İlimiz valisi sayın Yılmaz Arslan’ın sosyal medya üzerinde sendikalar hakkında söylediği tespit üzerinde konu ile ilgili yerel basında haber yapılmış ve sayın valimizin ‘’ Sendikalar masaya yatırılmalı,İşçi ve memur sendikaları siyasi partilerin uzantısı görünümünden derhal uzaklaşmalıdır. Aksi durumda sendikacılık bitmeye mahkûmdur” sözlerini anlamlı ve değerli buluyoruz. Yıllardır bizler gerek sağlık iş kolumuzda ve gerekse tüm kamu kurumlarımızda idareciler üzerinden gelişen Memur-Sen örgütlenmesi ve kadrolaşmasını hep ifade ettik. kadrolasmaKurumlarımızda kamu hizmetini yürüten ve devletin kendilerine verdiği görevi kötü amaçlı kullanan ve kamu hizmeti verirken bir sendikanın örgütlenmesine yönelik kullanımın ve kendileri gibi düşünmeyen farklı siyasi tercihleri olan diğer emekçiler üzerinde uyguladıkları baskı Anayasanın 10.maddesinin 1 ve 5.fıkrasına ve ayrıca Başbakanlık tarafından resmi gazetede yayınlanan idarecilerin etik sözleşmesine aykırı olduğunu herkes bilmelidir. Sağlık iş kolumuzda toplamda bulunan 77 idarecilerden 67’si Sağlık-Sen üyelerinden oluştuğu ve bu idarecilerden büyük bir kısmı görevlerini ifa ederken Sağlık-Sen’in örgütlenmesinde kullandıklarını herkes bilmelidir. Türkiye sendikal hareketinin gelişmeyişinin tek nedeni de tam da budur.12 eylül cunta darbesinden sonra devlet tarafından kurulan, finanse edilen bu tür sendikalar, Özelleştirmeyi, taşeronu,4/C’yi ve iş güvencesiz çalışmanın yasallaşması uygulamalarına destek vererek çalışma yaşamımıza girmesine sebep olanlar bu tip yandaş ve güdümlü sendikalardır. Sendikalar, üyelerinin sosyal,ekonomik, özlük ve demokratik haklarını ve çıkarlarını korumak için işverenlerle “toplu sözleşmeye” otururlar. Sözleşme süreci bir tür pazarlıktır. Sendikalar, eğer mücadelenin bu aşamasında istediklerini alamazlarsa, grev dahil çeşitli eylemlerle patrona istediklerini kabul ettirmeye çalışırlar. Bundan dolayı sendikalar patrondan (işverenden) bağımsız örgütler olmak zorundadır. 1990’ların başında kurulmaya başlanan sendikaların kuruluşunu “memurlar sendika kuramaz” diyerek engellemeye çalışan devlet, bunu başaramayınca bir gece içinde Türk Kamu-Sen’i kurdurarak kamu emekçilerinin mücadelesini engellemeye çalışmıştır. Memur-Sen de daha sonra aynı zeminde ortaya çıkmış bir konfederasyondur. Bu iki konfederasyonun temel işlevi kamu emekçilerinin ve KESK’in mücadelesini ve örgütlenmesini engellemekti. Önceki dönemde Türk Kamu-Sen bu rolü oynarken, AKP’nin hükümet olmasıyla Memur-Sen ön plana çıkarıldı. İktidarın her türlü desteğiyle örgütlenen Memur-Sen, iş kolumuzda bulunan sendikası Sağlık-Sen’in 2002’de 1.817 olan üye sayısını artırarak 2013’te 193.612’e çıkarttı. Burada elbette Memur-Sen’in kendisinin bir çalışmasından ve emeğinden söz etmek mümkün değildir. Bu üye artışını, mücadelesiyle “çekim merkezi” olarak da sağlamamıştır Memur-Sen. “Gelişmesi”ndeki tek belirleyici etken, devletin ve iktidarın Memur-Sen’e “yürü ya kulum” demiş olmalarıdır. Bu tür sendikalar devlet güdümlü olduklarından dolayı üyelerinin haklarını savunmak için patron durumundaki devletle mücadele etmeyi, göze alamazlar. Kamu emekçileri nezdinde teşhir olmamak için sık sık “çok etkili eylemler yapacaklarını, sokağa çıkacaklarını” söylemelerine karşın, eylemlerini de, yalnızca devletin izin verdiği ölçüde ve genellikle dış ülkelerdeki olaylarla ilgili sokağa çıkıp açıklamalar yaparlar. Ama ülkemizdeki baskı ve hak gaspları karşısında, mücadele etmek bir yana iktidara her türlü desteği verirler. Gerçekte ise haklar, özgürlükler onların gündeminde değildir. Mesela; kamu emekçileri ve halkın her kesimi için pek çok hak kaybına yol açan “torba yasa”ya karşı, tek bir eylem yapmamışlardır. Benzer tüm yasalar karşısındaki tutumları da aynı olmuştur. Üstelik yasaların olumsuz yönlerini, yasalardaki hak gasplarını saklamak için rahatlıkla hükümetlerle işbirliği de yapabilirler. Kurulan ya da birçoğu devlet tarafından veya onun icazetinde kurdurulmuş işçi ve memur sendikaları, emekçilerin haklarını savunmaktan çok, “işveren” konumundaki devletin veya tekelci burjuvazinin çıkarlarını gözeten, emekçilerin hak alma mücadelesini engelleyen sendikalardır. İşte Soma’da yaşanan da tam da budur.

