alt12 Eylül sadece tarihte karanlık bir sayfa değil, dünden bugüne devam eden faşizan anlayışın adıdır.

Aradan 33 yıl geçti, 12 Eylül 33 yıldır sürüyor! 33 yıl önce de demokrasi ve özgürlük diye haykıran halk karşısında tankları, panzerleri görüyordu bugün de Toma’ları görüyor.

33 yıl önce de toplumsal muhalefet devletin kolluk güçlerinin şiddetiyle bastırılmaya çalışılıyordu, bugün de şimdiye kadar 6 gencimizin yaşamına son veren şiddet devlet eliyle sokaklarda kol geziyor. Her türlü demokratik hakkı askıya almış; kadınından çocuğuna, gencinden yaşlısına tüm halka zulmü kendinde meşru gören bir düzen 33 yıl sonra yine sokakları yıkıyor, halka saldırıyor, vuruyor, öldürüyor.

En son ODTÜ, Tuzluçayır, Dikmen, Okmeydanı başta olmak üzere her kentte yaşanan polis şiddeti ve Haziran’dan bu yana yitirdiğimiz onca genç, halkın iradesine karşı ismi konulmamış bir darbenin devam ettiğinin kanıtı değil midir?

12 Eylül 1980 faşist darbesiyle emperyalizmin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda derin bir karanlığa doğru itilen Türkiye, tam 33 yıldır darbenin yarattığı hukuk ve kurumlarla yönetiliyor, aynı zihniyeti hala ayakta tutan AKP iktidarlarının elinde 11 yıldır daha derin bir karanlık inşa ediliyor.

12 Eylül’le birlikte Türkiye siyasal, ekonomik, sosyal ve hukuksal alanlarda emperyalizme bağımlılık ilişkileri içerisinde, finans oligarşilerinin ve uluslararası tekellerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden yapılandırıldı. Türkiye halklarının, emekçilerinin ve gençlerin kendi kaderlerini belirleme iradesi büyük bir zorbalıkla ellerinden alındı. O güne kadar güçlenen halk mücadelesinin, emekçilerin yoğun mücadeleler ile kazanılmış haklarının üzerinden silindir gibi geçen askeri cunta faşizmi, Türkiye halklarının biriktirdiği tüm değerleri tank paletleriyle ezdi. Toplumsal yaşamın her alanı neoliberalizmin pençesinde milliyetçi şovenizmle kuşatıldı.

12 Eylül faşist darbesi ile yaratılan “Türk-İslam Sentezi” adı altında desteklenen dinci gericilik, AKP-Cemaat güçlerince tekelleşmiş bir iktidar gücüyle laikliği geriletmeyi bugün de sürdürürken bu ideolojinin ürünü olarak Kürt halkı üzerinde 33 yıldır devam eden imha ve inkar politikalarındaki ısrarını sürdürdü. Bugün Kürt halkının ve yıllardır “barış hemen şimdi!” diyen tüm emek ve demokrasi güçlerinin mücadelesi sonucunda silahların susması ve Kürt halkının kimi demokratik taleplerinin tartışılabildiği bir iklim yaratılmışken AKP iktidarı demokratikleşme adımlarını atmayarak, Kürt sorununda çözüme ilişkin süreci tehlikeye sokmaya devam etmesi aynı anlayışın sürdürdüğünün kanıtıdır.

12 Eylül faşist darbesi, ülkemizin emperyalizme bağımlılık ilişkileri içerisinde doğrudan ABD’nin onayı ve desteğiyle gerçekleşmiş ve 24 Ocak kararları ile daha derin ve güçlü bağımlılık ilişkilerinin gelişmesine zemin hazırlamıştır. Bu ilişkiler bugün AKP eliyle sürdürülmektedir. Ortadoğu’da emperyalist işgal politikalarının taşeronu yapmakta olan AKP iktidarı ülkemizi, Suriye’yi yeniden dizayn etmek adına iki yıldır körüklenen kanlı bir iç savaşın parçası ve tarafı haline getirmiştir.

Bugün sözde 12 Eylül ile hesaplaşması ile darbenin gerçek muhatapları olan emekçi halkı devreden çıkaran AKP iktidarı, darbeyi ‘üç-beş generalin kurgusundan’ ibaret göstererek tarihin gerçeklerini gizlemeye çalışıyor. 12 Eylül’ü sözde yargılıyoruz diyenler hala darbecileri mahkeme önüne dahi çıkartmazlarken, o dönemde darbeye alkış tutanlar, darbecilerin önünde el pençe divan duranlar bugün devletin üst mevkilerine getirilmekle ödüllendiriliyor.

AKP 12 Eylül darbesinin yarattığı siyasal-sosyal iklimin ürünü olarak iktidardadır, darbenin hukuk, kurum ve yasalarına yaslanarak ülkeyi yönetmeye devam ediyor.

Grev-toplu sözleşme yasağı, yüzde 10 seçim barajı, YÖK, DGM, RTÜK, IMF, esnek güvencesiz çalışma, tutuklama terörü, işkence bugün AKP düzenindedir.

12 Eylül bugün AKP’nin aklıdır. İşçileri, emekçileri, yoksullaştırılmış ve tüm haklarından yoksunlaştırılmış halkı ağlatırken “gülme” hakkını sadece kendinde gören iktidar anlayışı ile sürdürdüğü yeni sömürü düzenidir.

AKP 12 Eylül’ün sendikal alandaki yasakçı zihniyetini de bugüne taşımaktadır.

12 Eylül faşist cuntasının üniversiteler üzerindeki kolu YÖK zihniyeti bugün yine demoklesin kılıcı gibi gençlerin üzerinde sallanmaya devam etmektedir.

12 Eylül’ün ürünleri olan ÖYM ve TMK, egemen siyasi iktidarın elinde kendine karşı olan herkesi cezalandırmanın aracı olarak ismen olmasa bile fiilen var olmaya devam etmektedir.

33 yıl önce, güzel düşlerinin peşinde olan gençler sokaklarda yaşamlarının baharında öldürülüyordu. Şimdi aynı zihniyet aynı düşlerin izinden yürüyenleri katlediyor.

Bu ülkenin eşitlik ve özgürlüğünden yana kalbi atan, “yaşasın halkların kardeşliği” diye bağıranlar için 33 yıl önce bir zindan açıldı. Şimdi o zindanları aynı gelecek ufkunun umuduyla mücadele edenler dolduruyor.

Bizler bugün o zindanları dolduranların açtığı yollardan yürüyoruz. Aynı sokaklardan aynı umuda doğru direnmenin kararlılığı, dayanışmanın güzelliği, birlikteliğin gücüyle ilerliyoruz.

12 Eylül 33 yaşında, 33 yıldır iktidarda! 33 yıldır süren bu zorbalığa, zulme ve karanlığa geçmişten aldığımız, gelecek umuduyla çoğalttığımız mücadeleyle son vereceğiz!

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]