KESK İstanbul Kadın Meclisi, Aile Çalışma ve Sosyal İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Meclis adına ortak açıklamayı yapan Eğitim-Sen 7 No’lu Şube Kadın Sekreteri Şahiser Kocakaya, ataerkil kapitalizme ve yarattığı şiddetin her türlüsüne karşı; savaşa, tacize, tecavüze, yoksulluğa, haklarının yok edilmesine, eşitsizliğe ve gericiliğe karşı bir kez daha alanlarda olduklarını söyledi.

Kadın düşmanı politikalarla, kazanılmış haklarına dönük saldırılarla var olan eşitsizliğin her geçen gün daha da derinleştiğini vurgulayan Kocakaya, sözlerine şöyle devam etti: “Kadın erkeğe, aileye daha fazla bağımlı olsun hesaplarını yapanlara bugün buradan cevap veriyoruz. Haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkacağız, aileye köle olmayacağız. Tekçi, gerici muhafazakar ideolojisi doğrultusunda toplumu daha kolay denetlemek ve yönetmek için kadını aile içerisine hapsetmeyi amaçlayan AKP iktidarı, bu uğurda hukuksuzlukta sınır tanımıyor, devletin tüm imkânlarını adeta seferber ediyor. İki yıllık OHAL süresince KHK’ler eliyle kadın kurumsallaşmasına ve örgütlenmesine dönük saldırılar bunun en yakın örneğidir. Bu hukuksuz uygulamalar kadın mücadelesini ve kazanımlarını geriletmek amacıyla devreye sokulmuştur. Halk iradesine kayyumlar atanmış, kadın belediye başkanları, milletvekilleri tutuklanmış, kadınların iradesine dönük sayısız hak gaspı gerçekleştirmiştir. 24 Haziran sonrası geçiş yapılan Tek adam rejimiyle kazanılmış haklarımızı hedef alan uygulamalar bu kez de TBMM işlevsiz bırakılarak cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile düzenlenmektedir. Bildiğimiz gibi AKP’nin aileyi korumayı önceleyen politikaları ”kadın” adının bakanlık başta olmak üzere pek çok yerden çıkarılmasıyla sonuçlandı. Yeni rejime uyum çerçevesinde kurulan, adını bile söylemekte zorlandığımız yeni torba bakanlığın da tıpkı ”Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” gibi kadınların gerçek sorunlarına çözüm üretmek niyetinde olmadığını geçmiş 16 yıllık pratikten biliyoruz. Kadına yönelik şiddeti münferit gören, tacizi tecavüzü meşru kılan, istismarda rıza arayan, LGBTİ + lara yönelik nefret cinayetlerini savunan, erkeğin tekelinde bir aile ve ülke anlayışında kadını kaderiyle baş başa bırakan bir bakanlığın üreteceği tek şey kadın düşmanlığıdır. Biz, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini esas alan ve kadınlarla birlikte politikalar üreten, bir kadın bakanlığının acilen kurulmasında ısrar ediyoruz. Toplumsal yaşamı baştan aşağı dinselleştirmek, kadını kamusal alanlardan uzaklaştırmak amacıyla, sosyal politikaları diyanet eliyle dizayn eden, laik-seküler yaşamı yok eden ve kadın kazanımlarını hedef alan düzenlemeler yapılmak isteniyor. Aile ve dini rehberlik büroları, aile irşat merkezleri, hadım cezası, cinsel istismarda rıza yaşını 12’ye düşüren tecavüz yasa tasarısı, din adamlarının aile psikoloğu olarak görevlendirilmesi, müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi verilmesi, bunlardan yalnızca bazıları. Biryandan da, din temelli müfredat değişiklikleriyle, dini eğitimin erken çocukluk yaşına indirilmesiyle, karma eğitimin sonlandırılmasının önünün açılmasıyla eğitim alanı dinselleştirilerek ataerkil ideolojiye göre bir toplum yaratmaya çalışıyorlar. AKP/Saray iktidarı, milliyetçi, tekçi, dinci muhafazakâr politikalarını, kapitalizmin 80’ler sürümü neoliberal politikalarıyla harmanlayarak, savaş politikalarını da arkasına alarak oldukça uyumlu bir şekilde sürdürüyor. Bu politikalar, cinsiyet ayrımcılığını pekiştiriyor, kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti, tacizi ve mobbingi arttırıyor. Ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak sermayenin her daim sarıldığı kadın emeği, ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, esnek, parçalı istihdamın vazgeçilmez unsuru olarak, değersizleştirilerek istihdamda kendine yer bulabiliyor. Esasen de, KHK’ler eliyle iş güvencemiz fiili olarak ortadan kaldırılmıştır. Çalışma yaşamında da, ayrımcılığı ve eşitsizliği en derin yaşayan yine kadınlar olmaktadır. Ev içerisinde görünmez kılınan emeğimiz ücretli istihdam içerisinde de geleneksel rollere göre konumlandırılmakta, kamusal hizmet olması gereken çocuk, yaşlı ve hasta bakım sorumluluğu her daim kadınların omzuna yüklenmektedir. Tüm bunlar, yoksulluğun kadınlaşmasına güçlü bir zemin sunuyor. Biz kadınlar olarak makbul kadın dayatmalarını, dört duvar arasında çocuk bakımı, yaşlı bakımı gibi ev içi işlere hapsedilmeyi, yoksullaşmayı, güvencesizliği, müftülük nikahını bizlere dayatılan dört duvarın belgesi olan evlenme cüzdanlarını kabul etmiyoruz. Bir kez daha söylüyoruz ki: Aile değil kadınız, makbul kadın değiliz. Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz, sokaklar bizimdir. Yaşasın Kadın Dayanışması, Jın Jiyan Azadi. Emeğimize Sahip Çıkacağız, Güvencesizliğe Teslim Olmayacağız.”

KESK’li kadınlar açıklamanın ardından tutsak KESK’li kadınlara kart gönderdi.

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×