Altmış dokuz KESK üyesi arkadaşımız tutuklu olarak cezaevlerinde yatıyor. Arkadaşlarımız bu topraklarda onlarca yıldır verilen eşitlik, özgürlük ve insanca bir yaşam mücadelesi verenlerin izinden gittikleri, insana dair her türlü değeri yok eden bu baskı, sömürü ve zulüm düzenine karşı çıktıkları için ceza evlerine atıldılar.
Geleceğine, Onuruna ve Emeğine sahip çıkan Kamu Emekçilerine SORUYORUZ!
Yıllardır kamu emekçilerine yüzdelik zamları dayatan 2012 yılı için %4+4, 2013 yılı için %3+3 zam vererek sefaleti ve yoksulluğu derinleştirmesine seyirci mi kalsaydık?
Kamu emekçilerinin insanca yaşayabilmesi için 21 Aralık 2011 ve 23 Mayıs 2012 tarihlerinde Grev, Kadın kamu emekçilerinin hakları için 25 Kasın ve 8 Mart tarihlerinde eylem ve etkinlik yapmasa mıydık?
Kamu hizmetlerinin ticarileştirilerek paralı hale getirilmesine, kamu emekçilerinin sözleşmeli yapılarak iş güvencesinin yok edilmesine karşı mücadele etmese miydik?
Kamu emekçilerini kapı kulu olarak gören zihniyeti, hükümetin yandaşlığını yapanları, “sarı sendikacılığı” marifet sayanları, kamu emekçilerinin bir çok bedel ödeyerek yaratığı değerleri yok etmeyi hedefleyenleri deşifre etmese miydik?
Emekçileri iş güvencesinden yoksun biçimde hiç bir iş güvenliği önlemi almaksızın sefalet ücreti koşullarında çalıştırmayı hedefleyen sermaye yanlısı yasaları kabul mü etseydik?
AKP’nin kendi dünya görüşüne uygun biçimde temel eğitimi ticarileştiren ve gericileştiren 4+4+4 Eğitim Yasasını kabul mü etseydik?
Sağlık Hizmetinin tamamını paralı hale getiren, halka “Paran kadar sağlık” diyen, Sağlık emekçilerini sözleşmeli yapmayı hedefleyen politikaları onaylasa mıydık?
Kadınları ikinci sınıf insan gören, çalışma yaşamının dışına iterek eve hapsetmeyi hedefleyen, kadına yönelik şiddetin yaygınlaşmasını sağlayan erkek egemen ve ayrımcı politikalara sessiz mi kalsaydık?
Türkiye’nin emperyalist ülkelerin taşeronu olarak Ortadoğu bataklığına sürüklenmesine, Suriye’de iç savaş çıkaran ABD’nin jandarması olmasına onay mı verseydik?
Kürt Sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözümü yerine savaşta ısrar ederek acıların daha büyümesine yol açan politikalara karşı barışı istemese miydik?
Türkiye’nin yarı açık cezaevine, hakkını arayan herkesin gözaltına alınıp tutuklanmasına karşı Demokrasi talep etmese miydik?
İnsanların adalete olan güvenini yok ederek yargının tamamen AKP’nin kontrolüne girmesine karşı Adalet istemese miydik?
BİZ BU TALEPLERİ ISRARLA VE KARARLILIKLA SAVUNDUK, SAVUNMAYA DEVAM EDİYORUZ!
BİR SENDİKANIN EMEKÇİLERİN VE HALKIN ÇIKARLARINI SAVUNMASINDAN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR!
Sendikalar öncelikle üyelerine ve emekçilere karşı sorumludur. Emekçilerin ekonomik, Sosyal, özlük ve demokratik hakların korunup gelişmesi için mücadele eder. Aynı zamanda halkına karşı sorumluluğun gereği olarak ülkenin demokratikleşmesini sağlamaya çalışır. Bilirler ki ülkenin demokratikleşmesi emekçilerin haklarının gelişmesinin öncelikli yoludur. Bir Yönetim ne kadar baskıcı ve otoriterse emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları da o düzeyde kötüdür. Bu bilinçle hareket eden KESK, üyelerinin ve kamu emekçilerinin haklarına sahip çıkarken Türkiye’nin demokratik bir ülke olması için de mücadele etmektedir. Demokrasinin gelişmesinden korkan AKP hükümeti ve yandaşları bu yüzden KESK’e saldırmakta, politikalarına destek veren yandaşlarına her türlü desteği vermekten çekinmemektedir. Sesi çıkanları ve politikalarına itiraz edenleri baskı altına alarak sömürü düzeninin devam etmesini sağlamaya çalışmaktadır. Hükümete Koltuk değnekliği yaparak “Sendikacılık” yapmaya çalışanlar KESK’e bu yüzden saldırmaktadır.
Tutuklu arkadaşlarımız emekçilerin ve halkın insanca yaşayabileceği bir ücret ve çalışma koşulları, parasız nitelikli ve ulaşılabilir bir eğitim ve sağlık sistemi, bu topraklarda barışın bir an önce tesis edilmesi, herkes için adalet ve demokrasi talep ettikleri için cezaevine atılmışlardır. 13 Şubat 2012 tarihinde onbeş kadın yönetici ve üyemiz gözaltına alınmış, arkadaşlarımızın dokuzu mahkemece tutuklanmıştır.
KESK; arkadaşlarımıza her şartta sahip çıkmaya, taleplerimizin yaşam bulması uğruna bedeli ne olursa olsun doğruları ve inandıklarını söyleyerek mücadele etmeye devam edecektir!
Mücadele değerlerimize ve Arkadaşlarımıza sahip çıkarak 4 Ekim’de Ankara’da yapılacak mahkemede yanlarında olmak için Ankara Adliyesinde olacağız!
YAŞASIN SENDİKAL MÜCADELEMİZ! YAŞASIN DEMOKRESİ MÜCADELEMİZ! SUSMADIK! SUSMAYACAĞIZ!
Serdar KOÇYİĞİT
KESK Bolu Dönem Sözcüsü