Bundan tam 41 yıl önce 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi öğrencisi yedi devrimci genç kontrgerilla tarafından katledilmiştir.  Günler öncesinde katliam hazırlığı yapıldığı yönündeki istihbarata rağmen hiçbir önlem alınmamış, katliama açıkça göz yumulmuştur. Sorumlular bilinmesine rağmen yıllar süren davanın üstü kapatılmış, katliamın arkasındaki güçler açığa çıkartılmamıştır. Tetikçilerden kimisi bugün ortalıkta rahatça gezmekte, derneklerde pozlar vermekte, kimisi seçimlerde aday olma cüretini gösterebilmektedir.

Tarihe Beyazıt Katliamı olarak geçen bu katliamdan 10 yıl sonra ise tüm dünya Halepçe vahşetine tanıklık etmiştir. 16 Mart 1988 günü Saddam Hüseyin rejimi tarafından gerçekleştirilen hava saldırılarında Halepçe Kasabası ve civarı kimyasal silahlarla bombalanmış, tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan katliamda çoğu çocuk ve kadın 12 bin kişi yaşamını yitirmiştir. Bölgeye ilişkin hesapları olan emperyalist ülkeler ve gerici bölge yönetimleri yaşanan bu vahşeti seyrederek en az Saddam Hüseyin rejimi kadar büyük bir insanlık suçuna imza atmıştır.

Katliamlar tarihimize 12 Mart 1995 tarihinde Gazi katliamı eklenmiştir. Alevi yurttaşlarımızın gittikleri kahvehanelerin ve cem evinin hedef alındığı silahlı saldırılarda bir kişi hayatını kaybetmiştir. Saldırıları protesto etmek için toplanan halkın üzerine ateş açılması sonucunda yaşanan olaylarda 22 kişi katledilmiştir. Katliamın gerçek faillerinin ve arkasında yer alan güçlerin değil, birkaç tetikçinin yargılandığı davada hukuk, devlet şiddeti karşısında bir kez daha suskunluğa gömülmüş, katliamcılar aklanmıştır.

Beyazıt, Halepçe, Gazi katliamları üzerlerinden onlarca yıl geçmesine rağmen hafızalarımızdaki canlılığı, yüreğimizdeki acısını koruyor.

Beyazıt katliamı faillerini yakalamak için peşlerinden giden polislere “dur” emri verenler ile Gazi katliamında 22 vatandaşımızın katlinde “vur” emri verenler aynı insanlık dışı zihniyetten beslenmektedir. Halepçe`de çocuk, kadın demeden katledenlerle Roboski katliamına imza atanlar, IŞİD çeteleri tarafından gerçekleştirilen katliamlara zemin hazırlamaktan geri durmayanlarla Suruç’ta 33, Ankara Tren Gar’ında 103 canımızı aramızdan koparan katliamların faillerinin açığa çıkarılarak cezalandırılmasını engelleyenler halkları düşmanlaştırmada sınır tanımayan aynı zihniyetin ürünüdür.

Ne yazık ki, yaşanan katliamların utancıyla yüzleşmek yerine inkârı yüceltenler,  sorumlularından hesap sormak yerine üstünü kapatanlar yeni katliamlara, cinayetlere davetiye çıkarmaya devam ediyor. Ölümleri, katliamları sıradanlaştıran nefret ve kin söyleminin yarattığı şiddet sarmalı daha da derinleşiyor. Sürekli pompalanan şoven ve ırkçı söylemle barıştan ve kardeşlikten yana saf tutanlar, kadınlar hedef olarak gösteriliyor.

İktidar uğruna milliyetçi, şovenist politikalara sarılanlar katliam zeminlerini sürekli canlı tutmaktadır. Nitekim Madımak katliamını hala mahkûm etmeyenler, katillerine af çıkarmak için her fırsatta girişimde bulunanlar birkaç gün önce, 8 Mart sonrasında, yeni bir provokasyona zemin hazırlamada bir an tereddüt etmemişlerdir!

YÜZLEŞME ve yeni bir toplumsal mutabakat gerçekleşmediği sürece yeni katliamlar, provokasyonlar, girişimler hep olacak, geçmiş katliamların acısı tazeliğini koruyacaktır.

Yeni katliamlar yaşanmasını engelleyebilecek tek şey demokrasinin, laikliğin, adaletin barışın ve kardeşliğin hâkim olduğu, hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesin eşit yurttaş olarak kabul edildiği, farklılıklarımızın zenginlik olarak görüldüğü bir ülke mücadelesini yılmadan, usanmadan sürdürmekten geçiyor.

KESK olarak en başından beri barış ve kardeşliğin tesis edilmediği bir ülkede demokrasinin gelişmeyeceğini, bunun da emeğin hakları mücadelesi önünde önemli bir engel teşkil edeceğini her zaman vurguluyoruz.

Halkların birlikte yaşama umudunu yok etmeye çalışanlara karşı bundan sonra da birbirimize daha fazla kenetlenmeye devam edeceğiz.  Yaşadığımız katliamların hesabını bir arada yaşam zeminlerini güçlendirerek, barış ve kardeşliğin ülkesini kurarak soracağız.

Bunun için her zaman savaşa karşı barıştan şovenizme, ırkçılığa karşı halkların kardeşliğinden, emperyalizme karşı tam bağımsızlıktan yana saf tuttuk, saf tutmaya devam edeceğiz.

Beyazıt, Halepçe, Gazi Katliamlarında hayatını kaybedenler şahsında bugüne kadar yaşadığımız tüm katliamlarda hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, tüm insanlığın barış içerisinde yaşayacağı bir dünya ve ülke mücadelemizi sürdüreceğimizin altını çiziyoruz.

                                                                                                                                  KESK YÜRÜTME KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×