KESK’ li tutsakların serbest bırakılması, yapılan operasyonları kınamak için tüm yurtta gerçekleştirilen basın açıklamaları Manisa’da da yapıldı. KESK şubeler platformunun çağrısıyla toplanan yaklaşık 100 Emek ve demokrasi mücadelesi dostları Manolya meydanında toplandı. KESK dönem sözcücü SES Şube Başkanı Serpil DENİZ basın açıklaması yaptı. Alkış ve sloganlarla tutuluların serbest bırakılması talep edildi.
BASINA VE KAMUOYUNA!
Kendinden olmayan herkese kin duyanların yarattığı öfke dalgaları kabarmaya devam ediyor. Gözaltı ve tutuklamalarla, şafak operasyonlarıyla girdaba dönüştürdükleri öfke dalgalarının emek ve demokrasi güçlerini boğmasını hedefleyenler yine iş başındalar. Zulmün ve zorbalığın efendileri, “iktidarımıza biat edecek kullar istiyoruz” diye ferman buyuruyor. “Köleliğe Uyum Programını” hayata geçirmek için hazırlanan makbul vatandaş rehberinde herkese yeni fasıllar açıyorlar. Mücahit olarak yola çıkıp, kısa sürede mütahit olanlar Dünya emperyalistlerinden aldıkları güçle devleti bir işletme olarak algılayıp, emekçilerin alın terini sömürü konusu haline getirerek esnek, kuralsız, taşeron cumhuriyeti yaratma derdindeler. Biz emekçilerin yaşamını cehenneme döndürmek için var güçleriyle uğraşıyorlar.
Diyorlar ki; “Gazetecinin, bizim dediğimizin dışında bir şey yazmayanı
Avukatın, hakkı – hukuku çiğneneni savunanı değil, çiğneyeni savunan makbuldür”
Diyorlar ki; “Üniversitelinin, parasız, bilimsel, demokratik, anadilinde eğitim talep edeni değil YÖK’ü bağrına basanı,
İşçinin, her gün beşer onar kurban gittiği iş cinayetlerini kaderden sayanı,
Sendikacının, yandaş olanı başımızın tacıdır.”
Diyorlar ki; “Asgari ücretlinin, ucuz iş gücü olmak için kendi yerini dolduracak üç çocuk yapanı,
Kamu emekçisinin, güvencesiz, esnek çalışmanın performansı yüksek, günün koşullarına uygun hükümet memuru olanı dışındakiler makbul değildir.”
Diyorlar ki;“Kimse örgütlenmesin, hakkını armaya zinhar kalkmasın, herkes 4+4+4’lük ileri demokrasimize kendini emanet etsin.”
Değerli Dostlar,
Bu makbul vatandaşlık tanımına uymayanların, uymamakta ısrar edenlerin, hele hele örgütlenenlerin nelerle karşı karşıya kaldığını hepimiz yaşayarak görüyoruz. KESK’in emek ve demokrasi mücadelesini engellemeye yönelik operasyonların rutinleştiği, tüm ezilenlerin hakları için mücadele eden emek v e demokrasi güçlerinin 12 eylülü aratmayan yöntemlerle faşist baskılarla yok edilmeye çalışıldığı tüm kamuoyunca bilinmektedir. Yine bilindiği üzere, KESK’i bertaraf etmek için her yolu mubah görenlerin kuşatma operasyonlarıyla KESK’in nezdinde verdiğimiz onurlu mücadeleyi itibarsızlaştırarak çıkışsız, karamsarlık örtüsüyle tüm ülkeyi diktalıkla yönetmeye çalışıyorlar.Sekreterimiz Akman Şimşek ve Denetleme Kurulu üyemiz Erdoğan Canpolat’ın da içerisinde olduğu, KESK ve KESK’e bağlı sendikaların yöneticisi ve üyesi 60 daha önce olmak üzere son göz altı ve tutuklamalarda 58 kişi ile birlikte toplam 118 kişi halen Tutuklu.
Son göz altı ve tutuklamalarda daha önce defalarca tanık olduğumuz görüntüler eşliğinde gözaltına alınan arkadaşlarımız insanlık dışı, hukuksuz bir tutumla karşı karşıya kalmıştır. İki yıldır kanserle mücadele eden arkadaşımız, kemoterapiye girdiği sırada kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmıştır. İstanbul’da gözaltına alınan evli çiftin 3 aylık bebeği bile nezarete konulmuştur. Yine, eşi de aynı operasyonda gözaltına alınan Eğitim ve Örgütlenme Sekreterimiz, kızını imza karşılığında kardeşine teslim etmediği takdirde Çocuk Esirgeme Kurumu’na teslim etmekle tehdit edilmiştir. Gözaltına alınan arkadaşlarımıza yönelik insanlık dışı tutum sürmektedir. Ardı ardına yaşadığımız operasyonlara üstün körü baktığımızda bile hiçbirisinin tesadüfî olmadığını, hedefinin bir avuç egemenin mutluluğu için emeğimizin, toprağımızın, suyumuzun ve ürettiğimiz tüm değerlerin yağmalanması için bir muz cumhuriyeti’ yaratma telaşı olduğunu görülmektedir. Ne zaman kamu emekçilerinin hakları gasp edilecekse KESK’e yönelik itibarsızlaştırma ve kriminalize etme operasyonları için düğmeye basılmaktadır.
