ve saldıranlar en ağır cezayı alacaklarını bilsin. Kamu görevlileri olarak halka hizmet veren sağlık emekçilerine yönelik her türlü saldırının engellenmesi il yöneticileri, güvenlik güçleri ve hastane yöneticilerinin sorumluluğu altındadır, sayın Valiyi, hastane başhekimini, İzmir Emniyet güçlerini göreve çağırıyoruz. Halkımızın, hastalarımızın güvenli daha nitelikli sağlık hizmeti almasının birinci koşulu; hizmeti verenlerin güvenliği ve rahatlığıdır, tüm halkımız ve sağlık emekçileri için güvenli iş güvenli gelecek diyoruz.”