Edirne Şubemiz ve Edirne Tabip Odası, Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi’nde çalışan sağlık emekçisinin şiddete uğramasını hastane önünde yaptığı açıklamayla protesto etti.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Artık yeter, sağlıkta şiddete alışmayacağız. 08 Nisan 2019 tarihinde Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi psikiyatri polikliniğinde çalışan sağlık çalışanı arkadaşımız saldırıya uğramıştır. Sabah saatlerinde açık cezaevinde hükümlü olup kendisine ilaç yazdırmak için hastanemize başvuran ve talebi olumsuz karşılanınca öncesinde ilgili hekimle tartışan ve hastaneyi terk eden şahıs saat dört gibi hastaneye tekrar gelmiş ve uygun zamanı kollayıp doktorun serviste yatan hastalarını vizite gittiği sırada odada bulunan sağlık çalışanı arkadaşımızı yanında getirdiği kalın bir iple boğmaya çalışmış ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanmasına neden olmuştur. Sağlık çalışanı arkadaşımızın canına kast eden bu şahsı ve saldırıyı kınıyoruz. Yaşanan bu olay ne ilktir ne de son olacaktır. Biz sağlık çalışanları bu koşullar altında görevimizi yerine getiremiyoruz. Sağlıkta şiddet sağlık hizmetinin verildiği tüm alanlarda, kamu ve özel hastanelerde, eczanelerde, acil servislerde, yoğun bakımlarda önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Yetkililerden bir an önce sağlıkta şiddeti önleyici, yaptırım gücü yüksek yasal değişiklik istiyoruz. Sağlık emek ve meslek örgütleri uzun yıllardır sağlıkta yaşanan şiddetin nedenleri, şiddete karşı alınacak önlemler konusunda kamuoyunu bilgilendirmekte, yöneticileri şiddeti durdurmak için sorumluluk almaya davet etmektedir. Bütün bu çabalarımıza karşın Dr. Ersin Arslan, Dr. Kamil Furtun, Dr. Aynur Dağdelen ve Dr. Fikret Hacıosman’ın öldürülmeleri ve nice şiddet olayı ile ilgili siyasi iktidarın sağlıkta hiçbir adım atmadığını üzülerek görüyoruz. Sağlık kuruluşlarında her gün ortalama 30 şiddet olayı yaşanmaktadır. Bu sorun bir yandan sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale getirmiştir. Bu durum sürdürülebilir ve kabul edilebilir değildir. Sağlıkta şiddetin toplumsal etkenleri vardır ve bunlar giderilmedikçe sağlık kuruluşlarını tam olarak güvenli ve huzurlu yerler haline getirmek olanaklı değildir. Kapıdan giren her kişinin potansiyel bir tehlike olabileceği duygusu sağlık çalışanlarında tarifsiz gerginlik yaratmaktadır. Sağlık çalışanları bilime ve yasalara göre davranmaları durumunda idare, toplum ve medya tarafından yalnız bırakılacağı hatta suçlanabileceği kaygısı taşımaktadır. Açık olarak görülen bir başka gerçek kamu otoritesinin sağlık kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlamak için alması gereken etkin önlemleri almadığı, caydırıcı cezaları yürürlüğe sokmadığı, müşteri memnuniyeti esasıyla sağlıkta iyiliği değerlendirdiğidir. Bu yanlış tutum daha birçok sağlık çalışanının şiddete uğramasına ve can kayıplarıyla karşılaşılmasına neden olacaktır. Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarının temsilcileriyle sorunun çözümüne yönelik işbirliğine gitmesi zorunludur. Artık tek bir sağlık çalışanının bile şiddete uğramasına tahammülümüz yoktur. Sağlıkta şiddeti önleyici yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Sağlıkta etkin bir şiddet yasası çıkana dek haklı mücadelemiz artarak devam edecektir.”