Duyduk duymadık demeyin; asgari ücrete yine en asgari zam verildi. Az sonra açıklayacağım. Flaş flaş flaş…. Hastanelerde bütün sağlık çalışanlarının kolu kanadı olan, tersanelerde denek olarak kullanılan, ve madenler de kaderleri böyleymiş denilerek ölümlere mahkum edilen ve hayatımızın her alanında yaşamımıza giren taşeron çalışanlara verilen ücret zammı.

Açıklamak istiyorum ama bu flaş zammı nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. Çünkü ülke koşullarında açlık ve yoksulluk sınırı belliyken, asgariucretzamelektriğe, doğal gaza, suya ve birçok yaşam kaynaklarımıza bilmem yüzde kaç zam yapılırken;taşeron işçisine reva görülen zam oranı % 4+4. Yani günde bir simit parası. Yani günde 2 çay parası.

Yani açlık, yani sefalet, yani yoksulluk.

Alın size yapılan asgari ücret zammı.

İnsan onuruna yakışır bir yaşam emeğiyle geçinen herkesin hakkıdır. Zorunlu gıda harcamalarının yanında, ulaşım, barınma, ısınma, giyinme, aydınlanma, temizlik gibi ihtiyaçların karşılanması da zaruri ve zorunludur.

Bunun yanı sıra yeni dünya düzeni denilen aslında hiç de yeni olmayan yöntemlerle eğitim ve sağlık gibi temel haklarımızın ticarileştirilmesi sonucu nefes almak kadar doğal anayasal hakkımız olan “mal”a dönüştürülmüş sağlık ve eğitim harcamaları da emekçinin bütçesinde önemli bir gider kalemi haline gelmiştir.

Dahası uygulanan vergi politikaları ile toplam gelir vergisinin en ağır yükü emekçinin sırtına yüklenmiş, zam üzerine zam uygulamalarının arttığı günümüzde emekçinin bütçesindeki gedik giderek çığ gibi büyüyor. Devletin bütçesi ise AKP hükümetinin yeni zenginler yaratan tercihleri sebebiyle bütçe harcamaları savaş, rant, muhafazakarlaşma-dinselleşmeye ayrılarak üleştiriliyor.

Emekçilerin ücretlerine zamlar yine tahammül dışı seviyede, emekçilere bütçeden çıka çıka yine artan sefalet çıkmıştır.

Asgari ücrete yapılan 34 TL’lik artış ve kamu emekçilerine ortalama 60 TL brüt zam yapan AKP hükümeti bu sefalet düzenini devam ettirmektedir. .

Hayat pahalılığı ve dolayısı ile enflasyon ile mücadele politikaları, ancak gerçek enflasyon rakamlarının belirlenmesi ile mümkündür hayatlarında tüketmedikleri ördek eti, deve etinin içinde bulunduğu “enflasyon sepeti” uygulamasını kullanmaktadır.

Ülkenin vergilerle ve emeğiyle yaratılan tüm değerleri hiç emek sarf edilmeden özelleştirilerek yağma düzenine dönüşüyor. Ülkenin tüm vergilerinin %80’ini emekçiler öderken, mutlu azınlık % 20 nin altında bile vergi ödemiyor.

Alınterimiz ve gözyaşlarımızla emeğimizin karşılığını alamadığımız gibi halkın yararına olmayan tüm harcamaların yükü de yine bizlere, emekçilerin sırtına yüklenmekte.

Pırlantadan vergi almayan hükümet, nedense asgari ücretten vergi almayı gayet vicdani ve ahlaki buluyor.

Ölümlere davetiye çıkaran, cinneti eve, iş yerine ve sokağa sıçratan, temelinde insan emeğinin yok sayıldığı, sömürüldüğü, asgari ücretlerle yaşamaya zorlayan zihniyettir

Her gün haber bültenlerinde izlediğimiz cinnet ve ölüm haberlerinin ardında, kadına şiddetin ardında hep ekonomik sebepler çıkmıyor mu. Hırsızlık oranının artmasıda; alamadığımız sağlık hizmetinde, beslenmemiz de ve insan olmanın gereklerini yapabilmemizde; iş güvenceli, geleceğimizi görebileceğimiz ücretlere bağlı değil mi?

