AKP Hükümeti 7 Haziran seçimlerinden bu yana gittikçe otoriterleşen yönetim anlayışını,  15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bir üst boyuta taşımıştır. Siyasal iktidar darbeye zemin hazırlayan antidemokratik uygulamaların ve yıllarca cemaatle kol kola yürüdükleri yolun sonunda iktidar paylaşım kavgasının sonucu olarak ortaya çıkan kanlı darbe girişiminin ertesinde faturayı yine emekçilere, halklara ve kadınlara çıkartmak istemektedir. Darbe girişiminden ders çıkarmak yerine yine ”kendine demokrat”   karakteriyle uyumlu yeni fırsatlar yaratma hevesine girmiştir. Kanlı askeri darbe girişiminden bir sivil darbe yaratan hükümet, OHAL ilanı ve OHAL sınırlarını aşan sıkıyönetim uygulamalarıyla muhalif tüm kesimlere yönelik bir cadı avı yürütmektedir.

Kitlesel gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, homofobiden beslenen şiddet ve cinayetler, Alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, laiklik karşıtı gerici politikalarda kaygı verici artış, çocuk istismarı, doğamızın talan edilmesi, iş cinayetleri ve daha nice insanlık onuruyla bağdaşmayan uygulamaların yanında cinsiyetçi politikalar hız kesmeden devam etmektedir. Yıllardır örgütlü kadın mücadelesine karşı yürüttüğü baskı ve zoru OHAL gerekçesiyle derinleştirerek devam ettiren siyasal iktidarın, gazetecisinden akademisyenine, siyasetçisinden sendikacısına farklı alanlarda mücadele yürüten kadınlara karşı yürüttüğü her türlü hukuksuzluk ve şiddetin boyutu sınır tanımamaktadır.

Darbe ve OHAL fırsatçılığıyla örgütlü kadın mücadelesine yönelik olarak artarak devam eden baskılardan konfederasyonumuz üyesi kadınlar da fazlasıyla nasibini almaktadır. Sözüm ona darbeyle mücadele adı altında her türlü muhalif odağı bastırma amaçlı yürütülen operasyonlar sonucu şu ana kadar açığa alınan 501 üyemiz içerisinde 137 kadın üyemiz bulunmaktadır.10 kadın arkadaşımız gözaltına alınmış, 1 arkadaşımız da tutuklanmıştır. Tüm bu uygulamaların nedeni yıllardır erkek egemen sisteme karşı örgütlü mücadelesi ve duruşuyla AKP’nin yıllarca koruyup kolladığı cemaatin hedefinde olan KESK’in kadın mücadelesini sindirme ve kriminalize etme çabasıdır.

14 yıllık AKP hükümetleri boyunca birçok kez konfederasyonumuzun kadın mücadelesine yönelik baskı ve zor politikaları devreye sokulmuştur. Son süreçte darbe girişiminden faydalanarak yürütülen saldırılar, dünden bugüne kadın mücadelesini hedef alan sistematik saldırıların devamıdır. Nitekim, sadece 7 Haziran seçimlerinden bu yana konfederasyonumuzun emek, barış, demokrasi ve kadın mücadelesine dönük saldırılar sonucunda binlerce kadın üyemiz hakkında adli ve idari soruşturmalar açılmış, onlarca kadın üyemiz akla ziyan gerekçelerle işten atılmış ve sürgüne gönderilmiştir. Muhalif kadın olmanın bedeli olarak hali hazırda 6 kadın üyemiz hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde tutulmaktadır.

Yıllardır 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi talebiyle gerçekleştirdiğimiz iş bırakma eylemlerimiz hiç bir soruşturmaya tabi tutulmazken 2016 yılı 8 Mart’ında iş bırakma sebebiyle kadın üyelerimize soruşturmalar açılmış, kadınların en önemli tarihsel kazanım günlerinin başında gelen 8 Mart suç unsuru olarak gösterilmiştir.

Manisa’da 2015 yılında kadın platformu ile birlikte gerçekleşen yürüyüşümüze güzergah değişikliği bahanesiyle dava açılmış, devam eden davanın sonucunda geçtiğimiz aylarda 12 üyemiz hakkında 1.5 yıldan iki yıla kadar ceza verilmiştir.

Yine 2016 8 Mart tarihinde tüm illerde eş zamanlı olarak gerçekleştirdiğimiz ve konfederasyonumuzun taleplerinin yer aldığı ortak basın metnimizi okuduğu için Adıyaman Büro Emekçileri Sendikası (BES) şube kadın sekreterimiz Tülay Ersönmez hakkında adli idari soruşturma başlatılmıştır. Adli soruşturmada ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı olmasına rağmen idari soruşturma sonucu Tülay arkadaşımız memuriyetten men talebiyle yüksek disipline sevk edilmiş olup, soruşturma devam ederken Kastamonu iline sürgün edilmiştir.

Darbe girişimi öncesinde tekçi ve otoriter anlayışla faşizmi kurumsallaştırma yönünde hızlı adımlarla yol almaya çalışan Saray ve  AKP   15 Temmuz darbe girişimini fırsata çevirerek OHAL  bahanesi ve çıkarılan KHK’larla mücadele kazanımlarımızı bir bir yok etmeye çalışmaktadır. Geçmiş 8 Mart’lara yönelik açılan soruşturmalarla kadın üyelerimiz baskı altına alınmak istenmektedir. Son olarak İzmir ilinde 6 Mart tarihinde gerçekleşen etkinlikte kadın platformunun ortak metnini okuyan EĞİTİMSEN 1 no’lu şube kadın sekreterimiz Ayşegül Kocaaslan hakkında valilik tarafından açılan soruşturmada kademe durdurma cezası talep edilmektedir.

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıl pek çok ilde 8 mart valiliklerce yasaklanmasına rağmen kadınlar direnişleri ve örgütlü güçleri sayesinde sokakları terk etmeyerek tarihsel kazanımlarına  sahip çıkmışlardır. Kendi taleplerine sahip çıkan kadınlara duydukları öfkeyle hareket eden hükümet darbe fırsatçılığıyla kadınlardan öç almaya çalışmaktadır. 13 ağustos ta asılsız iddialarla gözaltına alınan SES Siirt şube kadın sekreterimiz Asya Kayro’nun 13 gün boyunca gözaltında tutulması bu düşmanlığın yakın bir  örneğidir. OHAL’i ve KHK’ları adeta bir nimet olarak gören AKP cinsiyetçi uygulamalara ve hukuksuzluğa kılıf uydurmaya çalışmaktadır.

KESK’li kadınların mücadele tarihi her türlü eril, faşist ve gerici politikalara karşı direnişi ve örgütlü kadın duruşunu pratikleştirme tarihidir. Bu nedenle bedeller ödeyerek elde ettiğimiz kazanımlarımızın askeri ve sivil darbelerle elimizden alınmasına izin vermeyeceğimizi bir kez daha belirtmek isteriz.

Baskı sürgün ve işten atma tehditlerine karşı,

İş güvencemizin elimizden alınmak istenmesine karşı,

Savaşa ve talana karşı,

Emeğimize, bedenimize ve kimliğimize yönelik baskılara karşı,

Her türlü haksız hukuksuz dayatmaya karşı,

Örgütlü kadın gücümüzle direnmeye mücadele etmeye ısrarla devam edeceğiz.

KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×