Darbe ürünü OHAL yasasına dayanarak toplumsal muhalefetin tümüyle bastırılmaya çalışılması nedeniyle temel insan haklarına yönelik ihlaller giderek tırmanmaktadır. İfade özgürlüğünün temeli olan basın özgürlüğüne yönelik saldırılar, demokratik bir toplumsal işleyişin tümüyle rafa kaldırıldığının açık ispatıdır. 16 Ağustos 2016 tarihinde Özgür Gündem gazetesinin mahkeme kararıyla kapatılmasının ardından İstanbul’daki binasının polis tarafından basılması, dayanışmaya gelenlerin tartaklanarak dışarı çıkarılması, arama bahanesiyle tüm binanın talan edilmesi, gazete emekçilerinin ters kelepçe ile hırpalanarak gözaltına alınması ve gazete köşe yazarları ve bir dönem genel yayın yönetmenliğini yürüten Eren Keskin, Filiz Koçali, Aslı Erdoğan (gözaltına alındı, ancak nerede tutulduğu açıklanmadı) ve Ragıp Zarakolu’nun evlerinin basılması, toplumsal alanda uzlaşmadan çok gerilimin tırmandırılmak istendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu saldırılar karşısında dayanışma en önemli silahımızdır ve baskılara rağmen eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelemiz dayanışmayla büyüyecektir.
İnsan hakları başta olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası yasaya aykırı bu baskıcı yöntemler derhal terk edilmeli ve toplumsal alanın demokratik bir işleyişe sahip olması için gerekli adımlar mutlaka atılmalıdır.