4.8 Milyar Doların Kaynağı Açıklanmalıdır!

Facebook
Twitter
WhatsApp

altAKP Hükümeti toplumun kaderini dış kaynak girişlerine teslim etmeye son vermeli,TÜİK ve Merkez Bankası kayıt dışı para girişlerinin kaynaklarını açıklamalıdır!

AKP Hükümeti toplumun kaderini dış kaynak girişlerine teslim etmeye son vermeli, TÜİK ve Merkez Bankası kayıt dışı para girişlerinin kaynaklarını açıklamalıdır!

Artık neredeyse tamamıyla dış kaynak hareketlerine bağımlı hale gelen Türkiye ekonomisinde şu ana kadar aylık bazda giriş yapan en büyük kayıt-dışı para Temmuz ayında geldi.

Kamusuyla-özeliyle boğazına kadar dış borç batağına batmış olan Türkiye’de uzun bir dönem kamudan özele kadar her alan kredilerle ihya edildi. Kamu beşiği altında yer alan merkezi yönetim, aldığı borçlarla devlet çarkını döndürdü. Merkez Bankası borçlanmayla rezerv biriktirdi.

Özetle ülke üretim veya hizmet üretme yoluyla net döviz geliri elde edemedi, borçlanarak el parasıyla geçindi. Özel sektörde yer alan bankacılık sektörü dışarıdan temin ettiği ucuz kaynağı ağırlıklı olarak tüketicilere ve KOBİ’lere kredi olarak kullandırdı-muazzam karlar elde etti. Ülkenin en öne çıkartılan sektörlerinden İnşaat ve gayrimenkul sektörü temin ettiği bu kaynakla gökdelenler, konut siteleri, AVM’ler ve oteller yaptı, enerji sektörü ise bu kaynağı özelleştirmelere akıttı.

Bu tür yatırımlar nedeniyle dış borç yükü altına girmiş olan şirketler veya onlara aracılık etmiş olan bankalar, döviz fiyatlarındaki ani, hızlı artışlara karşı uzun bir süredir ağır risk altındaydı. Nitekim bu risk dolar kurunun 2TL’nin üzerine çıkmasıyla gerçekleşmiş oldu. Daha önce birçok kez görülen senaryo yeniden gerçekleşti, nereden geldiği açıklanmayan, kaynağı belirsiz tam 4,8 milyar dolar para ülkeye bir anda girdi.

Şaibeli Paralar AKP İktidarının Ritüeli Haline Geldi!

Merkez Bankası’nın kaynağını ve ne karşılığında geldiğini açıklamadığı kaynaklar AKP döneminin ritüeli olmuş durumda.

AKP’nin on bir yıllık iktidarı boyunca 2006 hariç her yıl yüksek düzeyde kayıt dışı sermaye girişleri gerçekleşmiş; 2003 ile Kasım 2012 arasındaki net toplam giriş 42 milyar doları aşmıştır.

2009 yılında da döviz girişlerinin sekteye uğradığı benzer koşullarda da Ekim 2008’den Mayıs 2009’a kadar olan bir dönemde 18.3 milyar dolara ulaşmıştı.

alt

Türkiye ekonomisini ayakta tutan bu belirsiz dış kaynağın açıklanması gerekiyor. Olay, artık ekonomik bir boyutu aşmış; bir vatandaşlık sorunu haline gelmiştir. İktidarı hangi esrarengiz, karanlık kaynaklar destekliyor? Halkın öğrenme, hesap sorma hakkını dikkate alarak, karşılıksız veya bedelsiz olması düşünülemez olan bu paranın bir an önce kamuoyuna kaynağının açıklanması gerekmektedir!

Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankası’na çağrımızdır!

On yıl boyunca, 45 milyar doları aşkın kayıt dışı para girişlerinin kaynaklarını araştırınız; açıklayınız! ***

AKP Hükümetinin Bir Gözü De Yurtdışında Tutulan Paralarda! Mehmet Şimşek “”Bir süre önce Sayın Başbakanımızın bu yönde bir talimatı oldu. Dolayısıyla konuyu biz Maliye Bakanlığı olarak şu anda çalıyoruz” diyerek Varlık Barışının önceden sinyallerini yakmıştı.

Varlık barışı adı altında yapılan düzenleme yurtdışında parası olanların belli bir zaman içinde Türkiye getirdikleri paranın ister şirketlere, ister bankaya konulsun herhangi bir sorgulama yapmadan, kaynağı araştırılmadan sisteme sokulması anlamını taşıyor.

Özetle varlık barışını kayıt-dışı sermaye girişinin yanında banka transferi gerektirdiği için kayıt-içi ama bol ayrıcalık sahibi para girişi olarak tanımlamak mümkün.

Ve işin sermaye açısından en cazip koşullarından biri de meblağdan bağımsız gelen bu şaibeli paradan sadece %2 vergi kesiliyor!

Hedefte 135 Milyar dolar var! Peki, Neye Karşılık Gelecek?

Mehmet Şimşek Varlık Barışı’na dair açıklamada bulunurken Türkiye vatandaşlarının yurtdışında tutukları paranın toplamda 130 milyar dolar civarında olduğunu söylemişti.

Vatandaş parasını daha az risk taşıyan bir ülkede tutmak yerine her an patlamaya hazır bir balon misali risk taşıyan Türkiye’ye neden getirsin? Karşılığında ne alacak?

Yanıt basit. Türkiye’de faizlerin yükselmesiyle birlikte bankalar mevduata, devlet de tahvil ve Hazine Bonosu gibi borçlanma senetlerine yüksek faiz verebiliyor.

Ülkede evini, arabasını krediyle alanların yanında günlük harcamaları için de kredi kullanan 41 milyon kişi var. Bunlardan 1,6 milyon kişi kredi kartı borcunu ödeyemediği için hacizle burun buruna.

Faizlerin yükselmesi ülkede geniş halk yığınlarını oluşturan emekçiler için daha fazla borç yükü anlamına gelirken, paradan para kazanan sermaye sahipleri için daha bol kazanç anlamını taşımakta.

Görece diğer ülkelere göre reel faizler yukarı çıkarken yurtdışı bankalarında veya yastık altında paralarını tutanlar için bol kazanç vaad ediliyor. Bunun yanında yüzde 2 vergi oranı ile (bugün bankada faizde bulunan mevduattan alınan vergi oranı yüzde 15) bu kesim için Türkiye bir vergi cenneti konumuna getiriliyor.

KESK ARAŞTIRMA BİRİMİ

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]