Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesi Topluma Yapılabilecek En Büyük Kötülüklerdendir!

Facebook
Twitter
WhatsApp

15 yıldır satmadığı/özelleştirmediği kurum kalmayan iktidar şimdi de gözünü şeker fabrikalarına dikmiş durumda.

“Kendi kendine yetebilen ender ülkelerden” tarifi ortaöğretim coğrafya kitaplarının sayfalarında kalmak üzere.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, nişasta bazlı şeker kotalarının arttırılması, pancar üretiminin azaltılıyor olması kaygı verici girişimlerdir.

Söz konusu özelleştirmenin halk sağlığına olan etkileri görmezden gelinemez, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak ilan ediyoruz:

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşıyız!

Çünkü; özelleştirme fabrikalarda çalışan işçilerin iş güvencesinin ortadan kaldırılması, emek sömürüsünün artması, ücretlerinin düşmesi demektir

Çünkü; bugüne kadar özelleştirilen her fabrikanın başına geldiği gibi özelleştirme sonucu şeker fabrikalarının da başına gelecek olan da bir kısmının kapatılması, şirketler tarafından daha karlı olduğu düşünülen alanlarda faaliyet yapılması demektir

Çünkü; şeker fabrikalarının özelleştirilmesi pancar üretiminin azaltılması, pancar üreticisinin üretim yapamaması demektir.

Tüm dünyada bir kaç ülke ve şirket gıda sektörünün yarıya yakınını kontrol ediyor. Çünkü bizim gibi ülkeler IMF kredisi alabilmek için tarımda kendi kendine yeterliliği ortadan kaldırmaya yönelik yaptırımları kabul ediyor. Tarım yapılabilir alanlar tahrip ediliyor, kota uygulamaları, ithal tohumlar, mazot fiyatları, üreticiye destek verilmemesi sonucunda ihracata dayalı bir gıda ekonomisi oluşturularak daha da bağımlı ülkeler haline gelmenin yolu açılıyor.

Gerek pancar üreticileri, gerek kapatılacak fabrikalardaki işçiler ve aileleri, gerekse nişasta bazlı şekerlere daha da mecbur bırakılacak toplumun bütününü için şeker fabrikalarının özelleştirilmesi büyük bir tehdit demektir!

Pancardan üretilen şekerin azaltılması genetiği değiştirilmiş mısırdan üretilen nişasta bazlı şekerlere daha fazla maruz kalmak demektir. Pancar şekeri yüzde 50 glikoz yüzde 50 fruktoz içermektedir. Mısır nişastasından glikoz ve früktoz şurubu olarak elde edilen nişasta bazlı şekerlerde ise daha yüksek oranda früktoz bulunmaktadır. Nişasta bazlı şekerler, pancar şekerine göre daha ucuz ve sıvı formda oldukları için gıda endüstrisinde daha fazla tercih edilmektedir. Ancak nişasta bazlı şekerlerin insülin metabolizması üzerindeki olumsuz etkileri sonucu obeziteye yatkınlığı arttırması kanıtlanmış, bunun yanı sıra diyabete yol açabildiği de düşünülmektedir. Bu düzenlemeyle nişasta bazlı şekerlere muhtaç bırakılıyor olmamız obezitenin, diyabetin katlanarak arttığı toplumumuzda halk sağlığının hiçe sayılması demektir.

Obezite az ve orta gelirli ülkeler de dahil olmak üzere artış gösteriyor. Çünkü az ve orta gelirli ülkelerin tarımda kendine yeterlilikleri ortadan kaldırılıyor ve işlenmiş-hazır gıdaların pazardaki payları giderek arttırılıyor.

Pancar üretimine kota getirilirken mısır şurubunu ithal ediyor olmamız ve okul kantininden mahalle bakkalına kadar her yerde bu işlenmiş gıdalara maruz kalmamız sağlığımızı tehdit ediyor.

Şeker fabrikaları özelleştirilmesin, gıda güvenliği için halk sağlığı için bu yanlış politikalardan biran evvel geri dönülsün. 20.03.2018

MERKEZ YÖNETİM KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]