Cmt, 29 Haziran 2013

Facebook'a gonderYazıcı uyumluArkadaşa gönder

altAKP iktidarı, Kürt sorununda silahları susturacak, kanı durduracak, onurlu ve kalıcı bir barışın sağlanmasını esas alacak bir diyalog zeminini güçlendirmenin yerine sorunun kangrenleşmesine yol açan bildik ‘güvenlik konsepti’ anlayışıyla çözümsüzlüğe itmenin sinyallerini vermektedir.  

Dün Diyarbakır’ın Lice ilçesi Kayacık köyünde karakol yapımını protesto eden yurttaşlara askerler tarafından ateş açılması sonucunda 18 yaşındaki Medeni Yıldırım hayatını kaybetmiş,  3`ü ağır olmak üzere 10 kişi yaralanmıştır. Öncelikle yaşamını yitiren Medeni Yıldırım’ın ailesine ve yakınlarına başsağlığı, yaralı yurttaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.  

İşsizlik, su, elektrik, kanalizasyon gibi alt yapı sorunlarının yanı sıra eğitim, sağlık gibi onlarca sorunla boğuşan halkın ihtiyaçlarına cevap vermek yerine barış ve diyalog zeminini baltalamaktan başka bir şeye hizmet etmeyeceği açık olan ‘karakollaşma’ politikasını protesto eden sivil- silahsız halka ateş açanları kınıyoruz.

Ülkemizde uzun yıllardır derin toplumsal, siyasal, insani tahribatlara yol açan ve kırk binden fazla insanımızın ölümüne neden olan savaşın sona ermesi ihtimalinin güçlendiği bir dönemde yapılan bu saldırının, AKP iktidarının ilk marifeti olmadığı bilinmektedir. 11 yıla yaklaşan iktidarında sadece kendisine Müslüman olan, kendi yandaşları dışındaki tüm kesimleri dışlayan yönetim anlayışı gittikçe despotlaşmış ve hızla tek adam sultasıyla bezenen faşizan bir karakter almıştır. Öncesi bir yana Gezi parkı direnişi sürecinde AKP iktidarının yandaşları dışındaki tüm kesimler bu faşizan yüzle en sıcak teması yaşamıştır. 

Gezi Parkı süreci ve bu sürecin devamı olarak bugün yaşanmakta olan gelişmeler AKP iktidarının, halkın özgürlük, barış ve demokrasi taleplerine bakış açısını ortaya koyma konusunda turnusol işlevi görmüştür. AKP iktidarının, Başbakan Erdoğan’ın hakaretlerinde, aşağılayıcı üslubunda somutlaşan dışlayıcı, ötekileştirici,  halkları birbirine kışkırtıcı tutum gizlenemez bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Dün Lice’nin Kayacık köyünde ortaya çıkan vahşetin arkasında, Gezi Parkı direnişi sürecinde bugüne kadar 4 kişinin ölümüne, 11 kişinin gözünü kaybetmesine, onlarcası ağır olmak üzere sekiz bine yakın yurttaşın yaralanmasına sebep olan polis devleti terörünü ‘destan yazdılar’ diyerek kutsayan Başbakan’ın tutumu vardır. 30 yıldır süren, ülkenin kanayan yarası Kürt sorununun toplumsal barış ve eşit yurttaşlık temelinde çözümünde bugüne kadar somut adım atmayarak ayak sürüyenlerle, Gezi Parkı protestolarına katılanlar hakkında cadı avını başlatanlar aynıdır. 

Baskı ve şiddetten beslenen anti-demokratik yönetimine karşı sesini yükselten; eşitlik, özgürlük, demokrasi talep edenleri  ‘yeniçeri isyancılarına’ benzetenlerin kendi yeniçerilerine ulufe-ikramiye dağıtmasından beklentiye girenler sivil-silahsız yurttaşların üzerine ateş açmakta tereddüt etmemiştir.

Kendinden olmayana, iktidarına biat etmeyene her türlü baskı ve şiddeti reva gören bu geri vitese takılı ‘ileri demokrasi’ anlayışı Lice’de bir kez daha iflas etmiştir.  AKP iktidarı, son süreçte yaratılan olumlu havayı, ortaya çıkan iklimi bozmaya yönelik girişimlerden uzak durmalı, barışı engelleyici tutumundan derhal uzaklaşmalıdır. Silahların sustuğu, ölüm haberlerinin gelmediği bu dönemi heba etmemek için sorunun bugünlere kadar taşınmasındaki etkisi tartışmasız olan güvenlikçi bakış açısından vazgeçerek bölgede yeni karakollar inşa etmeyi durdurmalıdır. Lice’deki kanlı saldırıyı gerçekleştirenler, emri verenler, bu provokasyonu tertipleyenler derhal yargı önüne çıkartılmalıdır.

Diğer taraftan KESK olarak, Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümünün, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinden bağımsız olmadığının altını bir kez daha çizmeyi görev biliyoruz.Sendikal faaliyetlerinden dolayı tutuklanan sendikacıların, kaleminin onurunu satmadan gerçeğin peşinden koşan gazetecilerin, hukuku ve adaleti savunan avukatların, parasız bilimsel demokratik, anadilinde eğitim isteyen öğrencilerin, yaşanabilir bir doğa mücadelesi verenlerin hapishanelere doldurulduğu bir ülkede demokrasiden ve toplumsal barıştan bahsetmek mümkün değildir. AKP iktidarı hiç vakit kaybetmeden eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi isteyen tüm kesimlerin taleplerine kulak vermelidir. 

Mücadele tarihi boyunca, tüm bedellerine rağmen Kürt sorununun barışçıl ortamda demokratik çözümünü savunan KESK, ülkemizde halkların bir arada eşit, özgür, gönlüğü birlikteliğinin sağlanması noktasında üzerine düşeni yerine getirmeye devam edecektir.

Yürütme Kurulu

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]