AKP Hükümeti, 16 Ağustos’tan beri çok sayıda bölgeyi defalarca özel güvenlik bölgesi ilan etti. Onların güvenlik bölgesi dedikleri her yer bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gençler ve biz sağlık emekçileri açısından güvenliğin kalmadığı, hukuksuzluğun ve katliamın dayatıldığı zulüm mekânları olmuştur.
Hukuki bir dayanak olmaksızın sokağa hatta pencereye çıkma yasakları ilan edilmekte ve bu kararlara yönelik itirazlar, ciddi biçimde soruşturulmaksızın reddedilmektedir.
Bu savaş politikaları yüzünden bölgede yaşanan insan hakları ihlalleri ve katliamlara ek olarak çok sayıda üyemiz darp edilmiş, yaralanmış ve tehdit edilmekle kalmamış katledilmiştir.
Bu savaş ortamında sendikamızın üç üyesi özel harekat polisleri tarafından katledilmiştir. Eyüp Ergen ve Şeyhmus Dursun arkadaşlarımızın ardından bugün de Abdülaziz Yural yaşadığı sokakta yaralı bir kadına yardımcı olmaya çalışırken başından vurularak alçakça katledilmiştir.
Günlerdir süren sokağa çıkma yasağı nedeniyle bırakalım halkın sağlık hizmetine ulaşmasını, yaralı ve cenazelerine bile müdahale edemiyorlar. Müdahale edenler ise sendikamızın Cizre Temsilcilik Yönetim Kurulu üyesi Abdülaziz Yural gibi katlediliyor.
Sağlık Bakanı ise, sorumlu olduğu personelin çalışma koşullarını, can güvenliğini ve yaşam hakkı başta olmak üzere en temel insani haklarını güvence altına alma konusunda herhangi bir adım atmadığı gibi kin ve nefreti körükleyen açıklamalar yapmaktan geri durmuyor. Katledilmemize seyirci kalıyor.
Bu nedenle sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bu savaşa daha fazla kurban vermeyeceğiz.
Israrla SAVAŞA HAYIR demekten vazgeçmeyeceğiz!
Aziz’e sözümüz BARIŞ olacak!