Öyle bir hal almış ki kurumlarımızda idareci olmanın ön koşulu Sağlık-Sen üyesi olmaktan geçmektedir. Bu anlamda idareciler nezninde şeffaflık, eşitlik, ahlaki ilkelerin kalmadığı ve beraberinde işyerlerimizde çalışma iş barışının tümden ortadan kalktığı görülmektedir. Şuana kadar Sağlık-Sen şube başkanlığı ve yöneticiliğini yapmış kişilerin üst düzey idareci olarak atanması tesadüfü değildir. Bir kuruma idareci ataması yapılırken temel ilke liyakat ve kariyer olması gerekirken maalesef yandaşlık ve Sağlık-Sen üyeliği diye bir ilkesizlikle yapılmıştır.. İşin en acı tarafı ise atanan bu kişiler idareci kimliklerini bir yana bırakarak tümden Sağlık-Sen’in üye örgütlenmesinde kullanmaktadırlar. Bu tutum ve davranışlarıyla meşruiyetlerini bizlerin gözünde yitirdiklerini bilmenizi istiyoruz.

Vali beyin bu değerli ve kıymetli açıklamalarından sonra yapacağı ilk iş kurumlarımızda bulunan bu tür idarecilerin bu tutumlarından ve tercihlerinden biran önce vazgeçmelerini sağlamak ve bu tür gayri ahlaki ilişkilere giren bu idareciler hakkında yasal soruşturma açmak ve görevlerinden el çektirmek olacaktır. Buna benzer vali beyin yapacağı her türlü desteği ve katkıyı sunacağımızı buradan da belirtmek istiyoruz. İdarecilerde aranacak temel kriterin de şu olmalıdır; Herkesi kucaklayacak, herkese eşit mesafede olacak ve temel görevinin kamu hizmeti yürütmek olan liyakatli, yetkin kişilerden oluşmalıdır. Ayrıca atama yolu ile değil, kamu hizmeti veren emekçilerin tümünün katılımıyla ve yapılacak seçimlerle idarecilerin belirlenmesi daha doğru olacağına inanmaktayız. Hizmeti veren bizlersek; bizleri yönetecek idarecilerin tespitinde de karar ve görüşlerimizin alınması gerekir. Bu konuda mücadele edeceğimizi tüm kamuoyunun bilmesini istiyoruz.Üreten bizsek yöneten de biz olacağız….22.05.2014

 

                                                                   SES Batman Şubesi Yönetim Kurulu Adına Şube Başkanı

                                                                                           Mustafa YURTSEVER

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]