Diyarbakır’da bulunan sağlık örgütleri, Dünya Anadil Günü nedeniyle basın toplantısı düzenleyerek, “Anadilde sağlık hizmeti meşru bir haktır” açıklamasında bulundu.
Diyarbakır Şubemiz, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası, Sosyal Hizmetler Derneği (SHU-DER) Diyarbakır Şubesi ve Mezopotamya Psikologlar İnsiyatifi (DER-MEZ) temsilcilerinin katıldığı basın toplantısında Türkçe ve Kürtçe metinler okundu.
Kürtçe açıklamayı Diyarbakır Tabip Odası Sekreteri Orhan İlim yaparken, Türkçe metni ise SHU-DER yöneticisi Esra İpek okudu.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bilindiği gibi UNESCO 21 Şubat’ı Uluslararası Anadil Günü adı altında; uluslararası uzlaşıyı, kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla 1999 yılından bu yana ‘Anadil Günü’ olarak takvime almış bulunmaktadır. Dil, yalnızca bir ifade aracı ya da ortamı değildir, ifadenin içeriğini ve anlamını renklendirir. Halkın kendi kültürel kimliğini sayesinde ifade edebildiği dil bireyin kendi kişisel kimliğini ve bireysellik duygusunu ifade edebildiği bir araçtır. Dil, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğini ve kalitesini etkileyen unsurların başında gelir. Hasta ve sağlıkçı ilişkisinin her iki taraf açısından da anlaşılabilir kılınması sağlık hizmetinin kalitesini ve sonuçlarını ciddi oranda etkiler. Anadilde sağlık hizmeti talebi; sağlık hakkı, tedavi hakkı, hasta hakkı ve yaşam hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Herkese eşit, etkin ve nitelikli sağlık hizmeti sunmanın yolu anadil hakkının bu alanda da kullanımına bağlıdır. Maalesef Türkiye’de diğer kamusal alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da vatandaşların anadillerini kullanabilmeleri, anadilinde sağlık hizmetleri alabilme hakları göz ardı edilmektedir. Bizler görevimizi yaparken hastalarımız arasında ırk, dil, cinsiyet, inanç, sınıf ayırımı yapmaksızın mesleğimizi icra edeceğimizi taahhüt eden bir mesleğin mensupları olarak bize başvuran bir hastanın anamnezinin (öykü) çok önemli olduğunu ve sağlıklı / doğru bir anamnezin alınmasının yolunun da hasta ile sağlıklı bir iletişim kurmaktan geçtiğini biliyoruz. Bu sağlıklı iletişim ise ancak hasta ile hekimin aynı dili konuşması ile ve tabii ki hastanın kendini en iyi ifade edebileceği dili ile (ki bu genellikle ana dili olmaktadır) mümkün olabilmektedir. Yine hastanın bilgilerinin ve hasta hekim ilişkisinin mahremiyeti açısından da hasta ile hekim arasına 3. bir kişinin (tercümanın) girmesi de ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmakta, hastanın kendini rahat ve doğru bir şekilde ifade edememesine yol açmaktadır. Esasen bir halkın anadilde kamusal hizmet alması için hiçbir gerekçeye ihtiyaç yoktur. (kendini başka dilde ifade edebilmesi halinde dahil) Türkiye’nin çok kültürlü ve çok dilli yapısı dikkate alınarak bu sorunların çözülebilmesi için anadilin öğrenimi ve kullanımı desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Sağlık alanında da tıp eğitiminden sağlık hizmeti sunumuna kadar her düzeydeki kamusal hizmetlerde anadillerin kullanılmasına olanak sağlanmalıdır. Bizler eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ücretsiz ve anadilde sağlık hakkını savunan sağlık örgütleri olarak 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla halkın sağlığa ulaşım hakkını kısıtlayan ülkedeki tüm anadillerin önündeki engellerin kaldırılarak evrensel sağlık hizmetine ulaşımın önünün açılmasını talep ediyoruz.”