Değerli, basın emekçileri ve değerli katılımcılar,
Ekonomik alanda sömürü ve eşitsizliğin arttığı yerde, sosyal alanda da kamu yararını gözeten ve sosyal devleti güçlendiren politikalardan bahsetmek olası değildir. Bugün kişi hak ve özgürlüklerini temel alan sosyal ve ekonomik uygulamalardan eser kalmamıştır. Sosyal hizmetlerden yararlanan vatandaşlar ve sosyal hizmet emekçileri açısından çok ciddi hak kayıplarının yaşandığı siyasal bir süreç içerisindeyiz.
Kitlelerin yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşadığı, sosyal devlet olmanın gereği; sosyal hizmetlerin hak temelli niteliğinden çıkarılarak piyasaya açılmasına, müracaatçıları müşteri konumuna getiren sadaka kültürünün yerleştiği bir toplum yaratılırken, çalışanlar açısından da adil çalışma koşulları, adil bir ücret hakkı, örgütlenme hakkı, mesleki saygınlığın korunması hakkı, güvenli ve saygın çalışma koşulları haklarının teker teker kaldırıldığı uygulamalarla karşı karşıyayız.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığındaki bu uygulamalardan biri de 19 Şubat 2013 tarihinde yayınlanan Sosyal Hizmet Merkezleri yönetmeliği olmuştur. Bu hukuk tanımaz düzenlemenin arkasından 17 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanan “ Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği” çıkartılmıştır.
Çalışanların ilişkilerinin ve uygulanan sosyal hizmet politikalarının, mesleki ilke ve değerlerine aykırı bu yönetmelikler sosyal hizmet emekçilerini değersizleştiren, görev karmaşası yaratan, iş barışını bozan maddeler içermektedir.
Sosyal Hizmetler alanında büyük bir öz veriyle bilimsel ilkeler doğrultusunda çalışan meslek elemanlarının ilke ve değerlerine, meslek onurlarına saldırıyı içeren bu yönetmeliklerin bir diğer hedefi de bu alanda uygulanmaya çalışılan piyasacı ve bilimsellikten uzak politikaların hayata geçirilmesinde kendilerine engel olabileceğini düşündükleri unsurları etkisiz hale getirmesidir.
Hak temelli bir yaklaşımla ihtiyacı olan herkese sosyal hizmetlerin ve yardımların eşit – ücretsiz sunulması temel gereklilik ve koşuldur.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca planlanan ve yürürlüğe konulan hizmetlerdeki değişim ve dönüşüm sosyal hizmetin temel değerlerini, etik ilkelerini, felsefesini ve mesleğin uygulayıcılarını bütün meslek gruplarını yok saymaktadır. Ayrıca bakanlığın görev tanımı, iş ve paylaşım konusunda yaptığı uygulamalar, ekip çalışmasını da ortadan kaldırmaktadır.
Sosyal hizmetler alanında çalışan tüm meslek grupları (Sosyal hizmet uzmanı, psikolog, çocuk gelişimci, fizyoterapist, öğretmen, sosyolog) değersizleştirilerek, sosyal hizmetler; alan dışındaki mesleklerin yürütebileceği bir iş haline getirilmektedir.
Sosyal hizmet alanında çalışanların iş alanları / yerleri çeşitli nedenlerle değiştirilmesi hizmetlerin sürekliliği felsefesi ile taban tabana zıt bir durum oluşturmaktadır. Yapılan yasal düzenlemelerle esnek çalışma açık bir şekilde mevzuata yerleştirilerek piyasa koşullarına uygun bir sosyal hizmet yaratılmaya çalışılmaktadır.
Sosyal hizmet emekçilerinin çalışma alanlarının keyfi uygulamalar ile değiştirilmesine ve kuruluşlarda çalışan meslek elemanı sayısında kısıtlamalara gidilmesine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
17 Mayıs 2013 tarihinde, Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği adı altında sürgün yönetmeliği yayınlanmıştır. Sosyal Hizmet Merkezleri Yönetmeliğinde olduğu gibi bu yönetmeliğin hazırlanmasında da sendikaların, meslek örgütlerinin ve çalışanların görüş ve önerileri alınmadan hazırlanmıştır. Bu yönetmeliğin detaylarına ve arka planına bakıldığında çalışanların özne değil, nesne olarak görüldüğü anlaşılacaktır.
Sosyal hizmetlerde büyüyen personel açığını yeni kadro ihdas ederek gidermek yerine mevcut personeli daha fazla çalıştırmayı ve istekleri dışında adeta sürgün ederek sosyal hizmet vermeyi dayatmaktadır.
Yönetmeliğin 7. Maddesinde zorunlu çalışma süreleri 1. bölgede 7 yıldan başlayıp, 4. bölgede 3 yıl olarak öngörülmüştür. 633 sayılı KHK ile 2828 sayılı kanunda ve 657 sayılı kanunda bu şekilde uzun süreli, zorunlu çalışma öngörülmemiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu kadar uzun çalışma süresi belirleyerek devlet hizmet yükümlülük sürelerini bile geride bırakmıştır.
