Cum, 09 Mayıs 2014
1 Mayıs 2014 komitesini oluşturan kurumlar, DİSK-KESK, TMMOB ve TTB temsilcileri Çağlayan Adliyesi’ne giderek 1 Mayıs’ta İstanbul’da yaşananların sorumluları hakkında suç duyurusunda bulundu.
1 Mayıs’ta Taksim’i yasadışı yasaklayan, işçilere saldıran, gözaltına alan, yaralayan, işkence yapan ve 15 milyon İstanbullunun temel haklarını ihlal eden, başta Başbakan ve İçişleri Bakanı olmak üzere kamu görevlileri hakkındaki suç duyurusu öncesi bir basın açıklaması yapıldı. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun okuduğu açıklamanın öncesinde ve sonrasında “Yaşasın 1 Mayıs”, “Her yer Taksim her yer direniş” sloganları atıldı. Açıklamanın tam metni şöyle:
AKP hükümeti 2014 1 Mayıs’ını baskıyla, zulümle, şiddetle, kan dökerek kutladı.
39 bin polis ve 50 TOMA’yla Taksim 1 Mayıs Alanı’nı abluka altına aldılar.
Emekçilere barikatlar kurup, gaz bombaları, plastik mermiler, coplar ve basınçlı kimyasal sularla saldırdılar ve en az 60 insanın yaralanmasına neden oldular.
260 kişi gözaltına aldılar, birçoğuna işkence yaptılar, hukuksuz bir şekilde gözaltında tuttular.
Peki neden?
Dediler ki “1 Mayıs Taksim’de kutlanırsa kent yaşamı olumsuz etkilenir, trafik aksar.” Kent yaşamı olumsuz etkilenmesin, trafik aksamasın gerekçesiyle insanların evlerine, işlerine, hastanelere gitmesini engellediler. Karşı çıkanı gaza boğdular, dövdüler. 15 milyon İstanbulluya işkence çektirdiler.
Dediler ki, “1 Mayıs Taksim’de kutlanırsa, provokasyon olur, kamu düzeni bozulur.” Kamu düzeni bozulmasın gerekçesiyle evlere, hastanelere gaz bombası attılar, tepki gösteren hasta yakınlarına plastik mermi yağdırdılar.
Tüm bu gerekçeleri 2008 1 Mayıs’ında da öne sürmüşlerdi. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ise barışıl bir gösterinin engellenmesi için bu gerekçeleri yetersiz ve “farazi” bulmuştu. 2012 yılında alınan mahkeme kararı, Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamasının düzenleyici kurumlar açısından bir hak ve sorumluluk olduğunu ifade etmişti.
Mahkemenin bu kararının Anayasa’nın 90. Maddesine göre bağlayıcı olduğunu yetkililere defalarca söyledik. Ancak ülkeyi ve kenti yönetenler suç işlemekte ısrarcı oldu.
2010, 2011 ve 2012’de yine bu meydanda sorunsuz bir biçimde yüz binlerce insanla kutlanan 1 Mayıs’ları defalarca hatırlattık. 2008’de öne sürdükleri ve mahkemenin ikna edici bulmadığı yasaklama gerekçelerin bu kutlamalarla beraber daha da geçersiz hale geldiğini ifade ettik. Ama aklımızla dalga geçerek hukuken manası kalmamış aynı gerekçeleri tekrar öne sürdüler.
Taksim’de 1 Mayıs kutlamasının önemine dair bizzat Başbakan’ın 2010 yılındaki sözlerini ve AKP’nin astığı pankartları hatırlattık. Ama tutarsız davranmakta ısrar ettiler.
Kentin imar planlarında yer almayan, kentliler tarafından onaylanmayan doldurulmuş Yenikapı alanı 1 Mayıs kutlamaları için önerilerek kentlileri, kente karşı işlenen suça ortak etmek istediler.
Biz biliyoruz ki ne akıllarını ne de hafızalarını yitirdiler. Gayet bilinçli bir şekilde, bilerek, isteyerek bu suçu işlediler. Ve bu nedenle de tüm uyarılarımıza rağmen işlenen bu suçun cezasını çekmek zorundalar.
1 Mayıs 2014 komitesini oluşturan kurumlar, DİSK-KESK, TMMOB ve TTB olarak bugün burada bir hesap sorma sürecini başlatıyoruz.
Başta Başbakan ve İçişleri Bakanı olmak üzere, 1 Mayıs’ta yurttaşların haklarını kullanmasını zorla engelleyerek suç işleyen, İstanbul halkının en temel özgürlüklerini engelleyerek işkence çektiren kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz!
Mahkemelerin AKP’nin baskı ve sindirme politikalarına teslim olmadan, hukukun gerektirdiği biçimde davranması için sürecin takipçi olacağımızı duyurmak istiyoruz.
AKP’nin yargı üzerindeki baskıları nedeniyle göstere göstere işlenen bu suç cezasız kalırsa, önce Anayasa Mahkemesi’ne sonra da İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvuracağımızı şimdiden ilan ediyoruz.
1 Mayıs’ta 1 Mayıs meydanında olmak için mücadeleye devam!
Yaşasın işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü!
Yaşasın 1 Mayıs!