7 Haziran seçimlerinden sonra ülkemiz kaos ortamına sürüklenmiştir.Barış masası devrildiğinden buyana silahlar konuşuyor. Aylardır yaşanan çatışma ve patlamalarda yaşamını yitirenlerin yası bitmeden yeni ölüm haberleri alıyoruz.Her ölüm, tarih boyunca birlikte yaşayan halkları biraz daha ayrıştırıp barış içinde bir yaşamı biraz daha uzaklaştırıyor.Sokağa çıkma yasakları, ambargo ve ablukalar, cenazelerin sokaklarda çürüyünceye kadar bekletilmesi toplum olarak bizi biraz daha alçaltıyor.
Tank, top, havan, helikopter ve hatta savaş uçaklarının kullanılması barışı getirmiyor, savaşı şiddetlendiriyor.Bu şuursuz gidiş durdurulamazsa birlikte yaşam kültürü ne yazık ki çok ağır yaralanacak; ülkemiz de Irak ve Suriye’de yaşanana benzer derin bir karmaşa içine girecek.
Bu gidişi tersine çevirmek için barış için küçük de olsa adımlar atılmasını sağlamalıyız. İlk adım, Cizre’de durduramadığımız vahşeti, şimdi Nusaybin’de mahsur kalanların tahliyesini sağlayarak yapabiliriz.
İlimiz Nusaybin ilçesinde 14 Marttan beri kesintisiz devam eden ve 80 günü bulan sokağa çıkma yasağı halen devam etmektedir.
Resmi makamların verdiği bilgiler dışında Nusaybin ilçesinden sağlıklı bilgi alınamamaktadır.
Bugüne kadar Nusaybin ilçesinde bir çok kişinin yaşamını yitirdiği bilgisi alındı ancak bu sayının daha fazla olmasından endişe etmekteyiz.
İlçede çatışmaların çok şiddetli olduğu ,ağır silahların kullanıldığı kamuoyunun bilgisi dahilindedir.
Bazı aileler çocuklarına ait cenazelerin Nusaybin ilçesinde sokakta bırakıldığını ifade etmektedirler. Cenazelerin alınması için zemin oluşturulmasını talep etmektedirler. Yazın ortasında bu cenazelerin yerde kalması gerçekten büyük bir vahşettir. Bu cenazelerin sivil toplum kuruluşları denetiminde kaldırılması ve İslam dinine uygun bir şekilde toprağa verilmesi gerekmektedir.
Yine Nusaybin ilçesinde yoğun göç olmak ile beraber çatışma bölgeleri dahil ciddi sayıda sivil insanın olduğu bilinen bir gerçektir.
Mevcut durumun devamı halinde ağır hak ihlallerinin daha da artacağı bir gerçektir. Abluka altında mahsur kalanların çatışma bölgesinden güvenli şekilde ayrılabilmesi için bir tahliye koridoru açılmalıdır. Bölgeye gidecek ulusal ve uluslararası heyetlerin bu süreci denetleyebilmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır Mardin Emek ve Demokrasi platformu olarak, her kurumu bu taleplerin devlet tarafından dikkate alınmasını sağlamak için çaba harcamaya çağırıyoruz.
Mardin Emek ve Demokrasi Platformu olarak toplumsal sorunların ancak ve ancak konuşmak sureti ile çözülebileceğini düşünmekteyiz
Bu neden ile çatışmalara son verilmesini, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasını , Sivil insanların yaşam haklarını koruma altına alınmasını, Cenazelerin alınması için şartların oluşturulmasını, Ve nihayetinde toplumsal sorunların şiddet dili değil barışın dili ile çözülmesini talep ediyoruz.Unutmayalım ki Kürt sorununda kalıcı bir barış ancak demokratik bir çözümle, muhataplarıyla masaya oturularak sağlanabilir.
MARDİN EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU