Seçim Rüşveti Değil, Tüm Çalışanlara İş Ve Ücret Güvencesi, İnsanca Bir Yaşam İstiyoruz!

Facebook
Twitter
WhatsApp

alt

AKP iktidarı, Gezi Parkı direnişi ile yükselen halk hareketini susturmak için bir taraftan cadı avına dönüşen gözaltı ve tutuklama furyasını sürdürürken diğer taraftan çocukların bile inanmayacağı komplo iddialarını tekrarlamaktan öteye gitmeyen ‘başbakan mitinglerini’ seçim yatırımına dönüştürmenin telaşına düşmüştür.  

Bugün AKP’nin grup toplantısında konuşan başbakan Erdoğan’ın; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4/B maddesine,  5393 sayılı Belediye Kanununun 49. Maddesine ve 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre istihdam edilen toplam 96 bin 500 sözleşmeli personelin kadroya geçirileceğine ilişkin açıklamaları iktidarına karşı yükselen tepkiyi yumuşatmak için seçim rüşvetine sığındığını göstermektedir.

Her Seçim Dönemi Aynı Senaryo!

Yandaş medya ve en az onun kadar yandaşlığı tescilli konfederasyon ne kadar allayıp pullasa da başbakanın açıklamaları mevcut sözleşmeli personelin sadece bir kısmını kapsamaktadır. Başbakanın açıklamalarında, bundan sonra kamuda sözleşmeli ya da geçici personel istihdam edilmeyeceğine ilişkin hiçbir iz yoktur. AKP, tıpkı 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden bir hafta önce çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname ile yaptığı gibi bugün yaklaşan seçimlerde de elini güçlendirmek için sözleşmeli personelin bir kısmını kadroya almayı planlamaktadır. 

Çağdaş Köle 4/C’liler Yine Unutuldu!

Meclis tatile girmeden yasalaştırılmasının hedeflendiği ifade edilen söz konusu çalışmada geçici personel olarak istihdam edilen 4/C’lilerin yanı sıra KİT’lerde istihdam edilen sözleşmeli personel yine görmezden gelinmiştir. Oysa kamu emekçileri arasında her açıdan en mağdur kesimin günümüzün çağdaş köleleri olarak görülen 4/C’liler olduğunu bilmeyen yoktur.   Aile yardımı ve çocuk parası başta olmak üzere sosyal haklardan yoksun bırakılan, özelleştirilerek sermayeye, yandaşlara peşkeş çekilen kurumlarında aldıkları ücretin üçte biri maaşa mahkûm edilen 4/C’liler çığlığına kulaklarını tıkamaya devam etmesi AKP’nin çağdaş kölelik düzeninden vazgeçmediğini göstermektedir. 

Emekçileri Karanlık Tabloya Makhum Edenlerin ‘Müjdesi’…

Diğer taraftan sözleşmeli personelin bir kısmının da olsa kadroya geçirilmesine dair bugün verilen söz eğer daha önce verilen pek çok söz gibi unutulmaz ve gereği yerine getirilirse tüm eksiklerine rağmen kamu emekçileri için önemli bir kazanım sağlanacaktır. Ancak KESK olarak en başından beri mücadelesini verdiğimiz; hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm çalışanlara iş ve ücret güvencesi, insanca bir yaşam talebimiz hayat bulmadığı sürece, bugün için kazanım olarak görülen bu düzenlemelerin yarın hiçbir anlamı olmayacağının altını bir kez daha çizmeyi görev biliyoruz. 

Unutulmamalıdır ki başbakan tarafından yapılan açıklama ile her zaman olduğu gibi yine bir ‘müjde’  gibi gösterilmek istenen düzenleme, bugün emekçilerin mahkûm edildiği karanlık tablonun mimarının AKP iktidarı olduğu gerçeğini asla değiştiremez. AKP, kamunun toptan tasfiyesi politikasının bir ayağı olan sözleşmeli ve geçici personel istihdamına devam etmekten vazgeçmiş değildir.

Seçim Rüşvetine Devam…

Bunun için önümüzdeki seçimleri atlattıktan hemen sonra sözleşmeli istihdamı yeniden şişirmeye devam edeceğini, sözleşmeli olarak istihdam ettiği bu yeni çalışanları kadroya geçirmeyi de başka bir seçimin yatırımına dönüştüreceğini bugünden görmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Bunun için AKP iktidarı döneminde kamuda istihdam yapısının güvencesizlik ve kuralsızlık temelinde nasıl değiştirildiğine ilişkin rakamlara sadece bir göz atmak bile yeterlidir.

Rakamlar Gerçekleri Çarpıtmada ‘Ustalaşan’ AKP’yi Yalanlıyor!