Hiç alakası yok asgari ücret zammının.

Eğer bugün hala çocuklar küçük yaşta sokaklarda çalıştırılıyorsa;

Eğer bugün hala tersanelerde işçiler denek olarak kullanıldıklarını bildikleri halde, hala o ölümcül iş yerlerin de çalışıyorlarsa;

Eğer bugün hala yerin 650 metre altında ölüme meydan okuyarak, pardon kaderlerine razı oluyorlarsa,

Eğer bugün,sokak ortasında kadınlar öldürülüyorsa veya şiddete maruz kalıyorlarsa,

Eğer bugün dünyanın en büyük adliye sarayı bu ülkeye açıyorsa bunun ardındın da ki suç makinelerinin tek sorun kaynağı ekonomi değilmidir, asgari ücrete yapılan zam değilmidir?

Açlık sınırının bile altında maaş alan, yöneticilerin iki dudağı arasında insanlık dışı kölelik çalışma şartlarında iş güvencesiz ve örgütsüz çalışmaya zorlanan taşeron işçilerinin günahı ne o zaman?

Göktürk 2 uydusunu uzaya fırlatmakla övünen ülkemizin siyasetçilerinin bizlere reva gördükleri ise ortaçağı aratmayacak koşullara boyun eğmemiz anlaşılan.

Bunları tek amacı; çalışanları asgari ücrete mahkum bırakarak, bir ekip ruhuyla yapılacak işlerde çalışanları; bölüp, güçsüzleştirmek, az işi, az parayla yaptırmak. Hepsi bu.

Yine kader diye bizlere yutturulmaya çalışılan bu ölümler…

Sormazlar mı adama: Asgari ücrete, asgari zamları reva gören siyasi zevatlar bir gecede basın emekçilerini kullanarak kendilerine yıpranma payı alarak, 2 yılı beklemeden nasıl süper emekli olabiliyorlar?

Ülkemde kışın ortasında, hastane zarar ediliyor diye, kapı önüne bırakılan Trabzon Farabi Hastanesi çalışanı taşeron sağlık işçilerinin suçu ne?

Biz SES olarak;insan onuruna yaraşır çalışma şartlarını oluşturmak adına, iş güvenceli çalışma düzeni yaratılıncaya kadar, bir ekip işi olan sağlıkta da dayanışma ruhuyla, taşeronun bütün sıkıntılarının da takipçisi olacağız.

Ölümlere davetiye çıkaran bu şirketlerin siyasi bağlantılarıyla çalışanların emeğini gasp edip, bu çağda kelle başı kölelik düzeninde ki gibi taşeron sistemi ayakta tutan tüm tutumlarının ve bütün yolsuzluklarını ortaya çıkarmak için elimizden ne geliyorsa yapacağız.

Çünkü emeğin , alınterinin, örgütlü gücün ve insanlığın düşmanı olan bu zihniyeti biz eskiden beri çok iyi tanıyoruz.

Asgari ücrete yapılan bu zammın bu sorunlara çözüm olmayacağını bir kez daha haykırıyoruz. Mücadelemize tüm taşeronlar kadrolu işçi oluncaya,iş güvencemizle, emeğimizin karşılığını aldığımız…

Emeğin tüm değerlerinin özgürleşinceye kadar devam edeceğimizin bilinmesini isteriz.

“Hak verilmez alınır.” şiarıyla, tüm taşeronları birleşerek büyüyeceğimiz alanlara ve sendikal mücadeleye davet ediyoruz.

Emeğimize ve alın terimize sahip çıkmak için, ülkemizin gelecek aydınlık yarınları adına ,tüyü bitmemiş yetimin bile nafakasına göz diken, bu şirketlerin tarih sahnesinde ait oldukları ortaçağa göndermek için sizleri SES’in mücadele ateşini harlama çağırıyoruz.

TAŞERON SAĞLIĞA ZARARLIDIR

               GÜVENCELİ İŞ GÜVENCELİ GELECEK İSTİYORUZ.

                                                                                             MERKEZ EFENDİ DEVLET HASTANESİ

                                                                                                             SES İŞ YERİ TEMSİLCİLĞİ

                                                                                                                    TANER DEMİR

           

 

           

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]