15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti… Darbe teşebbüsünü “Allah’ın bir lütfu” olarak nitelendiren siyasal iktidar bu süreci siyasal, sosyal ve ekonomik olarak tam bir tahakküm, baskı ve zor sürecine dönüştürdü.
Son olarak 14 Temmuz’da yayımlanan 692 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile onlarca kamu kurumundan toplam 7 bin 348 kamu personeli daha ‘memuriyetten çıkarılmış’ yani ihraç edilmiştir. Böylece KHK’lar kapsamında kamudan ihraç edilenlerin sayısı 110 bini aşmıştır.
15 Temmuzun yıl dönümü arifesinde yayımlanan bu KHK ile kamuda başlatılan ‘kitlesel kıyım’ın hukukla, adaletle, evrensel hukuk ilkeleri ile açıklanacak hiçbir yanı olmadığı bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
SES olarak bir kez daha altını çiziyoruz; Hukuken somut delillere, yargı kararlarına, mevzuata uygun yürütülen idari soruşturmalara dayanmaktan uzak bir şekilde verilen tüm ihraç kararları hukuksuzdur.
Aradan geçen bir yılda darbe teşebbüsünün siyasal ayağının ortaya çıkarılmasına yönelik en küçük bir adım dahi atılmaması siyasal iktidarın darbe ile darbecilerle hesaplaşma gibi bir derdi olmadığını ispatlamıştır.
Hatta yoksullaştırdığı halkı enflasyona ezdirmekten işçinin grevini yasaklamaya, kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesini yok ederek kapı kuluna çevirmekten, emeği ile geçinen kesimlerden aldığı vergileri, işsizlik fonunu, halkın-kamunun kaynaklarını, varlık fonu adı altında patronlara teşvik kıyağı olarak aktarmaya kadar elimizde kalan son haklarımıza, son kuruşumuza dahi göz diken saldırı dalgasını tüm hızıyla sürdürmektedir.
SES olarak bizler de elbette ki bu saldırı dalgasından payımıza düşeni fazlasıyla alıyoruz.
Çünkü biz SES olarak, başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçi kesimlerin hak ve özgürlüklerini savunmayı, emeğin hakları ile demokrasi ve barış mücadelesi arasında köprüler kurmayı ilke edinmiş bir sendikayız. Sadece 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisinin hak ettiği insanca yaşam için değil, 80 milyon vatandaşın parasız, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti alma hakkı için de mücadele ediyoruz. Mücadelemizi en başından beri, demokrasinin, hukukun, adaletin, laikliğin, kardeşliğin ve barışın tesis edilemediği bir ülkede emeğin-emekçilerin haklarını korumanın-geliştirmenin mümkün olmadığı bilinci ile sürdürdük, sürdürüyoruz.
Bunun için her zaman emek, barış ve demokrasi karşıtlarının hedefinde olduk. Bugün de, 15 Temmuz sonrasında SES’i “darbe destekçisi” olarak itham edemeyeceklerini bilenler yıllardır kararlılıkla sürdürdüğümüz emek ve demokrasi mücadelemizi “suç” gibi göstermektedir.
Tekrar üstüne basa basa vurguluyoruz. Bir sendikanın, konfederasyonun; anayasa ile yasalarla, ülkemizin altında imzası bulunan uluslar arası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınmış bulunan sendikal hak ve özgürlükleri kullanması “suç” değildir. Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi yürüttüğü için açığa alınan, ihraç edilen yönetici ve üyelerimiz de “suçlu” değil, kamu emekçileri mücadelesinin onurudur.
Hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanların ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini bırakmayacağız.
Nereden ya da kimden gelirse gelsin, örgütlü mücadelemizi hedef alan, her türlü yasa dışı girişim ve saldırıya rağmen, hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.
İhraç edilen, açığa alınan tüm üyelerimiz tekrar görevlerine dönene kadar dayanışmayı daha da büyüterek mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz.
Bugüne kadar ihraç edilen üyelerimize maddi, manevi, hukuki desteği sunduk ve sunmaya da devam edeceğiz. Bu tür uygulamalara karşı alanlarda, işyerlerimizde tepkilerimizi göstermeye devam edeceğiz.
Tüm bu antidemokratik ihraç kararlarına, baskılara karşın bu ülkenin onurlu ve mücadeleci kamu emekçileri olarak boyun eğmeyeceğiz.
BİZ HAKLIYIZ, BİZ KAZANACAĞIZ!
25.07.2017
Adıyaman Şube Yönetim Kurulu