Yönetmeliğin 16. Maddesinde yapılan düzenleme ile muhalif sendikacı ve çalışanların sürgün edilmelerinin rutin haline getirilmesi sağlanmıştır. Gözaltına alınan, görevden uzaklaştırılan, tutuklanan kişilerin aynı görev yerlerinde kalmalarının önüne geçilmiş, bunların başka yerlere sürgün edilmesi yönetmelik maddesi haline getirilmiştir.
Yönetmeliğin 21. Maddesinde kurum içi geçici görevlendirmede herhangi bir ay sınırının belirtilmemesi bir kamu görevlisinin yıl boyunca hizmetin gereği gerekçe gösterilerek sürekli görevlendirilebileceği bir ortam yaratılmıştır. Böylece sürgün politikası geçici görevlendirme adı altında kalıcılaşmış olacaktır.
Yönetmeliğin çalışanları rahatsız eden en önemli maddelerinden birisi de 22. ve geçici 2. Maddesi ile bulunduğu yerde 10 yılını dolduran personelin 2014 yılından itibaren zorunlu olarak atanmaya başlayacağına dair hükümleridir. Bu yönetmelikle kanunlarda olmayan bir yetki kullanılmış, kamuoyunda rotasyon olarak bilinen ama tepki üzerine geri adım atılan uygulama bu yönetmelikle kalıcı hale getirilmek istenmiştir.
Değerli, basın emekçileri,
Sosyal hizmetlerde yaşanan durum, AKP hükümeti tarafından ülkemizde yıllardır sürdürülen kamunun tasfiye edilmesi ve uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesi politikalarının bir parçası olarak görülmesi gerekir. Böylece sosyal devlet yerine sadaka devleti ikame edilmekte ve kamu hak olmaktan çıkartılmaktadır. Kısacası sağlıkta yaşanan yıkım, milli eğitim ve diğer kamu alanlarındaki özelleştirme süreçleri aynı şekilde sosyal hizmetlerde de yürütülmektedir.
Sosyal hizmet müracaatçılarının çoğunluğu her türlü istismara ziyadesiyle açık olduğu gibi en temel haklarına sahip çıkma koşullarından da yoksun durumdadır. Dolayısıyla sosyal hizmetler sermayenin sosyal sorumluluğuna ve taşeronların kar hırsına, sömürenlerin ve talancıların hırsızlıklarını aklamalarına, hayırsever yaklaşımların istismarına, günah-sevap ikileminde boğuşanların vicdanına, cemaatlerin, tarikatların, sivil toplum kuruluşlarının insafına bırakılmamalıdır.
Sosyal hizmetlerde dönemsel politikalar ve kurumsal olmayan yapılarla verilecek hizmet modelleri tanımlanarak dönemsel projelerle sürdürülebilir yoksulluk anlayışına hapsedilmiştir.
Sokaktaki çocukları görüp ailelerine kızan, Mahsun Kırmızıgül filmi izleyip huzurevlerini kötüleyen, bakımevlerinde şiddet üreten koşulların sorumluluğunu çalışanlara yükleyen, işsizliğe ve yoksulluğa sürüklediklerini hayırsever sosyal devlet uygulamalarıyla dilencileştiren egemen sistem savunucularına karşı sosyal hizmetlerde çalışan kadrolu, sözleşmeli, taşeron sosyal hizmet emekçileri birlikte ortak mücadele verilmeden yol almak olası değildir.
İş ve işyeri güvencemizden, ücret ve gelecek güvencemizden, asla vazgeçmeyeceğiz. Sosyal hizmet sunumu bir ekip işidir. Çalışanların köleleştirilmesine, emeğimizin değersizleştirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Yapacakları her türlü baskıya karşı örgütlü gücümüzü ve hukukun bize verdiği hakları kullanarak sonuna kadar mücadelede edeceğiz.
Bu kapsamda; Sosyal hizmet alanında örgütlü Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Sosyoloji Mezunları Derneği olarak; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yayınladığı Sosyal Hizmet Merkezleri Yönetmeliği ve Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin geri çekilmesi için ortak eylem / etkinlikler kararı aldık. Bunlar;
- 3 Haziran 2013 Pazartesi:Gün boyu iş yavaşlatma eylemi,
- 4 Haziran 2013 Salı:Sabah 1 saat işe geç başlama ve açıklamalar yapma
- 5 Haziran 2013 Çarşamba:
1- İş, mekan, can ve gelecek güvencesi için,
2- Performans yerine emeklilikte de insanca yaşamaya yetecek ücret için,
3- Esnek kuralsız, angarya çalışmaya karşı durmak için,
4- Ücretsiz, nitelikli sağlık ve sosyal hizmet hakkı için sağlık ve sosyal hizmet alanında örgütlü 11 kurum ve KESK’in almış olduğu GREV kararıyla da bu yönetmeliklerin geri çekilmesi taleplerimizi de birleştiren uyarı GREV’i yapılmasını destekliyoruz.
Yapacağımız bu faaliyetler sonrası taleplerimizin karşılanmaması halinde tekrar bir araya gelerek yeni mücadele programımızı oluşturacağız. Taleplerimiz halkın ve işkolunda çalışan tüm emekçilerin talebidir. Bunun için halkımızı eylem ve etkinliklerimize destek olmaya, işkolumuz emekçilerini ise aktif olarak tutum almaya çağırıyoruz.30.05.2013
SES DİYARBAKIR ŞUBESİ