Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Koordinasyon toplantısı 2 Eylül Çarşamba günü Ankara’da yapıldı.
Toplantıya İşçi ve Memur Konfederasyonları başkanları ve temsilcileri, Eş Genel Başkanımız Lami ÖZGEN ve ILO Genel Direktörü Guy Ryder, ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, ILO Bölge Sorumlusu Heinz Koller toplantıya katılmışlardır.
ILO Genel Direktörü Guy Ryder açılış konuşmasında toplantının amacının ILO’nun yeniden yapılanma sürecinde Türkiye’deki tarafların da görüşlerini almak olduğu ifade etmiştir. Guy Ryder yaptığı konuşmada sosyal tarafların düşüncelerine önem verdiklerini, iş güvencesi ve insan onuruna yakışır bir iş, çalışanların haklarını alabilmesi konularında taviz vermeden mücadele eden bir ILO perspektifini esas aldıklarını ve bunun için ülkeler bazında neler yapabilecekleri üzerinde durduklarını dile getirmiştir.
“Çalışma Yaşamı Tehdit Altında!”
Toplantıda konuşan Eş Genel Başkanımız, AKP hükümetleri döneminde güvencesiz, esnek ve taşeron çalışma biçimlerinin yaygınlaştığı, kamu hizmetlerinin özelleştirmeler yoluyla piyasaya açılarak paralı hale getirildiği, torba yasalarla kazanılmış hakların bile bir bir ortadan kaldırıldığı, iş barışının bozulduğu, kadrolaşmanın pervasız bir hal aldığına dikkat çekmiştir.
Eş Genel Başkanımız, muhalif sendika ve konfederasyonlara sistematik baskı uygulandığını, üyelerinin sürgünlerle, cinsiyet eşitsizliğiyle, muhafazakâr politikalarla, mobbingle, sendikal ayrımcı politikalarla, soruşturma, gözaltı ve tutuklamalarla yıldırılmaya çalışıldığını belirterek bu şekilde emekçilerin yandaş sendikalara üye olmaya zorlandığını ifade etmiştir. Konfederasyonumuza yönelik baskılara da dikkat çeken Eş Genel Başkanımız son aylarda çatışmaların yaşandığı yerlerde başta sağlık emekçileri olmak üzere kamu emekçilerine yönelik saldırı, gözaltı, tutuklama ve katletme olaylarından duyduğumuz kaygı ve endişeyi paylaşmıştır.
Eş Genel Başkanımız 4688 sayılı yasanın kamu emekçilerinin grev hakkını zımmen yasakladığı gibi yasada tarif edilen toplu sözleşme mekanizmasının gerçek ve özgür toplu sözleşme ile bir alakasının olmadığı; yetki, taraflar, itiraz, hakemler heyeti, yerel yönetimlerle toplu sözleşme şartları başta olmak üzere birçok noktada ILO sözleşmeleri ile çeliştiğini ifade etmiştir. Eş Genel Başkanımız uluslararası sözleşmelere uygun, grevli gerçek toplu sözleşme hakkını düzenleyen yeni bir yasa yapılmadığı sürece kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarının hükümet ve yandaş konfederasyon aracılığıyla sermayeye peşkeş çekilmeye devam edileceğini ifade etmiştir.
Eş Genel Başkanımız; “Türkiye’de tekçi ve otoriter bir sistem ve rejim inşasının hedeflendiği bir süreçten geçmekteyiz. Kendi hukukunu bile ayaklar altına alan, muhalif kesimleri her türlü hukuksuz uygulamalarla yıldırmaya, etkisizleştirmeye çalışan zihniyet ve onun kurumlarıyla karşı karşıyayız. Demokratik hukuk devleti normları eskiden de yoktu ama şimdi kırıntılar bile ortadan kaldırılmıştır. Anayasaya, uluslararası sözleşmelere ve temel hukuk normlarına aykırı olan İç Güvenlik Yasası aracılığıyla düşünce ve ifade özgürlüğü, toplu gösteri, toplantı ve yürüyüş hakkı, örgütlenme özgürlüğü, basın ve haber alma hakkı gibi temel haklar ortadan kaldırılmıştır. Polis devleti uygulamalarına her gün bir yenisi eklenmektedir. Başbakanlığın son genelgesi adeta AKP sivil darbesinin genelgesi niteliğindedir. Bu genelge 28 Şubat genelgelerini aratmadığı gibi ülkemizi açık cezaevine çevirecektir. Genelge tüm yurttaşları fişlemeyi hedeflemekte, askerlerin siyasal ve gündelik yaşama müdahalesinin önünü açmaktadır” demiştir.
Konfederasyonumuz ayrıca ILO yetkililerine KESK, DİSK, TMMOB, TTB, İHD olarak Hakkâri ve Yüksekova’da yapılan ziyaretin inceleme raporu ile son aylarda çatışmaların yoğunlaştığı yerlerdeki kamu emekçilerine yönelik hak ihlalleri raporunu sunmuştur.