Amerika’da, on binlerce dokuma ve tekstil işçisi kadının, “ 8 saatlik işgünü eşit işe eşit ücret, daha iyi çalışma koşulları sermayenin vahşi emek sömürüsüne başkaldırdığı ve 129’u yakılarak katledildiği gündür 8 Mart. 1910 yılından bu yana 8 mart aynı zamanda, siyasal alanda tam eşitlik için genel oy talebi ile, Dünya Emekçi Kadınlar günü” olarak kutlanmaktadır.
8 Mart’ın 104. yılında, halen cinsiyetçi iş bölümü ve ataerkil toplum düzeninden kaynaklanan eşitsizliğe-ayrımcılığa-şiddete-tacize uğruyoruz. Hayatın tüm alanları kadınlara kapatılıyor. Ayrımcılık–şiddet-tacizi meşrulaştıran politikalar uygulanmaya devam ediliyor. Kadın vatandaşını şiddetten koruyamadığı için AHİM tarafından mahkum edilen ülkemizin Başbakanı, “kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” diyor. Türkiye kadın-erkek eşitliğinde 135 ülke arasında sondan dokuzuncu. 400’ü aşkın kadın, devlet görevlilerinin cinsel şiddetine maruz kaldı. Her gün en az 3 kadın öldürülüyor. Erkeklere tahrik indirimi uygulanmaya devam ediliyor. Sağlığın özelleştirilmesi politikalarıyla bozulan sağlık ortamında, sağlık çalışanlarına yönelik fiziksel-duygusal şiddet artarken; bu şiddetin hedefi, öncelikle kadın emekçiler oluyor.
Bu 8 Mart’ta Hükümet, “şiddeti bitirecek yasa” olarak lanse ettiği, ama kadın örgütlerinin önerdiği birçok önemli maddeyi kırparak kuşa çevirdiği yasayı, hiçbir yaraya derman olamayacak haliyle kadınlara bir hediye olarak, bir lütuf olarak sunuyor.
Eğitimde, 4+4+4 olarak açıklanan formülle, eğitimin tümüyle özelleştirilmesi; kadının eğitimden dışlanması; çocuk gelinlerin artırılması; çocuk emeği sömürüsünün daha çok artırılması amaçlanıyor. Hükümetin 11 yıllık iktidarında, kadın cinayetleri % 1400 arttı. Son 7 yılda, kadına yönelik cinsel taciz ve tecavüz saldırılarında % 30 artış yaşandı. Kadınlardan üç çocuk doğurmasını talep eden Başbakan, dindarlık adı altında; hak gasplarına, geleceğinin karartılmasına isyan etmeyen, boyun eğen ve kindar nesiller yetiştirmek istediğini açıklıyor!
Başbakan “kreş eken huzurevi biçer” diyor. Bütçede kamu kreşleri, sosyal tesisleri vb. için kaynak ayrılmadı. İşyerlerimizin çoğunda kreş yok. Var olanlar ücretli ve her geçen gün daha pahalı hale getiriliyor. Biz 24 saat çalışırken, kreşler, yalnız gündüz ve eksik personelle hizmet veriyor. Süt iznini, doğum iznini kullanmakta zorluklar yaşıyoruz. Personel yetersizliği nedeni ile izin-rapor kullanamıyoruz. Vardiya ve nöbet usulü çalışırken, gündüz mesaisi dışında servis olmadığı için, işyerine gidiş gelişlerimizde, tacize ve saldırılara uğruyoruz.
Devletin sorumlulukları göz ardı edilerek ev işleri, çocuk bakımı, hasta bakımı gibi işlerin tamamı sırtına yıkılan emekçi kadının, toplumsal alanda var olabilmesinin önü kapatılıyor. Çıkarılan yasalarla, kadın işçinin priminin işsizlik fonundan ödenmesi- kuralsız çalışma uygulamaları kadınlara değil, patrona hizmet ediyorKadınların işgücüne katılım oranı % 32’lerden 26’ya geriledi, işsizlik % 14,3’e yükseldi. Çalışan her 100 kadından 58’i, ücretsiz aile işçisi; kadınların %99’unun hiçbir sosyal güvencesi yok.
SSGSS yasası ile emeklilik yaşının yükseltilmesi, sağlık ve eğitim hizmetinin paralı hale getirilmesi, en çok; doğum-çocuk ve hasta bakımı-kayıt dışı çalışma sorunlarını yaşayan emekçi kadınları vuruyor! Vergilerimizle oluşturulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’ndaki paralar, seçim yatırımı haline getirildi. Sosyal yardım için “kadının çalışmıyor olması” şartı getiren Hükümet, kadınları eve hapsetmek istiyor.
Evde ve işte çifte sömürü yaşarken, aşırı iş yükü-angarya çalışma ile çalışma koşullarımız her geçen gün kötüleşiyor. Hastanelerimiz özelleştirilip-kapatılıp-satılarak ortadan kaldırılmak, iş güvencemiz gasp edilmek isteniyor. İşsizlik-yoksulluk-güvencesizlik artıyor. Tüm bu uygulamalardan en fazla nasibini alanlar ise, emekçi kadınlar. Kadın ve anne olmak, performans düşüklüğü gerekçesi olarak görülüyor, işten atmada, ilk sırayı kadınlar alıyor.
Ancak, bu kader değil! Biz hayatın her alanında söz-karar hakkı; emekçi kadınların, eşit-insanca-özgür-barış içinde yaşayacağı bir ülke istiyoruz! Bunun için; kadınlara yönelik her türlü ayrımcı politikalara, şiddete, taciz-tecavüz ve cinayetlere son verilmesini; Anayasa ve yasalarda; ekonomik, idari, sosyal, kültürel ve politik alanda fiili eşitliği sağlayacak özel önlemlere yer verilmesini; kadın cinayetleri için nitelikli cinayet tanımı yapılıp cezaların ağırlaştırılmasını, tahrik indiriminin kaldırılmasını; kadınların şiddete karşı şikayetlerine duyarsız kalan kamu görevlilerinin cezalandırılmasını; şiddete uğrayan, ekonomik-sosyal yoksunluk içindeki kadınlara barınma evleri açılmasını; güvenceli iş, parasız eğitim-parasız sağlık ve sosyal güvenlik hakkımızı; kız çocuklarının okuması önündeki engellerin kaldırılmasını; toplumsal hayata katılmamız önündeki engellerin kaldırılması için; işyerlerimizde 24 saat açık ve ücretsiz kreş, emzirme odaları-okul öncesi ücretsiz eğitim, etüt merkezleri açılmasını, vardiyalara servis, doğum sonrası ücretli izin sürelerinin artırılmasını; devletin hasta ve yaşlı-özürlülerin bakımını ücretsiz olarak yerine getirmesini; babalar için devredilemez ücretli babalık iznini; ev kadınlarına eşleri ve babalarına bağlı olmaksızın hastalık sigortası ve emeklilik hakkı tanınmasını; kadınlar için sendikalı, sigortalı, 8 saatlik tam istihdam sağlanmasını, işten atmaların yasaklanmasını; ülke kaynaklarının silaha-ranta değil, sosyal kamu hizmetlerine ayrılmasını talep ediyoruz! Değiştirmek ve özgürleşmek için, emekçi kadınları mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz! SES AKSARAY ŞUBESİ