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında kamuda taşeron olarak istihdam edilenlerin sayısı 15-20 bin civarında iken bugün 600 bini geçmiştir. Yine 2003 yılında 17 bin olan sözleşmeli personel sayısı 2011 yılında 260 bini bulmuştur. Hatırlanacağı üzere 12 Haziran 2011 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerden bir hafta önce Resmi Gazetede yayımlanan 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu personelin bir kısmı seçim rüşveti olarak kadroya alınmış ancak sözleşmeli alımı devam ettiği için sayı 2013 yılı mayıs ayı itibariyle 175 bine ulaşmıştır.  Arsa parasını bile karşılamayan rakamlarla sermayeye, yandaşlara peşkeş çekilerek özelleştirilen TEKEL gibi kamu işletmelerinde çalışanların kölelik koşullarında istihdam edildiği geçici personelin (4/C) sayısı ise 23 bine yaklaşmıştır. Kısacası bu resmi veriler, AKP döneminde sadece özel alanda değil kamu alanında da taşeron, sözleşmeli, geçici istihdamın katlanarak arttığını göstermektedir.

Gezi Direnişi, AKP’nin Verdiği Sözlerin Samimiyetini Gösterdi!

Bu rakamların yanı sıra yıllardır hayata geçirilen onlarca emek ve demokrasi düşmanı düzenleme AKP iktidarının bugün seçim yatırımı olarak hayata geçirmeyi planladığı düzenlemelere, seçim rüşvetlerine umut bağlamanın büyük bir yanılgı olacağını göstermiştir.  Emek sömürüsüne karşı mücadele edenlerle doğa sömürüsüne karşı mücadele edenlerin ortaklaşmasına sahne olan Gezi Parkı direnişi sürecinin hepimize öğrettiği onlarca dersin en önemlilerinden birisi de AKP’nin ve emrindekilerin verdiği sözlerin samimiyetine güven olmayacağıdır.  Özellikle siyasi kadrolaşmanın son halkası torba yasa tasarısının TBMM alt komisyonlarında görüşülmesine devam edildiği bir dönemde sözleşmelilerin bir kısmının kadroya alınacağına dair yapılan açıklama AKP’nin samimiyetinden duyduğumuz kuşkuyu artırmaktadır.

AKP Gerçekten Samimi İse…

AKP iktidarı eğer samimi ise; öncelikle kamunun tasfiyesi politikalarına son vermelidir. Bunun için önelcikle her seçim döneminde çalışanların ağzına bir parmak bal çaldığı seçim rüşvetlerinden vazgeçmeli; kayıt dışı, taşeron, sözleşmeli, performansa bağlı, esnek, geçici ve kuralsız istihdamı yasaklamalıdır. Tüm çalışanlara iş ve ücrete güvencesi sağlamalı, kamu hizmetlerinin tüm yurttaşlara eşit, parasız, ulaşılabilir sunumu için gerekli düzenlemeleri derhal hayata geçirmelidir. Bilinmelidir ki, bu adımlar atılmadığı sürece sendikal mücadele ile demokrasi ve özgürlük mücadelesi arasındaki kopmaz bağlar olduğunun her zaman ayrımında olan kamu emekçilerinin mücadele örgütü KESK, üzerinde yaratılan her türlü baskıya ve kuşatma operasyonuna rağmen mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir. 

Yandaşların Sözü Sırtlarını Dayadıkları İktidarın Sınırlarını Aşamaz!

Bunun için, tüm kamu emekçilerini, Gezi Parkı direnişi ile yükselen mücadele karşısında köşeye sıkışan AKP’nin seçim yatırımı haline getirmeyi hedeflediği kısmi tavizi kendi kazanımı olarak göstermeye çalışan yandaş konfederasyonunun ayak oyunlarına karşı uyanık olmaya çağırıyoruz. Kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesi adım adım yok edilirken, siyasi kadrolaşmanın son halkası torba yasa tasarısı mecliste görüşülürken kuzuların sessizliğine bürünenlerin bugüne kadar verdiği sözlerin ancak sırtlarını dayadıkları iktidarın sınırları ölçüsünde hayat bulabileceği görülmüştür.

Kamu Emekçilerinden Aldığımız Güçle Mücadeleye Devam Edeceğiz!

Gezi Parkı direnişi ile tüm yurda yayılan eşitlik, özgürlük, demokrasi taleplerini kendi taleplerinden bağımsız görmeyen KESK’i karalama kampanyasına öncülük eden yandaşlar sırtlarını dayadıkları iktidarın elini-eteğini öpmeye devam etsin. KESK sadece ve sadece kamu emekçilerinden aldığı güçle fiili meşru mücadelesine devam edecektir. 

Facebook

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]