AKP hükümeti bir yandan emperyalizmin taşeronluğuna soyunarak Ortadoğu’da ülkemizi saldırgan politikaların bir parçası haline getirmekte, bir yandan da yıllardır sürdürdüğü otoriter, baskıcı ve anti-demokratik devlet anlayışı ile içeride de çatışma zeminlerini güçlendirmektedir.
Suriye’ye yönelik izlenen savaşçı politikanın sonucunda Suriye iç savaşı artık Türkiye’nin de iç savaşı haline getirilmiştir. Artık bu savaşın parçası olan ülkemiz, yaşananlara paralel mezhepsel çatışma dinamiklerinin arttığı bir gerilimin içerisine her geçen gün biraz daha sürüklenmektedir. AKP hükümeti şunu unutmamalıdır ki, Suriye’ye atılan her bomba aynı zamanda Türkiye’nin de üzerine düşmektedir. Bu nedenle Akçakale’de çocuklar dahil masum insanların ölümüne neden olan bombaların sorumluluğu AKP iktidarınındır.
Suriye’nin kaderinin Suriye halklarının elinden alınmaya çalışıldığı bu süreçte gizli üsler, askeri kamplar ve silah yardımı ile emperyalizmin maşalık görevini üstlenen AKP hükümeti, Suriye’ye yönelik örtülü bir savaşın içerisinde adımlarını hızlandırmaktadır. Gelinen son aşamada savaş için bir adım daha atılarak Tezkere meclisten geçirilmiş, “gerektiğinde kullanılmak üzere” ifadesi ile ABD’den gelecek bir talimata karşı “hazırız” mesajı verilmiştir.
Kuşkusuz AKP hükümetinin arkasını sıvazlayan güçlerden aldığı cesaretle sürdürdüğü bu saldırgan tutumun insani faturası, hem Suriye’de hem de ülkemizde ağır sonuçlara yol açacaktır. Buradan halkımıza sesleniyoruz, şimdi sesimizi birlikte, daha fazla yükseltme zamanıdır! Bugün Irak’ta olduğu gibi, hemen yanı başımızdaki komşumuz Suriye üzerinde oynanmak istenen emperyalist oyunlara karşı barışı savunmanın zamanıdır.
Zaman, emperyalist güçlere ve taşeronlarına karşı birlikte durarak tanklarla, toplarla kuşatılan sınırın her iki yakasını, kardeşliğin sınırı haline getirme zamanıdır!
Şüphesiz, toplumsal yaşamın içerisinde, halkların arasında kurulamayan barış hiçbir yerde kurulamaz.
Giderek daha da yükselen barış çığlıklarına rağmen, AKP hükümeti sürdürdüğü savaş çizgisinden vazgeçmiyor, askeri ve siyasi operasyonlarla yeni ve daha derinleşmiş bir çatışma ortamlarını ortaya çıkarıyor. Demokratik çözüm imkânlarının tüketilip barış umutlarının ayaklar altına alındığı yerde elbette yine çare şiddet ve savaşta aranıyor. Yıllardır acı ve ölümlerle dağlanmış topraklarda “kaçakçı” olarak tanımlanan gençlerin ölümü sıradanlaştırılmak isteniyor, ‘bir kaç Mehmet öldü” diye diye başlayan cümleler fütursuzca ortada dolaşıyor.
halkın temel taleplerini karşılayarak toplumsal bir barışı kurmak yerine çatışmayı ve şiddeti esas kılan yaklaşımın bir çıkmaz sokak olduğu görülmelidir. Mücadelemiz, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, üzerinde eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşayacağımız, demokratikleşmeye yönelik çözümlerin benimsendiği, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Türkiye içindir.
Fakat görüyoruz ki, AKP hükümeti içeride ve dışarıda sürdürdüğü savaşçı politikalarının ortaya çıkardığı ihtiyaçlar doğrultusunda tarihinin en mezhepçi iktidarı olmaya karar vermiştir. Suriye’ye yönelik müdahale çabasında mezhepçiliği iç çatışmanın bir aracı olarak kullandığı gibi, ülke içinde de etnik, mezhepsel ayrışmayı ve nefreti körükleyen bir siyaseti merkezine yerleştirmiştir. Sürdürdüğü politikalar bir yandan ülke içinde ırkçı, şoven, gerici zihniyeti beslerken, bir yandan da yıllardır süregelen “tek kimlik, tek din, tek mezhep” anlayışı toplumun üzerinde bir baskı mekanizması olarak güçlendirilmiştir.
Bizler Emek ve Demokrasi Platformu olarak biliyoruz ki, eşit, özgür ve demokratik bir ülkede kardeşçe bir arada yaşamı sağlayabilmenin yolu, ancak toplumun farklı din, dil, kimlik, kültür grupları arasında yaratılmak istenen uçurumların aşılması ile sağlanabilecektir. Kendisi gibi olmayana tahammülsüzlüğünü arttıran ve her fırsatta ırkçı, mezhepçi tutumunu ortaya koyan AKP hükümeti, ürettiği nefret siyasetinden bir an önce vazgeçmelidir.
Şimdi içeride ve dışarıda barış çığlıklarını yükseltmenin tam zamanıdır! Şimdi, savaş çığlıkları atanlara karşı, halkların kardeşliği için sorumluluk alma zamanıdır! Bizler dün olduğu gibi bugün de tüm savaş karşıtlarıyla birlikte “Suriye’ye Emperyalist Müdahaleye Hayır” diyecek, Suriye ve Ortadoğu halklarının gerçek özgürlüğü için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Buradan AKP hükümetine sesleniyoruz! Suriye, bölgesel güç olma hevesinizle rüştünüzü ispat edeceğiniz bir av sahası değildir. Ateşle oynamayın! ABD emperyalizminin çıkarlarına odaklanmış dış politika anlayışınızdan vazgeçin!
Aydın Emek ve Demokrasi Platformu