“OHAL’de darbe fırsatçılığıyla Kadın Kazanımları ve Kadın Mücadelesini” hedef alan saldırılara karşı, KESK Kadın Meclisi emeğimize, bedenimize ve kimliğimize sahip çıkıyoruz başlığıyla 22-23 Ekim 2016 tarihlerinde Eğitim Sen Genel Merkezin’nde toplandı.
Toplantı sonucunda KESK Kadın Meclisimiz adına, KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy’un yaptığı basın açıklaması aşağıdadır.
İş Güvencemize, Geleceğimize Ve Kazanımlarımıza Sahip Çıkıyoruz!
Saray ve siyasi iktidar, Allahın lütfu olarak değerlendirdiği darbe girişimini, her türlü hukuksuz, keyfi uygulamasına dayanak yapmaya, içeride ve dışarıda savaş politikalarını derinleştirmeye ve ülkede tek adam diktatörlüğüne dayalı bir rejimi hayata geçirmek için ülkeyi kaosa ve karanlığa sürüklemeye devam ediyor.
Siyasi iktidar darbe girişimini fırsat bilerek ilan ettiği OHAL’i her türlü keyfi uygulamasına dayanak yapmakta. Anayasal tüm kurumlar ve hakların fiilen ortadan kaldırıldığı, parlamentonun baypas edildiği, yerel halk iradesine darbe yapıldığı, KHK’larla her gün yeni bir hukuksuzluğun dayatıldığı ve emeğe dönük saldırıların askeri darbe süreçlerine rahmet okuturcasına arttırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Kısacası AKP tarafından, kendi gibi düşünmeyen tüm kişi ve kurumların hedef haline getirildiği, bir bütün olarak emek,demokrasi ve barış güçlerinin düşman ilan edilerek faşizmin kurumsallaştırılmak istendiği can yakıcı bir dönemde KESK kadın meclisimizi gerçekleştiriyoruz.
AKP bu süreci sermaye için gül bahçesine çevirmeye, emeğe, emekçilere ve onların mücadele örgütlerine saldırarak sömürüyü derinleştirmeye çalışmaktadır.
Darbecilerle mücadele adı altında kamuyu tamamen tasfiye ederek piyasacı, tekçi, mezhepçi, cinsiyetçi bir biçimde yenden yapılandırmak, zaten sınırlı hale gelmiş olan kamu emekçilerinin iş güvencesini tümden ortadan kaldırmak istemektedir.
Kurulduğu günden bu yana laik, bilimsel, nitelikli, parasız, anadilinde kamu hizmetini savunan ve tüm kamu emekçilerinin sözcüsü ve mücadele örgütü olan konfederasyonumuz KESK ve bağlı sendikalarımızın AKP tarafından adeta düşman ilan edilmesi aslında yapmak istedikleri önünde Kesk’i engel olarak görmesindendir. Üyelerimize, sendikalarımıza ve konfederasyonumuza dönük baskı OHAL ve KHK rejiminde yerini adeta tümden tasfiye etme girişimine dönüşmüş durumda. 200’ün üstünde Kesk üyesi sorgusuz sualsiz ihraç edilmiş, binlerce üyemiz açığa alınmıştır. Keyfi gözaltı ve tutuklamalar üyelerimize dönük baskı ve yıldırma saldırıları hız kesmeden devam etmektedir. Bu süreçte, AKP’nin saldırgan yöneliminden kadın üyelerimiz, aktivistlerimiz ve yöneticilerimiz de özel olarak etkilenmektedir. Kadın düşmanlığında rüştü ispatlı bir iktidar olarak tarihe geçen AKP, konfederasyonumuzun kadın mücadelesini, kadın kazanımlarını ve muhalif kadın kimliğini hedefe koyan cinsiyetçi uygulamalarını sürekli devrede tutarak, emek, demokrasi ve barış mücadelesi yürüten kadınlara gözdağı vermeye çalışmaktadır.
Sadece sendikal faaliyet yürüttüğü için 20 günlük bebeğiyle gözaltına alınan kadınlardan tutun da kadınlar açısından en temel kazanımların başında gelen 8 Mart bildirisini okuduğu için açığa alınan, sürgün edilen kadın üyelerimize dönük bu yaklaşım, keyfiyetin çok ötesinde ancak bir kadın düşmanlığıyla açıklanabilir.
Nitekim, Binlerce üyemizin keyfi olarak açığa alındığı Diyarbakır Eğitimsen şube üyelerimiz, aynı zamanda kardeş olan Adile Gülçiçek Ekinci ve Fatma Gülçiçek Arı Çocuklarının gözleri önünde şafak vakti özel harekat timleri tarafından evleri basılarak gözaltına alınmış ve haksız bir şekilde tutuklanmışlardır.
Akıllara ziyan bir başka örnekte birkaç gün önce İZMİR valiliği tarafından gerçekleştirildi. 2016 yılı 8 MART tarihinde Eğitimsen İzmir 1 No’lu şube Kadın Sekreteri Ayşegül Kocaaslan hakkında İzmir Kadın Platformu adına okuduğu basın metni nedeniyle önce ’’kademe ilerlemesinin durdurulması ‘’ ardından ‘’ağır ceza yargılaması’’ süreci işletilmiş, aynı nedenden dolayı şimdi de Tire Kaymakamlığı ve İzmir Valiliği tarafından 667 sayılı KHK gerekçe gösterilerek açığa alınmıştır. Bu örnekte de görüldüğü gibi hakkımız olan, idari soruşturmanın bile açılamayacağı sendikal eylem ve etkinliklerimiz Ohal torbasına konularak KESK üyelerine dönük saldırıların dayanağı yapılmaktadır. Buradan bir kez daha söyleyelim ki 8 mart kadınların uğrunda büyük mücadeleler vererek kazandığı evrensel bir haktır. Ne 8 Mart’ta kadın taleplerimizi dile getirmekten ne de sokaklarda ve alanlarda olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Yine 20 Ekim 2016 tarihinde Ankara’da, sendikalara ve demokratik kitle örgütlerine yönelik gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan ve üç gündür gözaltı gerekçesi dahi bildirilmeyen Bes Ankara Şube Kadın Sekreterimiz Deniz Akıl ve Eğitimsen üyemiz Sevgi Kişin’in şahsında, gözaltında tutulan tüm arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyor ve hükümeti bu darbe hukuku uygulamalarından vazgeçmesi konusunda bir kez daha uyarıyoruz.
Yakın zamanda yaşadığımız birkaç örnekle ifade ettiğimiz ancak özellikle OHAL süreciyle birlikte binlerce üyemize dönük sistemli bir saldırıya dönüştürülen bu keyfi uygulamaların altına imza atanlar bilsinler ki biz mücadelemizden ve kazanımlarımızdan asla taviz vermeyeceğiz ama onlar mutlaka hukuk önünde hesap verecek.
KESK KADIN MECLİSİ olarak buradan bir kez daha kararlılıkla ifade ediyoruz: Dün olduğu gibi bugünde emeğimize, barış ve demokrasiye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bize adam gibi ölmeyi buyuranlara karşı eşitlik temelinde bir arada ve insanca yaşamı savunmaya, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz.
Yaşasın Örgütlü Kadın Mücadelesi
Yaşasın KESK