Mersin’de hunharca katledilen 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın ve yaşamdan koparılan tüm kadınların hesabını soruyoruz!
Özgecan’ın bedenini yakanların elindeki ateşin fitili “fıtrat”la tutuşturulurken,
O ateş cezasızlık ve erkeklik indirimleriyle körüklenirken,
Gericilikle ve pohpohlanan erkek egemenliği ile her tarafa yayılır, tüm kadınları ateş hattının orta yerinde bırakır, her an her yerde tehdit ederken yapacağımız tek şey var!
Yakılmamak için yıkacağız! Erkek-devlet-yargı-medya işbirliğiyle kadın katliamlarına davetiye çıkaran bu düzene karşı yasımızla ve isyanımızla sokaklardayız!
12 yıldır ‘sözde’ önlemleriyle kadın cinayetlerindeki sistematik artışa seyirci kalmakla yetinmeyen hükümet, hayatın her alanında erkek egemen zihniyeti pekiştirerek kadın katillerini ‘tahrik’ indirimiyle kollayan devlet-yargı işbirliğinin önünü açıyor.
Kadın hareketinin kadın cinayetlerine karşı acil önlem taleplerine kulak tıkayan, imzaladığı uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmeyen, etkili ve acil önlemler almaktan imtina eden bu hükümet, yüzlerce kadının ölümünde olduğu gibi üç gün önce öldürülüp bedeni yakılan Özgecan Aslan’ın katledilmesinde de sorumluluk sahibidir!
Özgecan’ın katli karşısında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yine “elleri kırılsın inşallah” demekle mi yetinecek? Tüm ülkenin canice katledilen Özgecan için sokaklara döküldüğünü görmezden gelen iktidar sözcüleri kadın katliamlarında rol oynayan erkek-devlet-yargı-medya işbirliğinin üstünü örtmek için yine “sağır sultan” mı olacak?
Artık yeter!
Tüm uygulamaları, “fıtrat” adaleti savunusu ve kadın düşmanı söylemleriyle kadın erkek eşitliğini reddeden, genç yaşta evliliği ‘rüşvet’lerle teşvik etmeye çalışan, çocuk gelinliğine etkili önlemler getirmeyen, kadın irşat bürolarıyla kadınlara itaat telkin eden, çıkardığı kadın paketleriyle kadınlar için muhafazakar, itaatkar, suskun, aile içine sıkıştırılmış, annelikle belirlenmiş bir yaşam kalıbı biçen hükümet, din görevlilerini evlerin içine kadar gönderme ve toplumu tahakküm altına alma niyetiyle kadınları her türlü şiddete daha da açık hale getiriyor. Bu politikalardan güç alan erkekler, kadınlara her türlü şiddeti uygulama “hak ve yetkisini” buluyor, tecavüz ediyor, şiddetin her türlüsünü uyguluyor, vahşice öldürüyor.
Derhal önlem alınmalıdır! Kadın düşmanı, ayrımcı ötekileştirici tüm uygulama ve söylemlere son verilmelidir.
Kadın cinayetleri politiktir! Eşitliğin altının oyulduğu her yeni gün yeni kadın katliamları hepimizin evinin içinde, sokağımızda, kentimizde yaşanmaya devam edecek!
Kadınlar kız kardeşlerinin öldürülmesine seyirci kalmayacak!
8 Mart hazırlıklarında sermayenin “fırsat” eşitliğine, gericiliğin “fıtrat” adaletine hayır diyen, gerçek eşitliği savunan ve mücadele eden sendikamız ve sendikalı kadınlarımız Özgecan Aslan’ın katline sessiz kalmayacak. Kadın katliamına karşı başta kadınlar olmak üzere tüm toplum kesimlerini sesini yükseltmeye mücadeleye ve örgütlenmeye çağırıyoruz.
Kadınların hayatı ateş hattındayken, bedenleri erkek egemenliğinin ve cezasızlığın alevleri arasında kül edilmeye çalışılırken bu yangını söndürecek olan kadın dayanışmasının gücü, kadınların örgütlü mücadelesidir!
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI (SES) AKSARAY ŞUBESİ