Diyarbakır Şubemizin de bileşeni olduğu Dicle Amed Kadın Platformu, Jiyan Kadın Semt Pazarı’nda yaptığı açıklamayla 8 Mart eylem ve etkinliklerinin startını verdi.
Ortak açıklamayı yapan KESK Kadın Dönem Sözcüsü Tüm Bel-Sen Şube Kadın Sekreteri Bahar Yıldırım, 8 Mart’ta yapılacak mitinge çağrı yaparak, şöyle konuştu: “Ülkemizde AKP iktidarı süresince her sene 8 Martları giderek artan baskı ve faşizm koşullarında karşıladık. 2019 8 Mart’ını da kadın emeğine, mücadelesine, kazanımlarına ve kadınların yaşam hakkına saldırı koşullarında ancak tüm bunlara karşı dinmeyen kadın direnişi ile karşılıyoruz. Kendi ifadeleri ile “profili düşük” bürokratların biat ettiği “tek adam” rejimi ve KHK’lerle ülkeyi yönetmek isteyen AKP-MHP Hükümeti, savaş politikalarıyla ülke ekonomisini iflasa sürüklemiştir. Seçim propagandasını “mermi fiyatı” üzerinden yürüten ve ekonomik kriz her dile getirildiğinde “dış güçler, tuzak, mağdur” safsatalarıyla gündemi geçiştiren hükümet, son üç yılda kadın istihdamını ve kadının ekonomideki varlığını yok etmeyi hedeflemiş, bu uğurda her türlü saldırıyı cezasız bırakmıştır. Binlerce kadın ihraç edilip iş hayatı dışında bırakılmış, devletin topluma karşı birinci görevi olan sosyal hizmetler evde kadına yüklenerek sadaka gibi paralarla kadın eve mahkûm edilmiş ve kadına yönelik her türlü taciz, tecavüz, şiddet ve hatta yaşam hakkı ihlali cezasız bırakılmıştır. Bugün toplandığımız Bağlar Kadın Semt Pazarı’nda çalışan emekçi kadınlara dönük saldırılar ve pazar tezgâhlarının erkeklerce gasp edilmesi girişimleri, topluma sirayet eden AKP eril zihniyetinin vücut bulmuş halidir. Kelimenin gerçek manasıyla artık evler, sokaklar ve iş alanları kadınlara karşı savaş alanlarına dönüşmüştür. Mobbing, taciz, tecavüz ve ölümle yüz yüze kalan kadınlar için yasaları işletmeyen, göçmen kadınların hiçbir yaşam güvencelerini sağlamayan, kadınları ihraç edip işini elinden alan, yeni istihdamda kadınları almamayı teşvik eden, kürtaj, boşanma, nafaka gibi birçok hukuki hakkını tartıştırıp gasp eden, ne yiyip ne içeceğine, kaç çocuk yapacağına, hamileyken dışarı çıkıp çıkamayacağına karışan, nerede nasıl kahkaha atacağına karar verme hakkını kendinde bulan, kadınların ve kız çocuklarının ölü bedenlerini gömmeye izin vermeyen, günlerce sokakta, derin dondurucularda beklettiren, çırılçıplak teşhir eden, muhalif kadın politikacıları, akademisyenleri, gazetecileri, feminist ve aktivistleri cezaevlerine mahkum eden ve daha sayabileceğimiz birçok sebepten faşizan politikaların sahibi bu hükümet, kadınlara yönelik saldırılarda sorumluluk ve suç sahibidir. AKP-MHP eril iktidarı toplumumuzdaki tüm farklılıkları “tekçi, yerli ve milli” propagandaları ile yok saymakta ve başta kadınların olmak üzere, halkların yaşam haklarını, dinlerini, dillerini ve kültürlerini her türlü faşizan saldırıyla yüz yüze bırakmaktadır. İktidarda kalmak için seçim propagandalarını “açılım paketlerinden, Avrupa Birliği uyum süreçlerinden, savaş ve çatışmaların bitirilmesini hedefleyen müzakere masasından” milliyetçi, tekçi ve inkârcı söyleme kaydıran AKP-MHP ittifakı ülkede ne ifade özgürlüğü, ne hukuki zemin ne de yaşam hakkı bırakmamıştır. Bunlara karşı söyleyecek sözü olan herkes işinden olma, sürgün, cezaevi veya ölümle tehdit edilmektedir. On binlerce insan ifade ettikleri fikirleri yüzünden cezaevlerinde tutulmakta, giderek artan baskı, şiddet ve işkencelere maruz kalmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının konuyla ilgili raporları 90’ları aratmamaktadır. Leyla Güven ve demokrasi ve özgür birliktelikle yaşama umudu için mücadele eden, hayatını ortaya koyan yüzlerce kişi Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde ve yurt dışında açlık grevi eyleminde kritik eşiği aşmış durumdadır. Biz kadınlar, yaşamak için ölmek zorunda bırakılmayı kabul etmiyoruz. AKP-MHP hükümetinin 21. yüzyılda bu ülkeye yaşattığı ayıbın, faşizan politikaların kaybedeceğini ve her türlü insani değeri yok saymak pahasına sığındıkları sarayların başlarına yıkılmasının yakın olduğunu bilmelerini istiyoruz. Kadına rağmen, halka ve farklılıklarına rağmen milliyetçi-faşizan politikalarda ısrar eden iktidarların kaybettiğini görmeleri için yakın tarihe ve Ortadoğu’ya bakmaları yeterlidir. Tüm kadınları eril, tekçi, milliyetçi ve militarist iktidarlara karşı durmaya, 8 Mart’ta alanlarda, gece yürüyüşlerinde, sokakta, pazarda, evde ve her yerde olmaya çağırıyoruz. Biz kadınlar her yerde haklarımız için, tüm haksızlıklara karşı mücadele ediyor, sözümüzü söylüyoruz.”
Basın açıklamasından sonra alkış, zılgıt ve erbaneler eşliğinde pazardaki kadınlara karanfil dağıtıldı. Ardından da açlık grevinde olan DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven evinde ziyaret edildi.