Sağlık alanındaki dinci-gerici cinsiyetçi dönüşüme her gün bir yenisi ekleniyor.
Kamusal alanın tamamını dini kurallara göre yeniden dizayn etme arzusunun sonu gelmiyor. Dinci saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor.
Tek bir hastanedeki yetkili mercilere bildirimi yapılmamış 115 gebe çocuk vakasının kamu vicdanında açtığı yara henüz kapanmamışken, çocukların istismarcılardan korunmasını dert etmeyenler kimyasal hadım gibi uygunsuz yöntemleri çözüm olarak sunuyor, üstelik yasanın içine zina ile ilgili de düzenleme koyarak kendi kurdukları düzenin yarattığı çirkinlikleri bile yine kendi lehlerine çevirmenin derdine düşüyor.
Sağlık ve sosyal hizmetler alanında kadınlara yönelik ayrımcılık giderek derinleşiyor. Kadın sağlığı üreme sağlığına indirgeniyor, çok çocuk doğursun diye doğum kontrol yöntemlerine ulaşımı azaltılıyor, kürtaj fiilen yasaklanıyor.
Bilim dışı sağlık uygulamalarını meşrulaştıranlar, sayısı 10binlerle ifade edilen aşısız çocuğu ve giderek artan aşı karşıtlığını dert etmedikleri gibi, “çocuğunuza aşı yaptırmayın, hacamat yaptırın” diyenleri halk sağlığı için mücadele eden kurumların karşısına dikiyor,
Kanser hastalarının ilaçlarına ulaşamamasını dert etmiyor, onun yerine “helal ilaç” üretmenin peşine düşüyor,
Sağlık ve sosyal hizmetler alanını eğitiminden sunumuna kadar dinselleştirmeyi birincil hedefleri olarak belirliyorlar.
Bugün yine bir yobaz, yoğun bakımdaki hastaların cinsiyetlerine göre ayrılması gerektiğini, kadın hastalara kadın doktorların erkeklere ise erkek doktorların hizmet sunmasının uygun olacağını buyurdu! İlk çığlıktan son nefese kadar insan yaşamı için mücadele eden biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri böyleleri gibi düşünmüyoruz, düşünemeyiz.
Sağlık hizmet sunumunun her aşamasında insanlık onuruna sahip çıkmayı savunan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için hastanın mahremiyeti de insanlık onurunun bir parçasıdır ve sağlık hizmet sunumunun her aşamasında her bir hastamızın haklarına sonuna kadar saygı göstermeyi kendimize temel ilke edinmiş durumdayız. Bu ilkemiz her bir bireyi cinsel obje olarak gören, insanlar arası her ilişkiden cinsellik çıkarmaya uğraşan bu çürümüş zihniyetin saçmalıklarıyla asla örtüşemez.
Maalesef bugün bu saçmalıklara cevap vermek zorunda hissetmemizin nedeni, örneklerini daha önce defalarca yaşadığımız gibi, bu tarz ipe sapa gelmez açıklamaları bir kaç kendini bilmezin kişisel hezeyanları olarak görmememiz gerektiğini son 15 yılda yaşayarak öğrenmiş olmamızdandır.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak alanımızda yaratılan bu yıkımı durduracağız, piyasalaşmayla da gericileşmeyle de cinsiyetçilikle de mücadele edeceğiz!
Merkez Yönetim Kurulu