Kısa bir hatırlatma yaparak hafızlarımızı tazeleyecek olursak;
Sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayanlara karşı 21 Aralık 2011’de bir günlük uyarı grevi yapmış, kamu emekçilerinin taleplerini bu ülkenin gündemine tekrar getirmiştik. Bu grevin hemen ardından 13 Ocak’ta bir operasyonla karşılaştık. O gün gözaltına alınan, altı yıl boyunca konfederasyonumuzda Hukuk ve TİS uzmanı olarak görev yapan çalışanımız hakkındaki iddianame daha yeni hazırlanmıştır.
Ardından Mart ayı ve 8 Mart haftasına yönelik eylem programımızı açıkladıktan kısa bir süre sonra 13 Şubat’ta bu kez 16 kadın yönetici ve üyemizin gözaltına alınıp, 9’nun tutuklandığı operasyonda aynı tablo ile karşı karşıya kaldık.
Yine 2012’nin Mart ve Nisan aylarında başta 4+4+4 olarak bilinen temel eğitimi piyasalaştıran, gericileştiren yasaya ve 4688 sayılı yasada haklarımızı, özgürlüklerimizi daha fazla kısıtlamayı hedefleyen tadilata karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürdüğümüzde de üzerimizden baskılar hiç eksik olmadı.
Grev hakkımızı yasal teminat altına almayan, örgütlenme özgürlüğünü yok sayan sözde toplu sözleşme düzenine karşı 23 Mayıs 2012’de son yılların en geniş katılımlı grevinin gerçekleştirilmesinde öncü olduk. Hemen ardından toplam 28 yönetici ve üyemizin tutuklanmasıyla sonuçlanan 25 Haziran operasyonu ile karşı karşıya kaldık.
Sınırlı iş güvencemizi tehdit eden Kamu Personel Rejimi değişikliklerinin tartışmaya açıldığı bir dönemde gerçekleşen son operasyon da daha öncekiler gibi tesadüf değildir. KESK olarak iş güvencemizden taviz vermeyeceğimizi, sendikal hak ve özgürlüklerimizin daha da daraltılmasına izin vermeyeceğimizi tüm kamuoyuna ilan etmemizin hemen ardından yapılan bu operasyonda emek cephesine yapılan sayısız saldırılar olarak tarihte yerini almıştır.
Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin hakkının yok sayıldığı bir ülkede, Sömürü ve yağmaya karşı emeğin hakkını, savaşa karşı barışı, emperyalizme karşı bağımsızlığı, ırkçılığa ve şovenizme karşı hakların kardeşliğini kararlılıkla savunan KESK’in, bu değerlerin düşmanlarınca hedef tahtasına konması doğaldır.Ama bilinmelidir ki Emeğin özgürleşmesinin önünde engeller yaratanlara karşı fiili, meşru mücadelesiyle karşı koyanların, emek ve demokrasi mücadelesinde bedeller ödemiş ve ödemeye devam eden bir geleneğin mirasçıları olan KESK’liler olarak bizler başka bir dünya mümkün demekten geri durmayacağız.
Her türlü baskıya rağmen sesini yükselten, kamu emekçilerinin vicdanın sesi olmaya devam etme kararlılığından ödün vermeyen KESK bu baskı, sindirme,tutuklama ve göz altılara karşı dayanışmayla, kararlılıkla ve birleşerek sınıf dostlarıyla kar topu misali güçlenerek cevap verecektir.. Bizler, bu topraklarda gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin de ağır olduğunu biliyoruz. Bizler bizden önce mücadeleleriyle bizlere ışık tutanların ayak izlerinden giderek ,ABD emperyalistlerine karşı 6 filoyu denize dökenlerin ruhuyla,12 eylül faşist diktatörlüğün işkence tezgahlarında direnenlerin yarattığı kararlılıkla, spartaküsten günümüze direnen tüm halkların yarattığı güzelliklere sahip çıkma azmiyle inatla “hak verilmez mücadeleyle alınır” diyeceğiz.Bilinsin ki bu onurlu kavga taki tarih avcıların değil aslanların mücadelesini yazacağı güne kadar devam edecektir.
Bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamaların karşısında sesiz kalmayacağımızı bir kez daha haykırıyoruz. Üye ve yöneticilerimize yönelik yıldırma ve sindirme uygulamalarına artık yeter diyoruz. Tek suçları sendikal hak ve özgürlükler, barış ve demokrasi mücadelesi vermek olan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Her zaman olduğu gibi bugün de destek ve dayanışmasını bizden esirgemeyen değerli dostlarımıza ve sendikalara buradan bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için söz verdik. Gözaltına alınsak da, tutuklansak da, sürgüne gönderilsek de mücadelemize devam edeceğiz. Tutuklu bulunan arkadaşımız ve gözaltında tutulan arkadaşlarımız onurumuzdur. Biz onurumuza sahip çıkacağımıza ve sınıf kavgasında bayrağı daha daha yukarı çıkaracağımıza söz verdik ve sözümüzü tutacağız.’ Bitmedi sürüyor o kavga sürecek yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek’ diyoruz.
Yaşasın KESK yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Manisa KESK Şubeler Platformu Yürütmesi adına
Serpil DENİZ(SES Şb.Bşk.)