İktidarının içinde bulunduğu, ekonomik, siyasi, sosyal darboğazı aşmanın yolunu her fırsatta Gezi Direnişine çamur atmakla geçiştirmeye çalışan, “Eylülde, sonbaharda iktidarımıza karşı eylemler artacak’ gerekçesiyle stadyumlardan, üniversitelere, öğrenci yurtlarına kadar sıkıyönetim ilan eden AKP’nin kehaneti! tuttu.
AKP iktidarının bir süredir neden ‘Eylülde gel’ nakaratını tutturduğu dün ODTÜ’de yaşanan polis saldırısı ile açıklığa kavuştu.
Demokratik muhalefet karşısında her sıkıştığında polis devleti şiddetine sarılanların hedefinde dün yine ülkede kışı ya da sonbaharı değil baharı daim kılmak isteyenler vardı. ‘Köprülü-fışkiyeli’ Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına her türlü desteği sunanlar ODTÜ’de ve ODTÜ direnişine destek olanların yaptığı eylemlerde devlet terörü estirmiştir. Gece geç saatlere kadar süren, biber gazının hoyratça kullanıldığı saldırılarda TOMA ve akrepler seferber edilmiş, onlarca kişi yaralanmıştır.
Bilindiği üzere her şey gördüğü her boşluğa köprü, alt geçit yapmakla meşgul Ankara Büyükşehir Belediyesinin ‘trafik sorununu çözme’ gerekçesiyle gündeme getirdiği otoban projesiyle başlamıştır. Anadolu Bulvarı ve Konya Yolu’nu birbirine bağlanması hedeflenen 8 şeritten oluşması planlanan, bir bölümü ODTÜ’nün ormanlık arazisinden geçirilmesi planlanan devasa yolun en az üç bin ağacın katline, gürültü ve çevre kirliliğine yol açacağı bir süredir kamuoyunda tartışılmaktadır. Ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi tüm bu tartışmaları, projeden doğrudan etkilenecek olan ODTÜ bileşenlerinin, 100. Yıl ve Çiğdem Mahallesi halkının görüşlerini görmezden gelmeye devam etmektedir. Belediye başkanlığı yasal izinleri bile tamamlamadan 100. Yıl ve Çiğdem Mahalleleri ile sit alanı olarak ilan edilen ODTÜ’den geçirmeyi planladığı otoyol projesini hayata geçirme konusundaki inadından taviz vermemektedir. Kısacası AKP iktidarı gibi onun büyükşehir belediye başkanlığı da ‘ben yaptım oldu’ anlayışından beslenmektedir.
Dün mesaisini Gezi Direnişi eylemlerini karalamaya ayıran Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek bugün tam da kendisine yakışanı yapmaya devam etmekte, yaşam alanlarından hukuksuz bir şekilde yol geçirmeyi planladığı insanları ‘provokatör’ olarak damgalamaktadır. ODTÜ’ye, ODTÜ’lüye hıncını dile getirmek için fırsat kollayan başta başbakan Erdoğan olmak üzere hamilerinin kanatları altında sürdürdüğü hukuksuz yol projesine polis şiddetini dayanak yapmaktadır.
Hukuksuz projelerine gerekçe olarak ‘trafik problemini’ gösterenler kentlerin yaşam alanları olduğunu yok saymakta, sorunu sadece ulaşımdan ibaret görmektedir. Kaldı ki toplu taşımayı özendirmeyen, raylı sistemi geliştirmek için çaba sarf etmeyenlerin bir kısmının yürütmesi yargı organlarınca durdurulmasına rağmen bugüne kadar inşa etikleri köprülerin, alt geçitlerin trafik sorununa ne kadar çözüm ürettiği de açıktır. Tüm bunlara rağmen daha önce Atatürk Orman Çiftliğinde yapıldığı gibi ODTÜ‘lülerin 40 yıl önce elleriyle diktikleri bugün bir ormana dönüşerek Ankara’nın en önemli yeşil alanlarından haline gelmiş bölgenin hukuksuz olarak rant ve yağma politikalarına kurban edilmek istenmesi kabul edilemez.
Sorun ‘Yol’ Sorunudur!
Diğer taraftan dün ODTÜ’ye yapılan saldırı, ODTÜ ile dayanışmak isteyenlere aylar sonra Gezi Parkı ve Taksimin kapatılması ve yurdun dört bir yanında estirilen polis devleti terörü sorunun otoban-asfalt olmadığını göstermiştir.
Evet, sorun yol sorunudur. Sorun, demokrasiye, eşitliğe, çoğulculuğa sırtını dönen, yaşam alanlarını ranta, yağmaya, talana açan, bunun için insanları ve doğayı katletmekten geri durmayan, her geçen gün daha da otoriterleşme yolunu seçen AKP iktidarı ve yardakçılarına karşı bir bütün olarak hayatı savunanların yolu arasındaki sorundur. Gezi Direnişinde de olduğu gibi sorun üç beş ağaç sorunu değildir. Sorun; iyiden, doğrudan, bilimden, güzelden, insandan yana olan her şeyi yok etmek isteyenlerin tercih ettikleri yol ile buna karşı mücadele edenlerin yolu sorunudur.
KESK olarak uzlaşması, birleşmesi olanaksız bu yollar arasındaki tercihimizi bilmeyen yoktur. KESK, üstlerine yağan biber gazı kapsüllerine rağmen polisin müdahalesi nedeniyle alev alan ağaçları söndürmek için canhıraş çabalayan ODTÜ’lerin yanındadır. KESK, adet düşman ülke toprağına girer gibi üniversitelerine akreplerle, TOMA’larla girenlere ‘ODTÜ’ye girmek kask değil kafa gerektirir’ diyen gençlerimizin yanında olmaya devam edecektir. Çünkü KESK’in yolu; demokrasiden, eşitlikten, kardeşlikten, barıştan, doğadan, insanlıktan, yaşamdan yana olanların yoludur. Ve bilinmelidir ki milyonların siyasi iktidara en güçlü mesajlarından birisi olan Gezi Direnişinde olduğu gibi ODTÜ Direnişinde de atılan binlerce gaz bombasının dumanı zulüm ile abad olunamayacağı gerçeğinin üzerini örtmeye yetmeyecektir.