28 Şubat Perşembe Günü sabah saat 09:00’da çadırlarını açmak için toplanan işçilere güvenlik görevlileri saldırdı. Kadın işçilere aymazca saldıran özel güvenlikle yaşanan arbede sonucu işçiler çadırlarını kurtardı. İşçileri KESK Kadın Sekreteri Canan ÇALAĞAN, KESK Genel Meclis Üyesi İlknur BAŞER, SES Genel Kadın Sekreteri Bedriye YORGUN, Eğitim Sen MYK Üyesi Betül KORKUT, BES MYK üyesi Meryem ÇAĞ, ESM Kadın Sekreteri Emel EMRE, Eğitim Sen Ankara 2 nolu Şube Kadın Sekreteri Güldane ERDOĞAN ziyaret etti.
KTÜ Öğrenci Platformu’nun da yürüyüş yaparak katıldığı basın açıklamasını Trabzon Şube Başkanımız Ümit PAMUK okudu.
Ardından KESK Kadın Sekreteri Canan ÇAĞLAYAN yaptığı açıklamada; “Sabah özellikle kadın işçilere yapılan erkek, patron, devlet şiddetini kınıyoruz. Bu saldırıyı KESK’li kadınlar olarak kendimize yapılmış olarak görüyoruz. Direnişteki kadınlarla dayanışmamızı bundan sonra da sürdüreceğimizi ve saldırılar sürerse KESK’li kadınlar olarak daha kalabalık geleceğiz.” dedi.
Daha sonra Öğrenci Platformu adına konuşma yapılarak direnişteki işçiler selamlandı.
Basına ve Kamuoyuna
Burada KTÜ Farabi Hastanesi önünde yaklaşık 2 aydır süren mücadelemizi bir inatlaşma olarak görenler var. Bilinmelidir ki biz kimseyle inatlaşma içinde değiliz, sorun çıkartmak ve şiddet içeren görüntüler içinde bulunmakta istemiyoruz. Sorunların çıkmaması ve şiddet içeren sahnelerin oluşmaması içinde üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz. Ancak çözüm için attığımız her adım bir duvara çarparcasına geri dönüyor
Gerek ilimiz gerekse ülkemiz kamuoyuna yansıyan şiddet görüntülerinin sorumluluğu da bize ait değildir. Bu sorunun yaratıcıları, ortaya çıkan şiddet görüntülerinin de bizzat sahipleridirler. Buradan soruyoruz kendilerine; KTÜ’ nün adının basında her gün kendilerince yaratılan şiddet görüntüleriyle anılmasından hiç mi rahatsızlık duymuyorlar?
Değeri Basın Emekçileri
Sizler aracılığıyla hem kamuoyuna hem de sayın rektöre sesleniyoruz; burada direnen işçilerin çocukları var ve bu çocuklar okula gidiyorlar, evleri var kiralarını ödüyorlar, hayatta kalmak için elbette ki beslenmek de zorundalar. Elektrik, su giderleri var. Burada direnenler hepimiz gibi birer insan ama sadece insanlar. Ne yazıktır ki 60 gündür üniversite yönetimince işsizliğe ve yokluğa terk edilmiş insanlar.
Hastanenin batacağı söyleniyor; İnsan hayatı parayla ölçülebilir mi? Kar zarar hesabı yapılarak insanlar ölüme terk edilebilir mi? Bu soruların cevabını kim evet şeklinde verebilir?
Sayın rektör Hipokrat yemini etmiş bir hekim. İnsana saygıyı, hayata saygıyı en iyi bilen bir mesleğin insanı. Bir insanı açlığa terk edip ölümünü beklemekle, ettiği yemini yok sayıp hastasını tedavi etmemek arasında bir fark var mıdır?
Defalarca söyledik yine söylüyoruz, sayın rektör bu sorunu siz çözebilirsiniz. Emin olun işletmeniz de batmayacaktır çözdüğünüzde. Bir bilim insanı, bir sağlık insanı olarak davranabilirsiniz. Bu tutumunuzla hem işçilerinizin hem de tüm kamuoyunun takdirini kazanabilirsinizde. Bizler 60 gündür olduğu gibi sizden bu adımı görmek için beklemeye devam edeceğiz.
Buradaki insanlar sizin mesai arkadaşlarınız bunu aklınızdan çıkartmayın sayın rektör. Burada sürdürülen mücadele sadece iş ve ekmek mücadelesidir. Bu mücadeleyi tüm insanlık için sürdüreceğiz çünkü haklıyız. Arkadaşlarımız işlerine dönünceye kadar da mücadele etmeye kararlıyız.28.02.2013
Ümit PAMUK
SES ŞUBE BAŞKANI